Karar sürecini iyileştirme

Karar verme alışkanlıklarımız

Karar vermek, yaşam serüvenimizin ayrılmaz parçası. Her gün onlarca, belki yüzlerce karar alıyoruz.

Sadece bireysel yaşamı ilgilendiren ve etkileyenler dışındaki tüm kararlarımız sosyal yaşamı yakından ilgilendiriyor. Ailemizden, dostlarımızdan ve çevremizden başlayarak diğer insanları ilgilendiren kararlarda daha dikkatli olmak, sorumluluk ilkesinin gereğidir.

Özellikle aile işletmelerinde hızlı kararlar alınır. Hızlı karar verilmesi aile şirketlerinin avantajı olarak da kabul edilir.

Bilhassa aile reisinin baskın gücüyle, potansiyel farklı görüşler dikkate alınmadan, alınan kararların sonuçları sorgulanmaz.

Kararlar deneme yanılma yoluyla edinilmiş bilgilerle dayanır. Sistematik analizler yapılmaz. Hatta sistematik analizlere zaman kaybı olarak da bakılır.

Bu süreçte başarısız olup kapanan işletmeler dikkat çekmez ama başarılı olanlar dikkat çeker. Hızlı karar verme yeteneği (başarısız olup kapanan şirketler görünür olmadığından) başarının en önemli sebepleri arasında görülür.

Aynı zamanda yola çıkıp daha fazla büyüyen şirketlerin nasıl büyüdüğü, kıt olan kaynakların nasıl yönetildiği, büyük ve dönüştürücü fırsatların değerlendirilip değerlendirilmediği sorgulanmaz.

Sorgulama şu iki gelişmeden sonra başlar: Şirketin mevcut alışkanlıklarla yürütülemeyecek seviyede büyümesi ve kurucunun vefatı veya işleri yürütemez hale gelmesi.

Bu iki olay gerçekleştikten sonra karar süreci sorgulanmaya başlar. Ancak, alışkanlıklar kökleştiği için değişiklik yapmak zorlaşır.

Bu sebeple karar ve yönetim süreçlerinin erken dönemlerde gözden geçirilmesi değişim ve dönüşüm çalışmalarını kolaylaştırır.

Farklılık ve uyum

Bazı aile işletmeleri “uyum” kavramına çok önem verir, uyumsuzluktan kaçınırlar. Bu sebeple karar organlarında uyumsuzluk çıkmasını önleyecek önlemler alırlar. Bu tercih geçmiş deneyimlere dayalı bazı haklı sebeplere dayansa da zamanla karar organlarındaki kişilerin aynılaşmasına yol açabilir. Oysa aynılık zayıflık, farklılık zenginlik getirir. “Farklılık zenginliktir” başlıklı yazımda bu konuyu açıklamıştım.

Hatalı karara yol açan sebepler (karar tuzakları)

Hatalı karar alınmasına yol açan yüzlerce sebep sıralanabilir. Bunlardan önemli görünenleri hatırlayalım.

1.Karar organlarında farklı görüşlerin temsil edilmeyişi ve farklı bakış açılarının dikkate alınmaması (1):

Kararlarda müşterilerin bakış açısı en önemli faktör olarak dikkate alınmalıdır. Dikkate alındığı iddia edilmesine rağmen aslında en çok ihmal edilen bakış açısı budur.

Küresel şirketlerde yerel bakış açıları da ihmal edilmekte ve yerel kültürden habersiz kişiler karar alabilmektedir.

Dışsal (bağımsız) görüş açısı da ihmal edilen en önemli unsurlardan biridir.

Bu sakıncaları gidermek için karar organlarında bağımsız üyelere yer verilmeli, müşteri beklentilerini iyi bilen ön hattaki profesyonellerin görüşleri alınmalıdır.

2.Karar yetkilerindeki belirsizlikler (1): Nihai kararın kimler tarafından nasıl alınacağı önceden belirlenmediyse özellikle çok sayıda katılımcının bulunduğu ortamlarda kararsızlık görülür. Karar alma sorumluluğunun belirsizliği katılımcıların motivasyonunu da olumsuz etkiler. Kimlerin, nasıl karar alacağı müzakerelerden önce açıklanmış olmalıdır.

3.Ön yargılarımız veya statüko tuzağı (2): Karar vericiler mevcut statükoyu koruyan alternatifleri benimsemeye çok yatkındır. Statükoyu yıkmanın başarısızlığa yol açacağını düşünürler.

4.İlk bilgiye takılma, çıpalama tuzağı (2): Beyin kendisine ulaşan ilk bilgiye büyük ağırlık verir. İlk izlenimler, tahminler veya veriler daha sonraki düşünce ve yargıları yönlendirebilirler.

5.Yanlış kararda ısrar (2): Geçmişte yaptığımız tercihleri ve uygulamaları, (tercihin hatalı olduğu görülmüş olsa da) korumaya devam ederiz.

6.Geçmiş deneyimlerin etkisi (1,2): Geçmiş olayların izleri bugünkü kararlarımızı etkiler. Daha çok olayların abartılı yönlerini hatırlarız.

7.Tempo uyumsuzluğu (1): Altyapı uygun olmadığı halde (zamanlama veya gerçekleştirebilme açıcından) uygulanamayacak kararlar alınması karar ve uygulama temposunda uyumsuzluğa yol açar. Atalete ve performans düşüklüğüne fırsat vermeden, mevcut altyapı ve imkanlarla tempo uyumuna dikkat edilmelidir.

8.Tahminlerde yanılma (2): Yöneticiler genellikle tahminlerde bulunarak kararlar verirler. Tahminlerdeki doğruluk veya yanılma ihtimali karar sonuçlarını da etkiler.

9.Aşırı iyimserlik veya ihtiyatlılık (2): Aşırı güven veya aşırı ihtiyatlılık da karar sürecinde hataya yol açar. Aşırı tedbirli olmak risk almayı zorlaştırdığı gibi, aşırı iyimserlik de macera eğilimini arttırır.

Yukarıda saydığımız olumsuzlukları asgari seviyeye indirmek için şu önlemler alınabilir:

  • Karar organlarında farklılıkları çoğaltmak ve konuyla ilgili tarafların görüşlerini almak.
  • Karar süreçlerini ve karar yetkilerini netleştirmek.
  • Mümkün olduğunca verilere ve analizlere dayalı kararlar almak.
  • Yanlıştan geri dönmeyi mümkün kılacak tamam-devam eşikleri belirlemek.

Hepimiz yanılabiliriz. Hatalar da öğrenmenin unsurlarındandır. Önemli olan hatalarımızdan ders alarak hatalarımızı azaltmak.

Karar sürecindeki hatalı uygulamalarımızı, vazgeçilemez alışkanlık haline dönüşmeden fark etmemiz dileğiyle…

  1. Linda A. Hill, Emily Tedards, Taran Swan. Güçlü İnovasyon için Karar Alma Sürecinizi İyileştirin. HBR Türkiye Aralık 2021
  2. Anıl Z. GÖKER, Doç. Dr. Tengiz ÜÇOK. Kültür Üniversitesi 2. Aile İşletmeleri Kongre Kitabı. S 50-51.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.