Celal Hoca’dan 80 sene gerideyiz
Bugün, Celaleddin Ökten Hoca’ya tekrar dönmek ihtiyacı duydum.
Başkasını bilemem, ben Celaleddin Ökten Hoca’ya büyük bir özür borçluyum. Düşünce dünyamda ona hiç olmazsa bana yetecek kadar yer vermediğim için.
Biliyorum, büyük hizmeti olmuş. İmam-Hatiplerin açılması için büyük mücadele etmiş.
Molla takımını İmam-Hatip müfredatına felsefe, sosyoloji, fizik, kimya matematik gibi dersleri koymaya ikna etmek için imanı gevremiş.
Okula hademe kadrosu tahsis edilmediği başlangıç döneminde okulun temizliğini lavabolar dahil, bizzat yapmış.
Bu duruma Nurettin Topçu tanık olmuş. “Hocam, öğrenciler yapsın” demiş. Hoca’nın cevabı.
“Talebede kompleks meydana gelir böyle bir şey yaptırılırsa. Talebenin şahsiyet teşekkülünü tehlikeye atmamalıyız.”
***
Özellikle orta öğrenimim sırasında karşılaştığım, işi gücü talebenin şahsiyetini törpülemek olan idarecilere ya da talebeyi kendine borçlu hissettirmek için tepesinden ayrılmayan burs vericilere bakınca ne kadar ileri, ne kadar ahlaki bir bakış...
Bunlardan bihaber değildim.
Fakat, şu yazıları yazarken onun hayatıyla ilgili bir iki kitap karıştırınca gördüm ki, büyük bir ilim ve fikir adamını ihmal etmişim.
Bir deryayı görmemişim.
Okuduklarımdan anladığım şudur. Basitleştirerek, hatta kabalaştırarak ifade edeyim. Bugün, ilim adamlarımızın en seçmelerini toplasak, fıkıh, kelam, Türkçe, Arapça, Felsefe, Ahlak, İslam Hukuku gibi alanlarda... Beş-on tanesinden bir tane Celal Hoca elde edemeyiz.
Biz, şimdi, şu çağda, İlahiyatlarda felsefe dersi olsun mu olmasın mı diye tartıştık, hala da tartışıyoruz.
Mollalarımız ‘yobaz’lıkta ilerliyor.
Celal Hoca’dan demek ki 70-80 sene gerideyiz.
Bu alanların hepsinde ufuk açacak derinlikte alim ve mahir olduğu halde bugün Celal Hoca’nın imzasıyla basılı bir kitabı yok.
Neden?
Hep mücadele etmek, hep fiilen öğretmenlik ve öğrencilik yapmak zorunda kalmış. Biraz ondan.
Ve edepten. Çok sorulmuş ona, “Niçin kitap yazmıyorsunuz?” Diyormuş ki, “Yazdığım bir kitap günün birinde bir kütüphanede İmam-ı Gazali’nin bir kitabıyla yan yana gelirse mezarda kemiklerim sızlar.”
Yeni bir kelam ilmine ihtiyaç olduğunu söylüyor mesela.
“Yeni ilmi kelama zamanımızdaki fikir cereyanları alınarak İslam akidesi ile uyuşanlar kabul edilmeli, aleyhteki fikir ve cereyanlar çürütülmelidir.”
Pozitivizmi fark etmiş. ‘Kelam’ı en çok pozitivizmin tahribatını telafi için önemsiyor.
Halbuki, bugün, ‘mistik’ görünenlerimiz bile ne kadar pozitivist!
Gazali’nin 900 yıl önce Yunan Felsefesi karşısında yaptığının bugün yeniden karşı yapılması gerektiğini düşünüyor.
Aynı şeyi Fıkıh için de, Tefsir ve Ahlak için de gerekli görüyor.
Düşünüyorum da, şu anda semtine uğramaktan korktuğumuz ‘ahlak’ listenin birinci sırasına bile konulabilirdi.
Bunlar, Celal Hoca’nın herkesten evvel tespit ettiği, bugün bile tamam edilememiş eksikliklerdir.
Celaleddin Ökten’in zarafeti, titizliği, bırakın haram lokmayı, şüpheli bir lokma dahi yememesi, almaktan ziyade vermesi, hep vermesi artık unutmaya başladığımız meziyetlerdir.
H H H
Celal Hoca’nın mücadelesinin karakterine gelince...
Rejime mesafeli. Hatta CHP’nin tek parti iktidarında tamamen zıt. Fakat, mücadelesini daima ‘yasal’ çerçevede sürdürüyor.
Tevhid-i tedrisat kanunu çıktığında tenkit ediyor. Bu yüzden öğretmenlikten atılıyor.
Kur’an öğretiminin latin harfleriyle yapılmasına karşı çıktığı için başı derde giriyor.
Ama hiçbir şeyi boş vermiyor.
Rejimle mesafesi Demokrat Parti iktidarında azalıyor.
Talebesi Tevfik İleri’nin Milli Eğitim Bakanı olmasının bunda çok etkisi var.
Bu tutum, harf, şapka inkılaplarından, dini derslerin eğitimden tamamen çıkarılmasından sonra kimi kabuğuna çekilen, münzevi yaşamayı tercih eden, kimi de muhalefet ettiği için takibata uğrayan hatta idam edilen, şehid olan alimlerin tavrından farklı bir tavır.
Rejimle aşikare kavga eden Necip Fazıl’ınkinden de farklı bir tavır.
Ama işte öyle bir tavır.
Bazıları için sıkıcı olabileceğini tahmin ediyorum yazdıklarımın. Ama niyetim devam etmek.
(Celalettin Ökten’le ilgili iki kitap. Biri Mustafa Özdamar’ın ‘Celal Hoca’sı. Kırk Kandil’den çıkmış. Diğeri Hüseyin Yorulmaz’ın Celal Hoca’sı. Hat Yayınevi.)