Bu halk fedakârdır ama!

Bir Ak Parti sözcüsü anayasa değişikliği ile koalisyonların tarihe karışacağını söylüyordu. Doğrudur, teknik olarak koalisyonlar tarihe karışacak ancak bunu söylerken Ak Parti’nin de büyük bir koalisyon olduğu unutulmamalı. Partinin ana çekirdeğini Milli Görüş’ten gelenler oluştursa da Ak Parti Özal’ın ANAP’ından sonra farklı eğilimleri bir araya getirerek merkeze talip oldu. Ak Parti toplumun farklı kesimlerine hitap edebildiği için de toplumdan büyük bir teveccüh gördü.

Yoksul halk da yatırım peşinde koşan işadamları da daha fazla demokrasi ve özgürlük bekleyenler de Ak Parti’de beklentilerine bir karşılık bulabildi. Bugün gelinen noktada aynı beklentilerin sürdüğünü söylemek güç. Ak Parti kuruluş yıllarındaki sinerjisini kaybetmiş ve mirasını yer bir görüntüde. Ve bugünkü şartlarda anayasa değişikliğine referandumda “evet” çıkma ihtimali iki yıl öncesine göre daha fazla görünmüyor. Açılım süreçlerinin beklenildiği gibi sonuçlandırılamaması, başkanlık ısrarı ve darbe girişiminin yarattığı tahribat Ak Parti’yi yeni arayışlara itmiş gözüküyor. Fakat şu an durum oldukça kritik ve Türkiye bir yandan darbe girişiminin yaralarını sarmaya çalışırken diğer yandan ekonomik krizle boğuşuyor.

Ekonomik sorunların arttığı dönemlerde toplumun geniş kesimleri için demokratik taleplerin geri plana düşeceği ve daha çok ekonomik beklentilere odaklanacağı çok açık. Bu sebeple Ak Parti halktan fedakârlık beklentilerini doğru temellendirmeli. Bu halk geçmişte de çok sayıda acı ilaç içti ancak bunları içiren hükümetleri fedakârlığa ortak olmadıklarında cezalandırmayı ihmal etmedi. Geride kalan 14 yılda Ak Parti’nin arkasındaki büyük desteği alt ve orta sınıfların ekonomik olarak alım gücü, iş olanakları ve fırsatların artması; sağlıktaki iyileşmeler; temel hak ve özgürlüklerde görece yaşanan düzelmeler; istenen başarı sağlanamasa da Kürtler ve Aleviler konusunda yaşanan gelişmeler ve kendisini devletin sahibi sanan bir takım odakların geriletilmesi vb. sebeplerden aldığı görülür.

Bugünki ekonomik veriler geçen 14 yılın en zor günlerini geçirdiğimizi söylüyor. Halk kendisinden fedakârlık istenirken aynı fedakârlığın devlet tarafından da yapıldığını görmek ister. Ak Parti böyle bir kriz döneminde iktidara geldiğini çok iyi hatırlamalı. Hemen her alanda vergiler artarken, yeni yeni vergi kalemleri üretilirken, devlet elindeki gücü kullanarak haksız rekabet ve vergi kaçırma gibi sebeplerle büyük firmalara görece büyük cezalar yağdırırken cebine giren ile sofrasına gelenin birer birer azalmasına halkın bir tepki göstermesi kaçınılmazdır.

Maliye ve EPDK çeşitli sebeplerle pek çok firmaya milyonlarca lira cezalar keserken bunun vatandaşın kesesine bir faydası görülmüyor. Dahası bu şirketler bu cezaları ödemekten fazlasıyla memnun; neden? Çünkü elde ettikleri kâr o kadar büyük ki bir kısmını devletle paylaşmak işlerine geliyor. Olan ise bu ürün ve hizmetleri pahalıya alan vatandaşa oluyor.

Ak Parti bugüne kadar halkın gözünde alternatifsizliğinin nimetlerini fazlasıyla yedi. Ancak ekonomik sıkışmışlık Ak Parti için kırmızı olmasa da şimdilik sarı ışık ikazı yapıyor. Alınacak tedbirlerde herkesin üstüne düşeni yapması gerek. Örneğin bankalara faiz düşürün denirken vergi kalemleri geçen yılın seviyesinde sabitlenseydi; oto yol ve köprü ücretleri artırılmayıp, halka çok pahalı gelenler ucuzlatılsaydı; elektrik, doğalgaz ve petrol ürünlerinin fiyatlarının en azından vergi dilimlerinde bir miktar indirime gidilseydi; sadece enerjideki ucuzlama bile tüm sektörlerde faizsiz krediden daha olumlu bir etki yaratmaz mıydı?

Unutulmamalı ki insanlar ekonomik gelişmeleri ceplerine giren ve sahipken kaybettikleri ile kıyaslar ve bir noktadan sonra oy verme motivasyonları değişebilir.

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum