5 Nisan kararlarından alınacak dersler
9 Ağustos 2023 yazımda 5 Nisan 1994 kararlarına giden süreci yazmıştım.
Dönemin Başbakanının düşük faiz takıntısı nedeniyle ortaya çıkarttığı kriz ve DPT’nin hazırladığı “Ekonomik Önlemler Uygulama Planı”nı hatırlatmıştım.
Yazımda DPT’den değerli büyüğüm Zafer Yükseler’in tanıklığına başvurmuştum. Değerli okur Zafer Beyle yapmış olduğum görüşmemizdeki görüşleri beni benden aldı inanın.
Tam bir “Déjà vu”
Yetkililer ekonomi politikaları için rutin biçimde Eylül ayının ilk haftasında yayımlanması zorunlu olan Orta Vadeli Programı işaret ediyorlar ya.
Özellikle DPT’den dönem arkadaşım olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da o dönemi hatırlamasını ya da o dönemi hatırlayan Zafer Bey gibi büyüklerimizin görüşlerine başvurmasını temenni ederim.
Sahi Akif Safahat’ta ne demişti.
“Târîhi “tekerrür” diye tarîf ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Nasıl mı?
Gelin başlayalım.
5 NİSAN 1994 KARARLARI
5 Nisan öncesi sorunlar o kadar birikmişti ki. Ekonominin hızla istikrara kavuşturulması gerekiyordu.
Kamu açıkları kontrol altına alınmalıydı. Dış talebe dayalı bir büyüme yapısı oluşturulmalıydı. Ekonomik istikrarı sürekli kılacak yapısal reformlar yapılmalıydı.
Bugün de bunların yerine getirilmesi gerekiyor.
Getirilmesi gerekiyor da nasıl?
Sadece TCMB’nin politika faizini 750 baz puan artırmasıyla olmuyor.
Uygulama Planında öncelikle kamu harcamalarının daraltılmasına ve kamu gelirlerinin artırılmasına yönelik tedbirlerin alınması gerekiyordu.
Amerikalıların bir deyişi vardır: “Pislik aşağı akar.”
Yani yukarıdakilerin çıkardıkları sorunların faturasını daima aşağıdakiler öder.
5 Nisan’da da böyle oldu, bugün de böyle oluyor.
Uygulama Planında KİT ürünlerinin fiyatları ayarlanmış (güncellenmiş!), petrol ürünlerine ek vergiler getirilmiş ve ekonomik denge için ek vergiler getirilmiştir. Kamu giderlerinde personel harcamaları başta olmak üzere yatırım harcamalarında kısıntılar yapılmıştır.
Kamu kesiminde yeni personel alımı durdurulmuştur. Geçici ve mevsimlik işçilerin istihdam sürelerine sınırlamalar getirilmiştir.
Yetmemiş, memur maaşları artırılmamış ve işçilerin toplu iş sözleşme farkları ertelenmiştir.
Değerli okur bir faiz inadının bedeli nasıl ödeniyor gördünüz mü?
Bunlarla da kalınmadı. Mali piyasalarda istikrarı sağlayacak ve mali sisteme güveni tesis edecek kurumsal ve yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.
Hazinenin ve diğer kamu kuruluşlarının Merkez Bankası kaynaklarına başvurmasını kademli şekilde azaltan yasal düzenleme yapılarak, Merkez Bankasının bağımsızlığının artırması yönünde önemli bir gelişme sağlanmıştır.
(Bu yılın Temmuz ayında ise KKM’deki Hazine desteği uygulamasının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na devri öngörüldü. Yani Bankaya dipsiz bir kuyuyu para basarak doldurması görevi verildi. Sonra da Banka bağımsız ve şeffafmış!)
KİT’lerin özel şirketler gibi hacze, iflasa ve tasfiyeye açık olmalarını sağlayacak yasal düzenleme gerçekleştirilmiştir.
Daha çok var da son olarak şunu söyleyeyim. Sosyal Güvenlik Kurumlarının alacaklarının tahsiline yönelik düzenlemelere gidilmiştir.
UYGULAMA SONUÇLARI
5 Nisan kararları kısa vadede amaçlarına ulaşmış, ancak orta ve uzun vadede siyasi irade eksikliği nedeniyle aynı performansa ulaşılamamıştır.
İlk aylarda para ve döviz piyasaları hızla istikrara kavuşmuştur. Döviz kuru kontrol altına alınmıştır. Cari işlemler açığı fazlaya dönüşmüş ve bunun sonuncunda uluslararası döviz rezervleri tekrar artmaya başlamıştır.
İç borç piyasasının canlandırılması amacıyla bono faizleri Nisan-Mayıs aylarında önemli ölçüde artmış ve vade yapısı kısalmıştır. Piyasaların güveni kazanıldıktan sonra Haziran-Kasım döneminde faizler düşmeye başlamıştır.
Fakat bütçe açığı hedefi tutturulamadığından ve Eylül ayından itibaren enflasyon tekrar yükseldiğinden, Ağustos ayındaki yüksek kur atışının da etkisiyle faizler tekrar artmaya başlamıştır.
Kararların üretim, istihdam ve ücretler üzerindeki olumsuz etkileri hemen ortaya çıkmıştır. Memurların ve işçilerin ücretleri reel olarak % 20 civarında gerilemiştir. Enflasyona endeksli ikinci yarıyıl zamları ertelenmiştir.
(Değerli memurlar ve emekliler seçimlerden önce yüksek ücret zammı alıyorsunuz ya! Bu zamlara pek sevinmeyin. Yüksek enflasyonla alınacak bu artışla elinizden.)
İç talebin daraltılması sonucu reel GSMH 1994 yılında % 6,1 oranında azalmıştı.
Bir “düşük faiz inadı” uğruna bunları yaşamaya değer miydi?
Ama yine bitmedi.
Çünkü bürokratlar ne kadar düzgün Ekonomi Planı yaparlarsa yapsınlar, arkalarında güçlü bir siyasi destek olmadığında başarılı olamıyorlar.
PLAN NEDEN BAŞARILI OLAMADI?
Programın başarısı için gerekli görülen özelleştirme, sosyal güvenlik ve KİT reformu alanında gerekli hukuki düzenlemeler yapılmamıştır. Bu nedenle örneğin özelleştirme gelirleri çok yetersiz kalmıştır.
Sıkı maliye politikası yeterince sürdürülememiştir. Ek vergilere ve düşen personel harcamalarına rağmen bütçe açığı öngörülen miktarda azaltılamamıştır. Çünkü yüksek miktarlarda iç ve dış faiz ödemesi yapılmıştır.
(Düşük faiz inadı dönüp dolaşıp yüksek faiz ödemelerine neden oluyor.)
Türkiye dönem boyunca net dış borç ödeyen bir ülke olmuştur. Ülkenin kredi notunun düşmesi nedeniyle programın başında yeterli dış kaynak girişi olmamıştır. Bu da iç borçlanma ile ilgili hedefleri olumsuz etkilemiştir.
Sıkı para politikasına ilişkin kararlara ilk aylar dışında devam edilmemiştir. Üstüne Merkez Bankası döviz rezervlerindeki hızlı artıştan kaynaklanan parasal genişlemeyi sterilize etmemiştir.
Hülasa Program siyasi irade eksikliği nedeniyle bir bütün olarak uygulanamamıştır ve tavizler verilmiştir. Bunun sonucunda enflasyonist beklentiler kırılamamış ve güven unsuru zayıf kalmıştır. Haliyle enflasyonda kalıcı bir düşüş sağlanamamıştır
Hükümetin istikrar programını uzun dönemde sürdürme niyetini gösterecek yapısal reformlar çok yavaş ilerlemiştir. Bu da programa olan güveni azaltan önemli bir etken olmuştur.
Derken 1995 yılının ikinci yarısında erken seçim yapılmasına karar verildi. Bu da 5 Nisan kararlarının tabutuna çakılan son çiviydi.
Şimdi bugüne dönelim.
Üretim, istihdam ve ücretler üzerindeki olumsuz etkileri hemen ortaya çıkacak bir programa Sayın Cumhurbaşkanının hem de 2024 mahalli idare seçimlerinden önce izin vereceğine inanıyor musunuz?
O zamanlar reform ihtiyacı derken akla ekonomik kurumlar gelirdi. Bugünlerde üstüne ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve yolsuzluk gibi alanlarda çok ciddi sorunlarımız bulunmaktadır.
Siyaset te o zaman ekonomik kurumlardaki reformlara sahip çıkamazken, bugün bu denli geniş bir alanda gerçekleştirilmesi elzem olan reformları yapar mı?
Şunu diyebilirsiniz.
2001 yılında yapısal reformlar nasıl hızlı biçimde yapıldı?
Kasa boştu. IMF ve AB’ye ihtiyaç vardı. Onlar da geldiler ve rasyonel politikaların uygulanmasına (parasal) destek verdiler.
AK Parti o desteği o kadar sevdi ki 2005 yılında IMF’le yeniden anlaşmaya vardı.
İyi pazarlar.