Büyük Türkiye İçin…

Kafamızdaki devlet imajı farklı olsa da sağdan sola hepimizin büyük devlet olabilme beklentisi var, ancak iş icraata geldiğinde tıkanıyoruz. Ya büyük devlet olmanın gereklerini anlamıyoruz ya da anlasak da bunları yapacak cesaretimiz yok.

İkinci Dünya savaşı sonrası oluşan konjonktürde kendimizi başka güçlerin tekeline bıraktığımız için, ne zaman bize çizilen yoldan sapmaya kalksak ya darbelere maruz kalmışız ya da daha derin komplolarla içinden çıkamaz hale getirilmişiz.

Hepimiz, ‘Büyük Türkiye’ için öncelikle evimizin içini temizlememiz gerektiğini biliyoruz ancak İttihat Terakki’den beri temizlik denilince aklımıza sadece toplumu tek tipleştirmek geliyor.

Geçmişte bu fikirden vazgeçip gerçek bir çözüm peşine düşen iki siyasimiz oldu. Özal bu yolda şüpheli bir şekilde öldü, Erdoğan’ın başlattığı açılımlar ise nihayete erdirilemedi.

Dün şu oldu, bu oldu diyerek kara kaplı defterleri açmak gibi bir niyetim yok. Zaten kara kaplı defterleri açmaktan bir türlü önümüze bakamıyoruz.

Bizden önce nasıl babalarımız ve dedelerimiz bu kavgayı sürmüşse, bizler de bu kafayla gidecek olursak çocuklarımız da ömürlerini aynı şekilde heba edecekler.

Halbuki birçok umut verici gelişme de var dünden ders alabileceğimiz…

80’li yıllarda Kürtçe konuşulmasının, şarkı ve türkü söylenip dinlenilmesinin bile memleketi böleceğine inanmış ve yanı başımızdaki komşularımızın kendileri olmalarından bile korkmuştuk.

Ne Kürtçe konuşulup, şarkı-türkü söylendiği için memleket bölündü ne de TRT Şeş açıldı diye. Kürt açılımı başladığında da beklenen olmamıştı.

***

Hiç unutmam, 23-24 Nisan gecesi sabahında yakından tanıdığım ve 12 Eylül darbesinin acılarını yaşamış bir büyüğümle karşılaştığımda ağzından çıkan cümleler karşısında çok şaşırmıştım. Evi kolordu merkezinin hemen karşısındaydı ve o gece sabaha kadar uyumadığını “Tankların kışladan çıkıp darbe için yürümelerini” beklediğini söylemişti.

O gün tanklar yürümedi ama yıllar sonra yılan başını kimsenin beklemediği bir yerden 15 Temmuz’da çıkaracaktı.

Kürtlerin temel hak ve özgürlükler noktasında istedikleri kaç hak kaldı? En başında ana dilde eğitim geliyor.

Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerdeki devlet okullarından birkaçını Kürtçe eğitim veren okullara dönüştürüp özel okulların da açılmasına izin verseydik ne olurdu?

Emin olun kimse Kürtçe şarkı söylemenin bir zamanlar yasak olduğunu, Kürtçe radyo-televizyon açılamadığını hatırlamıyorsa bugün de bu tür okulların varlığı tartışma konusu olmaktan çoktan çıkmış olacaktı.

Hani bugünlerde herkes Ahmet Kaya’ya yapılanın çiğliğini paylaşıp duruyor ya!

Eğer bu adımı atma cesaretini gösterebilseydik bugün Kürtlerin çok yoğun yaşadığı bölgelerde bile Kürtçe eğitim veren kurumların tercih oranı sanıldığı kadar yüksek olmayacak ve başlangıçtaki iştiyak zamanla kaybolacaktı.

Çünkü bir süre sonra insanlar çocuklarının gelecekleri için neyin iyi olup olmayacağına odaklanacak ve hayatın gerçekleri romantizmi yenecekti.

Şu an İmam Hatiplerin durumu buna en güzel örnek. Konuyu tamamen ideolojize edenler dışında kimse çocuğunu sırf dindar olduğu için İmam Hatip Okullarına göndermiyor, öncelikle birtakım beklentileri var.

***

Olaya biraz da tersten bakalım…

Müfredatı ve kazanımları ile bir Galatasaray Lisesi ya da Alman Lisesi ile yarışabilecek düzeyde eğitim verebilecek okullarda Kürtçe, Lazca, Çerkezce ya da başka bir dilde eğitim verilip verilmediği ile kaç kişi ilgilenir? Cevap açık aslında, gerisi lafügüzaf…

Bu adım atabilmiş olsaydı Suriyeli misafirlerimiz için Arapça eğitim veren okulları rahatlıkla açıp birçok çocuğun harcanmasına da engel olabilirdik.

Çok zor bir meseleymiş gibi yıllardır çözemediğimiz bir de zorunlu din dersi sorunumuz var.

Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerini de bir rayına oturtmak gerekmez mi? Öyleyse bu 12 Eylül darbecilerinin başımıza musallat ettiği “ZORUNLU”luğu niye “SEÇMELİ”ye çevirmiyoruz?

Yunanistan’a uyması için çağrıda bulunduğumuz AİHM kararlarından bizde de var.

Tek yapmamız gereken küçücük bir adım. Peki, bunları yapmak çok mu zor!

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum