Fillerin altında ezilen çimler...
İnce’nin “koyun 4 numarayı” diyerek oynattığı video, sosyal medyada da epey popüler olmuş “bir zamanlar FETÖ hakkında ne diyorlardı” videosu.
17/25 Aralık öncesinde Meclis’te, tv programlarında ve katıldıkları Türkçe Olimpiyatları’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım ve Başbakan Yardımcısı Bozdağ’ın aralarında olduğu AK Parti’nin önde gelen isimlerinin o günkü adıyla Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen’i öven konuşmalarını izlettiren İnce, “Kim FETÖ’cü” diye soruyor?
İktidarın muhalefeti her fırsatta FETÖ ile işbirliğiyle suçlamasına karşı, muhalefetin böyle bir karşı taarruzu şaşırtıcı değil.
Bu eleştiriye Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın Twitter’dan şöyle cevap vermesi de “Bundan 5 yıl,10 yıl önce diğer bir ifadeyle FETÖ’nün devletimize, vatanımıza ve dinimize ihaneti ortaya çıkmadan önce söylenmiş bazı sözleri gündeme getirerek, sadece FETÖ’cüleri sevindirirsiniz; bizim FETÖ ile mücadelemize ve bu mücadelede ki kararlılığımıza zarar veremezsiniz.”
Tabii ki ellerinde devletin imkanları olan siyasetçiler öngörüsüzlükle, zamanında verdikleri yanlış kararlar nedeniyle suçlanabilir ama kimse gerçek niyetinin ve amacının belli olmadığı, yasa dışı bir eyleminin görünmediği hakkında herhangi bir yargı kararının olmadığı bir dönemde o günkü adıyla cemaate ya da Hizmet Hareketi’ne verdiği destek nedeniyle suçlanamaz. En azından hukuken. Bekir Bey haklı.
Ama maalesef öyle olmuyor.
Türkiye’de her gün mahkemelerde insanlar kendilerini Eski Adalet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bozdağ’ın tweetindeki benzer cümlelerle savunmak zorunda kalıyorlar ama mahkemeler onların bu savunmalarını dinlemiyorlar bile...
Çünkü, FETÖ’nün ne zamandan beri terör örgütü kabul edileceği ve onunla ilişkinin hangi tarihlerden itibaren suç sayılacağı hakkında herkesin ayrı bir yorumu var. Mahkemeden idari soruşturmayı yapan kuruma, ilden ile değişen kriterler mevcut. Ve 17/25 Aralık 2013 resmi miladına rağmen, bu tarihten çok öncesinde bu yapıyla bir çeşit ilişkisi delil gösterilerek hapiste olan ya da işini kaybetmiş binlerce insan var.
Hatta bu suçlamalar yüzünden bugün hayatta olmayanlar da var.
Yasir Armağan onlardan biriydi.
Onun adını Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde yaşanan katliamla öğrendik.
Halbuki, son olarak kurşunlarının hedefi olduğu katil Volkan Bayar’ın iftiralarıyla iki yıldır uğraşmaktaydı, işini kaybetmiş, yargılanmıştı.
Armağan hakkındaki iddianamede deliller katil Bayar’ın “Fetö'den ihraç olan ... isimli hocayla halı saha maçlarını yaptığını biliyorum ,formasyon gözetmenliği sınavları ve uzaktan eğitim sınavlarında gözetmenlik ve salon başkanlığı fetöcü olan şahıslara verilirdi, Yasir Armağan da bu şekilde bu sınavlarda çok sayıda görev almıştır” gibi süren şahsi husumet içeren ifadeleri ve üniversite rektörlüğü tarafından hakkında düzenlenen idari soruşturmada bulunan şu delillerdi: 2007-2013 (Aralık 1) arasında FETÖ tarafından kurulan bir eğitim derneğinde denetleme kurulu asil ve yedek üyeliği yapmak, Aralık 2013’e kadar Zaman gazetesi aboneliği, 2008 yılında çıkarılmış 2013 yılından sonra kullanılmamış bir Bank Asya kredi kartı...
Bu delillerle hakkında başlayan soruşturmalar, ucu bucağı kaçmış itirafçılık genç bir akademisyenin hayatına maloldu.
Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına devam edilen ve FETÖ iltisakı suçlamasıyla KHK ile ihraç edilmiş zabıt katibi M.A.’nın iddianamesinde aleyhine delil olarak gösterilen FETÖ ile ilişkisi ise daha absürt; Bir FETÖ kolejinde 13 yıl önce 6 ay temizlikçi olarak çalışmak.
Batman’da başka bir zabıt katibi olan A.T.’yi ise hem mesleğinden hem de 15 ay hürriyetinden eden 2005 tarihinde işe girerken kendisini işe alan komisyon başkanı olan kişinin 11 yıl sonra darbenin ardından FETÖ’den tutuklanması ve 2012 yılında dört ay kullandığı Bank Asya kartıydı.
16 yıl Bank Asya’da çalışmak Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı olarak atanmaya engel değilken- ki doğru olanı bu- dört ay Bank Asya kartı kullanmak ya da 13 yıl önce 6 ay FETÖ’ye ait bir kolejde temizlikçi olarak çalışmak işinden ve özgürlüğünden olmaya neden olabiliyor.
Hatta kendinin değil eşinin Bank Asya’da hesabı olması aleyhine deliller arasında gösterilip, tutuklananlar bile var.
Akdeniz Üniversitesi Rektörlük Yazı İşleri Müdürlüğü'nde memur olarak çalışan F.M’nin aleyhindeki deliller eşinin Bank Asya’da 2014 sonrası da aktif olan bir hesabının olması, çocuklarının FETÖ bağlantılı bir koleje gitmeleri ve evinden üzerinde “geçersizdir yazan 1 Dolar çıkması.
Tam olarak iddianamede evet böyle yazıyor: “Şüphelinin ikamet ve iş yerinde yapılan aramalarda üzerinde ''Geçersizdir'' yazılı olan 1 ( bir ) adet L serisi dolar”
Kızının oyuncakları arasından çıkan bu 1 Dolar için H.T. nin savunmasını okuyalım;
“Şüphelinin ikametinde bulunan üzerinde "geçersizdir" ibaresi yazılı olan 1 (bir) Amerikan Dolarının kardeşinin 22/05/2016 tarihindeki düğününden kaldığının iddia edilerek buna ilişkin düğün davetiyesinin fotoğraflar ile görüntü CD'sinin ibraz edildiği anlaşılmıştır."
Ama buna rağmen üzerinde “geçersizdir” yazılı 1 Dolar, eşinin Banka Asya hesabı ve çocuklarının FETÖ kolejine gitmesi nedeniyle önce işinden olmuş daha sonra da tutuklanmış H.T.
Ama örneğin bir devlet memuru, 17/25 Aralık sonrası işyerindeki saati 17.25’e ayarlayıp, twitterdan 17/25 Aralıkların yolsuzluklar haftası olarak kutlanmasını önerseydi ya da kapatılan Zaman Gazetesi’ne destek ziyaretine gidip, cemaati öven konuşmalar yapsaydı devlet böyle bir memurla çalışmak istememekte haklı olabilirdi.
Ya da kim bilir.
Ortada somut ve herkes için geçerli bir kriter olmayınca bunun yüzde birini bile yapmamış insanlar kendilerini hapiste ya da işsiz bulurken, bunu yapanlar Cumhurbaşkanı adayları için imza verenlerin bile FETÖ’cülüğünün araştırılmasını isteyen müttefikler ya da Ankara birinci sırada adayı olarak karşınıza çıkabiliyor.
O zaman da başka bir cumhurbaşkanı adayının arşivleri karıştırıp miting meydanlarında izleteceği bir ortam da ortaya çıkmış oluyor.
(Halbuki, Venedik Komisyonu’nun FETÖ yargılamaları hakkında hazırladığı, hangi tarihlerin ve ilişki biçiminin bu örgütle ilişkide suç olarak değerlendirebileceğini değerlendiren raporu pek çok sorunu giderebilirdi. http://www.venice.coe.int/webforms/documents/default.aspx?pdffile=CDL-AD(2016)037-tur)