Az daha kökünü kurutacaklarmış İmam-Hatiplerin
İmam-Hatip okullarıyla ilgili bu güne kadar ‘mazi’ siygasıyla bir şeyler anlattım.
İmam-Hatipliler’in bunu bilmesi lazım. Yine de açayım. Mazi, -di’li geçmiş zamandır. Siyga da ‘kip’ demektir. Kip ne mi demek? Bana ne, onu da siz bulun!
Artık günümüze gelmemiz lazım.
AK Parti döneminde eğitim sistemimizde yapılan en esaslı reform, 4+4+4 reformudur.
Reform, algısı pozitif olan bir kelimedir. Yani genellikle iyi bir şeye reform deriz.
28 Şubat döneminde çıkan ‘kesintisiz’ 8 yıllık eğitim düzenlemesi de ‘reform’ diye adlandırılıyordu.
Ama, hatırlanacağı gibi, insanların bir kısmı çok hoşlandı bu reformdan, bir kısmı da hoşlanmadı.
Hoşlanmayanlara ben de dahilim. Mecburi eğitim 8 yıla çıktığı için değil, bahaneyle İmam-Hatiplerin orta kısmı kaldırıldığı ve hafızlık eğitimi sistemin içinden çıkarıldığı için.
4+4+4 de, toplumun bir kısmı tarafından beğenildiyse de, bir kısmı tarafından beğenilmedi.
Ben, eğitimin içine bakmayı tercih ederim.
O ‘4’lerin içini nasıl dolduruyoruz. Önemli olan bu.
Konudan çıkmayalım, İmam-Hatip meselesine dönelim.
Ak Parti iktidarının İmam-Hatipler’i ve meslek okullarını ilgilendiren daha önemli icraatı, üniversite sınavlarında katsayının kaldırılmasıdır.
Bu, yüksek öğrenimde İmam-Hatipler’in ve meslek okullarının önünü açmıştır.
Böylece, 28 Şubat döneminde baskı altına alınan İmam-Hatipler daha fazla öğrenci kaydetmeye başladı.
Okulların sayısı da arttı.
Bunu salt katsayı engelinin kaldırılmasına bağlamak eksik olur.
AK Parti iktidarının, bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmam-Hatip okullarının teşviki konusunda özel bir gayreti de vardı.
28 Şubat döneminde Önder Başkanı İbrahim Solmaz’la, Ensar Vakfı Başkanı merhum Ahmet Şişman’la –ve camiadan başka isimlerle- yaptığımız ‘İmam-Hatipler’i nasıl kurtarırız?’ konulu toplantıların yerini, ‘niteliği nasıl yükseltebiliriz?’ konulu toplantılar aldı.
(Bu arada, geçen yazımda, İbrahim Solmaz’ın adını sehven İbrahim Uslu diye yazmışım. Düzeltmiş olayım. Bilvesile, İbrahim Solmaz’a selam ediyorum.)
Karşılaştırma mümkün olsun diye, 28 Şubat’ın etkili olduğu dönemlerdeki İHL sayısını ve öğrenci sayısını hatırlatayım.
1997’yi, 28 Şubat’ın henüz etki etmediği yıl olarak alalım.
İHL sayısı 601, öğrenci sayısı 511 bin.
97-98 eğitim yılında öğrenci sayısı birden 396 bine düşüyor.
İnşaatına önceden başlanılan İmam-Hatipler açılmaya devam etmiş ki, İHL sayısı tablolarda 604.
98-99’da öğrenci sayısı 192 bin. Okul sayısı 612.
99-2000’de öğrenci sayısı 134 bin. Okul sayısı 504.
Düşüş 2002-2003’e kadar devam ediyor. En düşük noktası 71 bin.
Rakamları, bu yazı vesilesiyle, ben de yeni görüyorum. İnsafsızlık bu kadar olur!
Az daha kökünü kurutacaklarmış İmam-Hatip okullarının!
Şimdi bir daha düşünelim.
‘28 Şubat’ı İmam-Hatip’ler için yaptılar’ desek, çok mu abartmış oluruz?
AK Parti iktidarından sonra gidişat tersine dönüyor. (Gidişat’tan önce ‘trend’ kelimesi geldi dilime. Sonra değiştirdim. Gidişat da tuhaf kelime. Türkçe-Arapça karışımı. Eğilim veya temayül diyebilirdim. Fakat, onlarda seyir aşağı doğru. Gördüğünüz gibi, kelimelerle haşır neşir olmayı seviyorum.)
İmam-Hatiplerdeki öğrenci sayılarını sırayla yazayım:
2003-2004: 90 bin, 2004-2005: 96 bin, 2005-2006: 108 bin, 2006-2007: 120 bin, 2007-2008: 120 bin, 2008-2009: 143 bin, 2009-2010: 198 bin, 2010-2011: 235 bin, 2011-2012: 268 bin, 2012-2013: 380 bin, 2013-2014: 474 bin.
Gördüğünüz gibi, 2014’te bile, 1997’deki öğrenci sayısının altındayız.
Demek ki, İmam-Hatip okulları üzerindeki baskı, ancak 2014-2015 döneminde etkisini tamamen kaybetmiş. Öğrenci sayısı bu dönem 546 bine çıkmış.
Şu anda öğrenci sayısı 600 bine yakın. Okul sayısı ise 1200’e...
Ortaöğrenimde, İmam-Hatip öğrencilerinin oranı yüzde 15 civarında.
Doğrusu, ‘bütün okullar İmam-Hatip oldu’ propagandasına göre, bu oran da çok aşırı değil.
Nihayet, öğrenci sayısı itibariyle 28 Şubat öncesi dönemin birkaç puan üstünde.
Öyle görülüyor ki, bu ‘gidişat’ devam edecek.
Şu halde, ‘İmam-Hatip okullarının niteliği nasıl yükseltilecek?’ sorusu geçerliliğini koruyor.
Bir de, elbette, cami cemaatinin ihtiyacına cevap verecek nitelikli imam-müezzin nasıl yetişecek sorusu var.
Müteakip yazılarda bu soruların cevabını arayalım.