8’de 8 biz haklı olsak da...
Geçen Cuma bir whatsup grubunda dolar paylaşımları gördüm. Dolar 6.40 oldu, 6.60 oldu diye yazışıyorlardı. Bir yanlışlık olmalıydı. 5 yerine 6 mı yazıyorlar? Daha dün 5.60 civarındaydı.
Belki de Euro yerine Dolar yazıyorlar. Ya da algı oluşturuyorlar.
Algı oluşturma işlerine karşı dayanıklıyım ya! Fazla kulak asmadım.
Gazeteye gelince baktım.
Rakamlar doğruymuş.
Gerçekten, gece Dolar fırlamış, gündüz fırladığı yerden biraz geri gelmiş.
Sonra, evvelsi gün yeniden fırladı.
Bugün, şu yazıyı yazdığım saatte, fırladığı yerde duruyor. 6.40 civarında.
Bunlar, elbette bizim ekonomimiz için ağır maliyetler.
Memleketin uluslararası piyasadaki maddi değeri, ya da maddi varlıklarının değeri bir gecede yüzde 15-20 düşüyor.
Son bir yıl içinde bu kayıp yüzde 60 civarına ulaşıyor.
Gayrısafi milli hasıla üzerinden hesap etsek neredeyse yarı yarıya değer kaybı.
Yuvarlak hesap, üç dört yüz milyar dolar.
İktisatçılar belki bu hesabı başka verilerle yapıyordur. Onlar daha iyisini bilir.
Fakat onların yaptığı hesaptan da pek parlak bir netice çıkacağını zannetmiyorum.
Bu sarsıntıdan istifade edenler olabilir.
Yastık altında veya yastık üstünde doları olanlar.
Ticaretini dolarla yapıp dolar alacağı olanlar.
İçeride veya dışarıda dolar hesapları olanlar.
Bunlar, toplum içinde nüfusa oranla çok küçük muhitlerin işine yarar.
Belki ‘hükümet başarısız olsun da ne olursa olsun’ diyenler de vardır.
Halbuki, memleket zararda.
Postunu harmana sermiş, ağaç gölgesinde uyuyan köylü bile, bu sarsıntı sebebiyle, uyuduğu yerde zarar ediyor.
Uyurken fakirleşiyor.
Doların değil, memleketin tarafını tutmamız lazım.
Bu anafordan acilen çıkmamız lazım.
Elbette, hamasetin bir miktar faydası olabilir. Moral açıdan. Söylem açısından.
Fakat, çıkış planımız hamasetten ibaretse... O zaman bize çok miktarda hamaset lazım.
Ben, devletin çıkış planının hamasetten ibaret olduğunu zannetmiyorum.
Gerçekçi, memleketin imkanlarını ve dünyanın şartlarını dikkate alacak bir ekonomik ve siyasi aklın etkili olması gerektiğini düşünüyorum.
Bizim cebimizde, yastığımızın altında dolarımız falan yok.
Demek ki, eğer bugünlerde dolar bozdurmanın sevabı varsa, o sevaptan istifade edemeyeceğiz.
İzmir’deki rahip yüzünden mi oldu bütün bunlar?
Son birkaç aylık gel-gitlerde büyük etkisi olduğu muhakkak.
Ama, hadisenin tamamı rahiple izah edilemez.
Siyasi faktörler, iktisadi faktörler, uluslararası ilişkilerdeki sorunlar...
Fetö’yü mü sayarsın, PYD’yi mi sayarsın...
Dışarıdaki Fetö lobisini mi sayarsın. ABD’nin PYD sevgisini mi sayarsın.
Suriye’de Amerika’yı rahatsız edecek aktivitelerimizi mi?
Dikkat ederseniz, hepsinin bir ucu teröre değiyor.
Dikkat ederseniz, birer birer ele aldığımızda da, hepsini birden ele aldığımızda da, biz haklı görünüyoruz.
Görünüyoruz değil, haklıyız.
Fakat, dünya sistemi, artık öğrenmiş olmalıyız ki, çoğu zaman haklının lehine işlemiyor.
Trafik kazası örneği işimize yarayabilir.
Biliyorsunuz, kaza raporlarında 8’de 8 kusur veya 8’de 2 kusur gibi puanlamalar var.
Kaza oldu ve 8’de 8 biz haklıyız.
Ara sıra trafikte ufak tefek kazalar geçiren biri olarak, 8’de 8 haklı olduğum durumlarda bile “Ulan şuna dikkat etseydim bu kaza başıma gelmezdi” dediğim olmuştur.
Reel-politik’e, uluslararası ilişkilere, hatta iktisadi ilişkilere, alışverişlere, şartlar gerektirdiğinde böyle bakabilmekte fayda vardır.