İsmet Özel’den kaytarma usulleri

İsmet Özel’in bize hatırlattığı yükümlülüklerden kaytarma şekillerinden biridir ‘İsmet Özel’i anlamamak.

‘Anlamıyorum’ dediğiniz zaman, kendi önünüzde genişçe bir ‘boş alan’ bulursunuz.

Muhtemelen, aradığınız şey bu ‘boşluk’tur.

O boşlukta, ‘anlamıyorum’ diye diye cevelan edersiniz.

Anladığınızı düşündüğünüz başka birtakım şeyler kendinizi mutlu hissetmenize kafi gelecektir.

Hele de, ‘anlamama’nın ‘fiyaka’sını sizinle paylaşan hayli kalabalık bir zümre mevcutsa.

Bir başka ‘sıvışma’ yolu, ‘indirgemek’tir.

Onu, yani İsmet Özel’in ‘teklif’ini kolay başedebileceğiniz bir ‘şey’e indirgemek.

Bir ‘bütün’ün içinde, size bir maliyeti olmayacak bir şekilde yaftalayabileceğiniz bir unsur bulmak ve o unsuru bahane ederek sıvışmak.

Bulduğunuz bahaneyi iyi kullandığınız takdirde, bulduğunuz bahanenin ikramiyesi olarak, göz göre göre kaytaramayacağınız bir çok ‘mükellefiyet’ten... Normal şartlarda görmemezlik edemeyeceğiniz bir çok hakikatle yüzleşmekten kurtulmuş olursunuz.

Hemen hatırıma gelen, anlaşılması kimseye zahmet vermeyecek bir misal geliverdi aklıma.

İnternette zaman zaman karşıma çıkıyor.

Güzel bir şey.

İnternete güven olmuyor, bir çok sözü, onlara ait olup olmadığından emin olmadığım imzalarla dolaştırıyorlar ama ben bunu İsmet Özel’e yakıştırdım da.

***

Diyor ki İsmet Özel:

“Hak yemek, sol elle yemek yemek kadar dikkat çekmedi bu ülkede.”

Bu, maalesef doğru bir söz.

Bir insanın sol elle yemek yemesi çoğumuzun dikkatini çeker.

Hak yemeyen fakat yemeği sol elle yiyen bir adam düşünün.

Bir de hak yiyen ama yemeği sağ elle yiyen bir adam.

İkisi yan yana, aynı sofrada.

Ve bu görüntünün sizin zihninizde neler uyandıracağını tahayyül edin.

Böyle bir gerçeğin farkında olmanın bile bir sürü sonuçları vardır.

Ve çoğumuz o sonuçları es geçmenin kolaylığını tercih ederiz.

İsmet Özel’in bir ‘iman’ etme tecrübesi var.

(‘Tecrübe’yi ‘deneme’ anlamına kullanmıyorum. İman, ruhumuzla, kalbimizle, bizim de aktif olduğumuz bir süreçte bize vaki olan bir ‘hal’dir. Şimdilik başka bir kelime bulamadım.)

Hepimizin, ‘iman’ı anasından babasından tevarüs edenler dahil, her mü’minin bir ‘iman tecrübesi’ var.

Eğer yoksa böyle bir tecrübeniz, o zaman, nasıl ve hangi vakitte iman ettiniz?

Bize, “Ey iman edenler, iman ediniz” buyurulmamış mıdır?

Bu ‘tecrübe’nin dünya hayatında kesintiye uğramadan devam etmesi gerekmez mi?

Gerekir.

Benim –hasbelkader- tanıdığım mü’minler içinde, ‘iman’ ve ‘küfür’ hakkında en ziyade kafa yoran, İsmet Özel’dir.

‘Kafa yoran’ demeyelim, ‘üzerinde duran’ demek daha isabetli.

Ben, kendi adıma, İsmet Özel’in bilhassa ‘iman’ ve ‘küfür’le ilgili tefekküründen bihaber olmayı bir mahrumiyet, bir noksanlık olarak görürüm.

İsmet Özel’in hatırlattığı yükümlülükten ‘kaytarma’nın ‘bahane’lerinden birisi, İsmet Özel’de var olduğunda herkesin ittifak ettiği ‘ego’yla ilgilidir.

Diyelim doğru...

Hani, 19. Yüzyılda Müslümanların önüne konulan ‘Batı’nın ahlakını almayalım, ilmini, tekniğini alalım’ diye, artık fosilleşmiş bir ‘terane’ var ya.

Bari öyle bir mantık yürüt. Orada yanlıştı ama burada doğru olur.

‘Ego’sunu alma.

Fikrini al, ‘fikredişini’ al.

Kaldı ki, ben bu yaşa geldim, ‘ego’su olmayan bir tane Allah kulu görmedim.

Sen daha çok, ortalıkta egosu yokmuş gibi dolananlardan sakın.

Bir başka ‘kaytarma’ bahanesi de ‘Türklük.’

***

İsmet Özel, Türklüğe, Türk olmağa atfettiği önem, kamu oyu önünde cereyan eden bir tartışmaya dönüşmese bile, bir ırkçılık, bir çeşit şovenizm olarak mahkum ediliyor.

İsmet Özel, ‘Türklük’ü ‘Müslüman olmak’la bağlantılı, hatta ‘özdeş’ bir ‘nitelik’ olarak telakki ediyor. Bunu çeşitli vesilelerle ifade de ediyor.

Yine de, insanların etnik kimlikleri, ‘etnisite’ye atfettikleri önem, yükledikleri anlam, bu fikri tesahüp etmekten içtinap etmelerine mazeret teşkil edebilir.

İsmet Özel’in ‘belağat’inde –en keskini Türklük bahsindeki olmak üzere- bu türlü bir külfet vardır.

Arayan, başka ‘mazeret’ler de bulabilir.

Sözü uzatmayayım.

Böyle mazeretlerle bir külliyattan feragat edilemez.

Şimdi, İsmet Özel’i siyanet mi etmiş oldum?

Tövbe! İsmet Özel’in böyle bir şeye ihtiyacı yok.

Şunu da ilave edeyim: Ben bu yazıyı kimseyi memnun etmeyeceğimi bilerek yazdım.

YORUMLAR (19)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
19 Yorum