Mâtüridîlik meselesi

Mâtüridîlik bir mesele midir? Evet, meseledir. Hem bugüne değin yeterince tanınmamış ve anlaşılmamış bir mezhep/ekol olması hasebiyle meseledir, hem de genellikle ulus devlet ideolojisi ve milliyetçi retoriklerin kabarıp yüksek prim yaptığı siyasi konjonktürler ve sosyolojik gündemlerin konusu olması itibariyle meseledir. Mâtüridîlik denilince Hanefîlik akla gelir. Nitekim Beyâzîzâde gibi bazı âlimlerce Mâtüridîlik ile Hanefîlik müradif/müteradif gibi zikredilir. Hanefîlikten, özellikle “Meşâihu’l-Irâk” diye de anılan Bağdat Hanefî ekolünden söz açıldığında ise Mu’tezile akla gelir ve bu ekole mensup İbnü’s-Selcî, Kerhî ve Cessâs gibi Hanefî âlimler Mu’tezilî olarak da nitelendirilir. Ayrıca pek çok meşhur Mu’tezile kelamcısının Hanefî mezhebine mensup oldukları bilinmektedir.

Hanefiyye, Mâtüridiyyye ve Mu’tezile ekolleri “Ehl-i Re’y” çatısı altında birleşir. Ehl-i Re’y tabiri dar anlamda hicrî II. yüzyılda ortaya çıkan Kûfe-Irak merkezli fıkıh ekolünü, geniş anlamda ise dinî metinleri ve hükümleri anlama/yorumlamada akıl, ictihad ve te’vile önem atfeden yaklaşımı ifade eder. Ehl-i Re’yin muhalif ve muarızı konumundaki Ehl-i Hadis ise “Din haber (nass), eser (rivayet) ve selefi taklitten ibarettir. İslam dini kemale ermiş, dinî alanda söylenecek her şey söylenmiştir. Dinde akıl, re’y, ictihad ve te’vile alan açıp yetki tanımak caiz değildir” şeklinde özetlenebilecek bir muhafazakâr anlayışı temsil eder.

***

Bu iki farklı ekol asırlardır birbiriyle nizalı ve kavgalıdır. Bugün de farklı isimler ve farklı söylemlerle devam eden bu kadim kavganın hemen her raundunu Ehl-i Hadis kazanmıştır. Zira Ehl-i Hadis’in hem nassların zahirine sadakat ve “selef-i salihin”e ittiba söylemini savunması hem de nassları adeta susturucu silah gibi kullanması kendisine çok büyük bir avantaj sağlamıştır. Nitekim günümüzde de tepeden tırnağa modernitenin ilcaat ve icaplarına “lebbeyk” diyen bir hayat felsefesine ram oldukları halde fiyakalı retoriklerle dinî geleneğe sadakatten dem vuran çevreler özellikle kamuoyu nezdinde daha fazla ilgiye mazhar olmakta ve bu sayede muarızlarına galebe çalmaktadır. Evet, Ehl-i Hadis anlayışı İslam’ın ilk asırlarından bugüne kadar onca kuru gürültü ve fikrî gargarasına rağmen hep muzaffer ordu gibi davranmaktadır; çünkü elindeki silah nass (ayet-hadis) silahıdır. Ehl-i Re’y’in bu güçlü silaha akıl, ictihad ve te’ville karşı koyması çok zor, hatta imkânsızdır. Bu yüzdendir ki Ehl-i Re’y tarihî süreçte re’yciliğinden ödün verip geri çekilmiş, hatta kimi zaman kendisinin de nassa ve nassın zahirine pek sadakatli olduğunu ispatlama ihtiyacı hissetmiştir. Sözgelimi, fıkıh alanında İmam Ebû Hanîfe’nin namazda Kur’an kıraati ya da güncel tabirle anadilde ibadet konusuyla ilgili meşhur fetvası Hanefî fıkhının Zâhirü’r-Rivâye diye anılan en temel kaynaklarında zikredilmesine rağmen geç dönem Hanefî fakihi Merğinânî İmam Ebû Hanîfe’nin bu görüşü terk ettiğinden söz etmiş, İbnü’l-Hümâm ise bir adım daha ileri giderek namazda kıraat konusunda Hanefî mezhebinin dışına çıkmakta beis görmemiştir.

Öte yandan, klasik dönemlerde Cüveynî, Gazâlî, Fahreddin er-Râzî, Âmidî, Teftâzânî gibi pek çok meşhur ulemanın fıkıhta Şâfiî, kelamda Eş’ârî kimliğiyle İslam ilim ve düşünce dünyasında çok güçlü bir nüfuz oluşturması, ayrıca Sünnî devletin denetim ve gözetiminde faaliyet yürüten Nizamiye medreselerinde Şiî-Fâtımî-Bâtınî tehdidine karşı “çivi çiviyi söker” mantığıyla Ehl-i Hadis formasyonunun esas alınması ve hatta medresede hizmetli, müstahdem (ferraş) olarak görev yapacak kişilerde Şafiî mezhebine mensubiyet şartı aranması gibi ilginç tarihî vakalar yaşanması Mâtüridî kelamının kabuğuna çekilip menkubiyete mahkûm olmasına yol açmıştır. Kaldı ki Eş’arî-Şâfiî müfessir Beyzavî’nin Envâru’t-Tenzîl’i ile Hanefî fakih ve müfessir Ebü’l-Berekât en-Nesefî’nin Medârikü’t-Tenzîl adlı tefsiri çok büyük ölçüde aynı kaynaktan kopyalanmıştır. Üstelik Osmanlı geleneğinde huzur dersleri gibi ilim meclislerinde ve yüksek düzeyli medreselerde asırlar boyu Nesefî’nin değil, Beyzâvî’nin tefsiri okunmuş ve okutulmuştur.

Sonuç olarak, günümüz Türkiye’sinde ortaya çıkan din referanslı sorunlarda Hanefîlik, Matüridîlik gibi klasik mezhep formasyonlarının hazır çözüm paketleri/formülleri gibi sunulması kanaatimce hesabı verilmemiş söylemlerden ibarettir. Hanefîlik ve Mâtüridîliğin son günlerde yeniden parlaması ile ulus devlet, milliyetçilik ve hatta ulusalcılık kodlarının revaçta olması siyasi-sosyolojik konjonktür açısından anlaşılabilir bir durum olmakla birlikte, “Bildiğimiz Hanefîlik ve Mâtüridîlik her derde devadır” şeklindeki bir söylemle dinî alandaki sorunların üstesinden gelinemeyeceği kesindir. Bu gerçeği anlamak için asansörde halvet, küçük kızlarla evlilik gibi konularda Serahsî, İbn Âbidîn gibi Hanefî âlimlerin fıkıh klasiklerine göz atmak kâfidir.

***

İslam’ın uzun tarihî tecrübede Hicaz sınırlarını aşıp evrensel ve entelektüel boyut kazanmasında Hanefîlik, Mâtüridîlik, Mu’tezile gibi re’yci ekollerin çok büyük rol oynadıkları şüphesizdir. Ancak bugün çözmek zorunda olduğumuz sorunlar hem dil hem paradigma hem de metodoloji açısından bu ekollerin ilmî ve entelektüel kapasitelerinin fevkindedir. Hâsılı, ille de geleneksel bir referansa atıfla konuşmak gerekirse, bugün kendi Mâtüridiliğimizi kendimiz inşa etmek, dolayısıyla isim-müsemma, zat-sıfat gibi modern dünyada menatını kaybetmiş konuları bir tarafa bırakıp içinde bulunduğumuz çağın diline ve sorun sistematiğine uygun bir kelam dili, paradigması ve dünya görüşü geliştirmekle mükellefiz. Bunun için de hem İslam medeniyetinin felsefe ve tasavvuf gibi hemen her biriminden, hem de genel insanlık ailesinin ilmî, felsefî ve entelektüel birikiminden istifade etmeyi vazife bilmeliyiz. Fakat bütün bunlardan önce özgürlük, çoğulculuk ve demokratik kültürü özümsemekle mükellefiz.

YORUMLAR (76)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
76 Yorum
  • KARAR OKURU / 26.06.2018 10:13

    Küçük bir katkı ile yazının altına imzamı atıyorum. Katkı ise şu: Modern teologlar akılcılığı savunurken ya da yeni çıkarımlar yaparken tamamen batı terminolojisine ve metodolojisine teslim olmayı ve yüksek bir felsefî dil kullanmayı terk edip, bu yöntemin amaç değil bir araç olduğuna âhâliyi inandırmaları gerekir. Aksi halde "dinde feform" algısı kıskacından kurtulamayacak ve yapılan çalışmalar davaya faydadan çok zarar verecektir.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 15.04.2018 02:32

    Hoca senin gibi havas olsun da, bizim gibi cahillerle muhatap olmasın diyon yani..

    Yanıtla (0) (0)
  • aDOST / 14.04.2018 23:16

    Eleştirmekten ve eleştirilmekten bıkmadınız mı sayın hocam? Sabrınızı,enerjinizi,ilminizi,vaktinizi ona buna cevap yetiştirmek yerine asıl vazifeniz olan araştırmalar yapmaya,talebe yetiştirmeye,tefsirinizi bir an önce bitirmeye harcasanız daha iyi olmaz mı?

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 14.04.2018 04:11

    Yorum yazanların çoğunluğu, yazı sahibinin cımbızla tecessüne fırsat aramak için okumuş muhtemelen. Ve burada bunu yapanlar da demokrasi karşıtı islam dostu(?). Bence bu ahali evvela hucurat suresini bi okusun sonra demokrasi de maturidi eşari de hallolur, rahat olun biraz. Ve hassas.

    Yanıtla (0) (0)
  • Bülent / 14.04.2018 01:16

    Sağol Hocam

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.04.2018 01:55

    Simurg, demokrasiye kızmıyoruz, demokrasinin, tek başına özgürlük, insan hakları v.s. sağlayacağını zannedenlere kızıyoruz.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURUmanofmerciful / 07.04.2018 01:51

    Demokrasi nerden geldi Hocam bizim kültürümüze?sokrat,eflatun gibi flozoflar bile karşı çıkıyor bu düşünceye.sokrat demokrasinin yanlışlarını gençlere öğrettiği için ölm cezası almıştı ... Bu toplum cahil olsada daha büyüğünü kabul etmiyecektir...

    Yanıtla (0) (0)
  • Simurg / 06.04.2018 15:16

    Ya ne olacaktı? Demokrasiye, çok sesliliğe neden karşısınız? Bugün bazı kesimler tarafından zevzeklik konusu yapılıp içi boşaltılsa da demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi kavramlar her zaman savunulmalıdır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Emre Can / 06.04.2018 14:39

    Cok komik! Bu kadar laf geveledikten sonra sonunda da kurtulusun recetesi demokrasi diyen "alim"! Gercekten bu kadar ilmin altinda, ezilmis bir insan goruyorum seni dinledigimde. Herkes alim olamaz. Kaldirmiyor iste bu siklet bu kadar bilgiyi. Yanmis butun devreler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Murti / 04.04.2018 17:19

    Fatih büyük bir hükümdar idi ama Mustafa Kemal Atatürk gibi cumhuriyetçi , demokrat değildi babında bir yazı

    Yanıtla (0) (0)
  • Murti / 03.04.2018 18:12

    Yaşasın Eşari ekolü yaşasın ehli hadis

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 03.04.2018 09:09

    Mustafa hocama teşekkür ediyorum.çok geniş kapsamlı yorumu için.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 03.04.2018 01:43

    Bu işin sonu yazarın "Kıssaları Dili" kitabında yaptığı türden Tanrının psikanalizine varacaktır. Maturidi filan işin bahanesi. Bu arada bu büyük alimlerin kemikleri sızlatılıyor, olan o.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 02.04.2018 22:45

    Mustafa hocayı yorum yapanlar da anlamamış.demokrasi kavramı ne paylaştırılması nede öcü hâline gelmelidir.hica maturidiligin akılcı ve günün meselesine analizci yaklaşımını anlatıyor, millet neredeyse İslâm dışılıkla suçlayacak.cumhuriyet tarihinin en müslüman iktidarı iş başında.ama çocuklara tecavüz, fuhuş, içki uyuşturucu artışı, muhafazakarlarin paraya tamahi Tavan yapmış.birileri anadilde namaz mı olurmuş diye soruyor. İstanbul'un fethinden Bizans ruhban sınıfı meleklerin cinsiyetini tartışırmış ya.bugun de i hesap

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 02.04.2018 11:12

    Yazınin finalinde bizi demokrasiye çağirdin bu neydi anlamadım

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 02.04.2018 10:31

    Güzel bir makaleydi. ve cok müstafid olduk sevgili hocam .Karar ekolune gore "demokratik sos"a batirarak bitirmişsiniz yazıyı.Ama ben iyi bir demokrat degilim.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 01.04.2018 16:38

    Maturdilik de Eşarilik de bir felsefe değildir.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 01.04.2018 16:07

    15:44 ve 00:36, Maturidilik bir sorun değil, İslam dinin aslına uygun bir akaid mezhebidir. Maturidiliği bir sorun olarak takdim edip, çözüm olarak demokrasiyi göstermek önce insan aklına sonra da demokrasiye hakarettir. Demokrasinin böyle müptezelliklere ihtiyacı yoktur. Not: Prostat konusunda herkes çok takmış, onun yerine "kalp yetmezliği" diyelim... Daha uygun olur..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 01.04.2018 15:56

    Namaz Türkçe kılınsın diyen çok insan gördüm ama Türkçe namaz kılan kimse görmedim. Namaz Türkçe kılınsın diyenler hariçten gazel okuyanlardır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Faysal İnci / 01.04.2018 13:02

    Hocam, lütfen bir sonraki yazınızı; ‘içinde bulunduğumuz çağın diline ve sorun sistematiğine uygun bir kelam dili, paradigması ve dünya görüşü geliştirmek’ mükellefiyetimiz için, niçin ‘özgürlük, çoğulculuk ve demokratik kültürü özümsemekle’ mükellef olduğumuzu etmeye hasredin.Rica ediyorum! Demokratik değerleri kutsallaştırdığımız yönünde bir zihni dezenformasyona uğradığımız kanaatindeyim.Bu kanaatim doğru değilse, değerli katkınızla ikna olmuş olacağım.

    Yanıtla (0) (0)
  • Faysal İnci / 01.04.2018 12:32

    Bam teli bu.Tebrikler!

    Yanıtla (0) (0)
  • kubat toprak / 01.04.2018 10:00

    Müslüman kişi, Allahın Kuranında bildirdiği sınırların içinde olmak şartıyla, bu sınırları aşmadan, Allahın razı olacağı gibi ön şart konularak belirttiğiniz üzere “özgürlük, çoğulculuk ve demokratik kültürü özümsemekle mükellef” olabilir. Bu ön şartı koymazsanız bu ifade her yere çekilebilir. Ben de onu kastediyorum diyorsanız o ayrı. Çoğu kişi Allahın emir ve yasaklarının tam zıddı şeyler istiyorsa ve demokratik ortamda yeterinden fazla oyu ve her türlü desteği alıp tüm topluma bunu dayatıyorsa, onu özümsemekle de mi mükellef

    Yanıtla (0) (0)
  • kubat toprak / 01.04.2018 09:47

    Yazınızda “Fakat bütün bunlardan önce özgürlük, çoğulculuk ve demokratik kültürü özümsemekle mükellefiz.” Diyorsunuz. Müslümanlar Allahın koyduğu emir ve yasaklarla mükelleftir. Her şeyi çok rahat eleştiriyorsunuz. Özgürlük, çoğulculuk ve demokratik kültür diye bu çok genel, tartışmalı, sınırları meçhul, kurallarını kimin koyduğu belli olmayan ama çok çağdaş ve şirin görünen kavramlara sıra gelince mükellefiz diye hüküm ortaya koyuyorsunuz. Ancak, Müslüman kişi, Allahın Kuranında bildirdiği sınırların içinde olmak şartıyla

    Yanıtla (0) (0)
  • kubat toprak / 01.04.2018 09:34

    Yazınızda “Fakat bütün bunlardan önce özgürlük, çoğulculuk ve demokratik kültürü özümsemekle mükellefiz.” Diyorsunuz. Müslümanlar Allahın koyduğu emir ve yasaklarla mükelleftir. Her şeyi çok rahat eleştiriyorsunuz. Özgürlük, çoğulculuk ve demokratik kültür diye bu çok genel, tartışmalı, sınırları meçhul, kurallarını kimin koyduğu belli olmayan ama çok çağdaş ve şirin görünen kavramlara sıra gelince mükellefiz diye hüküm ortaya koyuyorsunuz. Ancak, Müslüman kişi, Allahın Kuranında bildirdiği sınırların içinde olmak şartıyla

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 01.04.2018 08:32

    Bazıları demokrasi, demokratik kültürden söz açıldığıjnda kırmızı görmüş boğa moduna giriyor, prostat mrostat gibi abukluklara bile tevessül ediyor. İşte tam da bunun için gerekli bu kültür, yani başka görüşe, başka türlü düşünen insana da eşit düzeyde imkan tanımak ve onun da görüşünü savunma hakkına sahip olduğunu özümsemek için gerekli. Bir de otobüslerin mola verdikleri mekanlardaki tuvatetlerin kapılarına yazılanlarla aynı seviyede yorum yazan tiplerin ipliğini pazara çıkarmak, toplum içinde bu seviyesizlikleriyle yaşamaktan utanmas

    Yanıtla (0) (0)
  • Salih Tok / 01.04.2018 02:55

    Birde zaman imanı kurtarmak zamanı bunu unutmayınız...ittifak etmek lazım. Yeni bir fetva verilmeli mi bir kaç konu başlığı yazarımısiniz??????mesela kadınlarla ilgili her sektörde olmalı boyanıp sık elbiselerle başortusuyle!? Her yere girmeli.bir güzel cazibedar 10 metre öteden hisedilen koku surmeli topukların pat pat ben geliyorum hissini vermeli bugün bunlar caiz olmalı mı.cocuguda krese birakmali vs vs..Boşuna demiyor Hadis ahir zamanın en büyük fitnesi.....sssitt5 susmak lazım....giyinik çıplak ne demek hocam....

    Yanıtla (0) (0)
  • Salih Tok / 01.04.2018 02:46

    Siz de imamı Azam in söylediği gibi..!!!. namazları Türkçe kılınır deyiniz..Ne zaman niçin ne şartıyla söylenmiş bir araştırınız... Bediüzzaman Hz. bu konuyu da halletmiş BAKINIZ.....

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 01.04.2018 01:12

    Yorumlar perde arkasından, gerçek kimliği gizleyerek yazıldığından, bu sayede her türlü ölçüsüz ve ayarsız ifadeyle nefret kusmak mümkün oluyor. Bu şekilde gerçek kimlik gizleniyor gizlenmesine ama kabalığımız ve çoğu zamanda ahlaksızlıklarımız olanca çıplaklığıyla dışa vuruyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 01.04.2018 01:00

    Belli ki bu yazı birçoklarına birkaç beden büyük gelmiş, bu yüzden bazıları işi prostata, bazıları da balzaka kadar götürebilmiş.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 01.04.2018 00:36

    Demokratik kültür, prostata iyi gelir mi bilinmez ama nadanlık ve nobranlığa, dindarlık adına yapılan bu tür kabalık ve terbiyesiz üsluplara iyi gelir.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 01.04.2018 00:27

    Maşallah bal akıyor dilinizden. Bu kadar nefreti nerde nasıl birktiriyorsunuz. Bir adamın görüşlerini beğenmemek bu kadar mı hazımsız yapar insanı?!

    Yanıtla (0) (0)
  • ali / 31.03.2018 23:35

    Hocam "çivi çiviyi söker" dediğinizde bende arşimet anı yaşadım ve şimdi oldu dedim. Ortaçağ Tarihçisiyim ve bu beni ziyadesiyle memnun etti, Teşekkürler Hocam, saygılar

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 20:58

    Hoca kişiler üzerinden yaptığı tahlillerde çok genellemeci yazmış. Yani cuveyni, gazzali, f.razi gibi alimleri, çizdiği ehli hadis içerisine nasıl dahil edebiliyor! Yani eleştirdiği şeyi kendisi yapıyor maalesef. Tabi mevzuyu demokrasiye bağlaması da ayrı bir husus. Sanki dünyada ve ülkemizde demokrasiyi uygulamak bahsettiği noktadaki sorunlara çözüm üretiyor da biz bunu ikmal etmeliyiz.! Son bir husus da halvet ve evlilik meselesine dair. Yani bu eserlerde yazan fetvalar nasıl bir sorun teşkil ediyor. Halvet mevzuunu günün algısına uymuyor diye safdışı et

    Yanıtla (0) (0)
  • Turgay / 31.03.2018 20:02

    Yahu hocam bırakın aklı,akıl yürütmeyi bunlar zor işler . Deve sidiği her derde devamıdır değilmidir siz ona bakın.Bu kafayla islam alemi daha binlerce yıl hristiyan aleminin elinde oyuncak olur ,cihat diye kendini patlatır nasılsa öte tarafta huriler,gılmanlar onu bekliyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Insiyator. . / 31.03.2018 17:49

    O demiş. Bu şunu demiş Yok o böyle dememiş .biz bunu diyoruz ama bazıları başka söylüyor vb..Doktora gidersin adam sadece konuşursa :)..bi daha gitmezsin. SONUÇ Önemli. .Sen ilim ehli olarak REÇETE sun (ilk önce sen uygula ) Ayrica Ailen, Akraban görsün MERAK ETME Çabuk yayılır, Sadece konusmak Süslü batı kelimeleri ile kendin çalar kendin söylersin. .DİN Pratikte olur. Kelam sadece Gayri muslime anlatilir. .Mesela bir branş seçin İslam hukukunda Ekonomi veya Hukuk, veya Sosyoloji veya Tarih vb..acizane.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 17:45

    15:42, Sen, ya Balzac okumadın, ya da yorumumu anlamadın.

    Yanıtla (0) (0)
  • Denizci Alperen / 31.03.2018 16:10

    Dini anlamak için Allah sevgisini içinde yaşatabilmek için illa bu kadar karma karışıklığa gerek varmı yahu . Hz Ali'ye atfedilen " İlim bir nokta idi onu cahiller çoğalttı " sözü gerçek mi oluyor yoksa . Din gizemli bir kavram gizemi aynı zamanda toplum içinde birilerinin bunu kullanarak güç devşirmesine sebeb oluyor . Biz gemi kaptanlar çözüm odaklı çalışırız . Bu din kaptanlarının çalışması ise çıkmaz sokak gibi geliyor bana , hadi hayırlısı

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 15:44

    Dinde sorun yok hocam islâm dini bütün caglara gelmustir ALLAH yarattığı bütün mahlukatin nasıl olduğunu neye ihtiyacı olduğunu tabii ki bilmektedir sorun ehlisunnet çizginin dışına çıkan kimselerdir kendine alım diyen kişi ALLAH senin evlenecegin kişiyi nasıl bilsin diyen zatlarin reform diye vatikan projesi olmasıdır vesselam

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 15:44

    prostata iyi gelip gelmiyeceğini kimse bilemez ama beynine zarar vereceğinden eminim. çünkü farklı pekçok fikir olur. bu fikirler farklı düşünmeye zorlar o da alışmamış bir beynin kayış yakmasına sebep olabilir.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 15:42

    Balzac şu yorumu okusa intihar eder

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 15:36

    Yeter artık!.. Ayıptır!.. Demokrasinin çare olmadığı bir tek Maturidiğiliğmiz kalmıştı. Her mevzuyu demokrasiye bağlamaktan, demokrasiyi de ..iç ettiniz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Balzac sizin gibileri tanısaydı... / 31.03.2018 15:31

    Dinin, demokrasiye karışmasına şiddetle karşı olan Mustafa Hoca, Maturidliği bile demokratik kültürle çözüyor... Balzac bu kafaları görse, beş yüz cilt "İnsanlık Komedisi" yazardı...

    Yanıtla (0) (0)
  • Mustafa Soylutürk / 31.03.2018 14:53

    Helal ve haramlar değişmediğine göre ibadetlerde bir değişiklik olmadığna göre hocam öğle bir dil kullanmışsınız ki bırak avamı Proföserler anlar mı bilmem ?... Kimsenin mezhebine meşrebine dokunmayın ülke laik ve insanlar demokrat olursa ülkenin ve insanların güvenliği sağlanır.Başta şia ve vehabiliğin ve bozuk fırkaların ilacı Ehli-sünnet 'in orta yol anacadde anlayışıdır..Coğrafyanında ülkeninde gerçeği budur..Amarika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok.....

    Yanıtla (0) (0)
  • Yorumcu / 31.03.2018 14:10

    Kuran sosyal şartları dikkate alan ve onları düzenlemeye yönelik kurallar koyan bir kitap. Müslüman algısı ise vakıanın tam tersi. Yani sosyal şartları Kurana uydurmaya ve problemleri Kurana çözdürmeyi dayatan bir anlayış. Bu tavır müslümanların içinde bulunduğu sorunların çözümünü zorlaştıran en önemli sebeptir. Aklı devre dışı bırakmak, güncel problemlerin sebeb/sonuç ve çözümlerini ıskalamak tam da böyle bir anlayışın doğal sonucu. Halbuki akıl, vakıa ve tecrübe olarak peygamberimizin tatbikatı. Kuran ise ölçü koyucu...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 14:04

    Hocam, bu hafta Galatasaray-Trabzon maçını hangi takım kazanır? Yüksek demokratik kültürü olan kazanır diyebilir miyiz?...

    Yanıtla (0) (0)
  • Sorgulayıcı / 31.03.2018 14:04

    Hocam tespitleriniz yerinde. Hanefilik-maturidiliğin rejimi koruyan bir ideoloji olarak okunmaya başlanması beraberinde tepkiselliği getiriyor. Ehli hadise kahılıyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 13:59

    Evet sevgili hocam.. özgürlük.. çoğulculuk...demokratik kültür..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 13:49

    Demokratik kültür misyonerliği için, olur olmaz her meseleyi meze etmenin bir alemi yok.

    Yanıtla (0) (0)
  • Bu demokratik kültür, prostata da iyi gelir mi?. / 31.03.2018 13:47

    Sayın yazar, İslam dininin en önemli akaid mezheplerinden biri olan Maturudilik; bir mesele (sorun, problem) değildir. Mesele; olur olmaz her mevzuyu demokratik kültüre bağlayan zihninizdedir. Bu konuda o kadar takıntılısınız ki, prostat hastasına bile doktor önermek yerine, demokratik kültür tavsiye edeceksiniz...

    Yanıtla (0) (0)
  • Yorumcu / 31.03.2018 13:34

    Mezhepler, maturidilik, eşarilik, rey ehli, hadis ehli; bütün bu tarihi ve kültürel miras kendi dönemleri için bir anlam ve işleve sahip idiler.Peki günümüzün sosyal, ekonomik ve siyasi şartlarına yönelik, günümüz algı ve diliyle, bahse konu klasik ekolleri aşan bir çalışma, derde deva bir yeni ekol/okul varmıdır diye sormamız gerekir.Yazının son üç cümlesinde de işaret edilen bir anlayışın oluşamamış olması Sünnilik, şiilik gibi “slogan” dan öte bugün için hiçbirşey ifade etmeyen iddia ve gerekçelerle akim bırakılmaktadır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Kadir Köz / 31.03.2018 13:17

    Sağa sola bakmadan direk.Bu özgüvendir.Bu da iyidir.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 13:02

    Retorik konjuktor kelimelerinin turkce osmanlicasi yokmu mutemadiyen yabanci kelimeri kullaniyorsunuyz sevgili hocam Lutfen Avrupa kokenli kelimeler yerine turkce osmanlica kazak azeri kirguz fars yada arapca kullsnsak? Selamlar

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuyucusu / 31.03.2018 13:01

    Sayın Hocanın yazdıklarının yüzde 99'unu Müslümanlar anlamaz, doğru. Ancak şunu da kalben kabul edelim ki, sıradan cami cemaatını, hatta bırakınız mesleği din hizmetleri olan on binlerce Müslümanı, onların en kaymak tabakasını oluşturan ilahiyatçı akademisyenlerin ve fetva verme hakkını kendinde gören ulemanın da kahir ekseriyeti de maalesef ve maateessüf anlamaz. Bunun asılnedeni,dinin siyasetçiler ve simsarlar tarafından kutsal mevkiinden indirilerek maddi kazanç ve cehalet derekesinde istismar edilmesidir.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 12:36

    Hocam aklınıza, bilginize ve vicdanınıza sağlık. İlahiyatçılarımızn konuyu işte bu düzeyde ve bu bakış açısıyla tartışması elzem hale geldi. Umarım ve dilerim ki din görevlileri, bu tartışmalar ışığında ufuklarını açabilir ve toplumu da bu ışık altında çoğulcu, hoşgörülü, zamana uygun ve ahlaklı bir birliğe yöneltir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Feyza ALİUSTAOGLU / 31.03.2018 11:19

    Her rauntda yenilsek bile maçın sonunda kazanan elbette dogrular olacaktır.Bu itibarla günümüz algısına hitap eden din dili gercekten cok onemli bir işlev gorecektir.Hocam devam...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 11:16

    Çok şey söylüyor.. Hiç bir şey söylemiyor... Mesela, Asansörde çekilen cola reklamı a ne diyorsun?

    Yanıtla (0) (0)
  • metin 2 / 31.03.2018 10:17

    Allahın kitabı kuranı kerim yeryüzünde islahından sonra bozgunculuk yapmayın diye emreder.Ama hadis taklitçileri sözün sadece zahirini alıp islamın genel mana ve maksatlarını gözönünde bulundurmadan boyunan bu hadisi tekrar edip dururlar.Yukarıdaki ayeti kerimenin anlamını dikkate almadan hadisi yorumlarlar.Halbuki bugün her vicdan ve izan sahibi insanın kabul edeceği gibi çok çocuk yapmak bugün bozgunculuk yapmakla eşdeğerdir.Az çocuk yaparak dünyaya katkıda bulunmak ve kurana uymak,hadisin zahirine bakarak çok çocuk yapmaktan çok çok evladır.İşte ehli r

    Yanıtla (0) (0)
  • metin 1 / 31.03.2018 10:00

    Her bir mezhep,meşrep,ekol ve düşünce islam tarihinin güzel birer mirasıdırlar.Şu ekolü veya bu ekolü mutlaklaştırmadan hepsinden istifade etmeliyiz.Hem zahiri hadis ekolünden hem de ehli reyden öğreneceğimiz çok şey şey vardır.Özellikle ehli relden yana gönlüm kayıyor.Çünkü içtihat etmeden,İslamın ruhuna vakıf olmadan sadece zahirilikle bu din kurtarılamaz.Misal evlenin çoğalın ben sizin çokluğunuzla övünürüm kıyamette hadisini hadis ehli hakkıyla anlamadılar.Bu tavsiyeyi sanki yapabildiğiniz kadar yapın anlamına aldılar.Halbuki burada bir sayı

    Yanıtla (0) (0)
  • Kadir Köz / 31.03.2018 09:15

    Hocam;İmam Maturidi'nin Te'vilatül Kur'an tercümesi tek tek yayınlandığı için,ben de her çıkışında alıp sindire sindire okumaya çalışıyorum.Hakeza Kitabu't Tevhid isimli kitabını da öyle okumaya çalıştım.Bunun sonucunda İmam Maturidi'nin ben de bıraktığı intiba acizane şöyledir;komplekssiz bir insan.Hicr suresini te'vil ettiği 8.kitap da,Allah,İblis,melekler diyaloğundan kalkarak,bu diyaloğun başka surelerde başka başka kelimelerle anlatıldığını söylüyor ve Kur'anın anlamını bozmadan başka dillerde okunabileceği istidlalinde bulunuyor.Sağa

    Yanıtla (0) (0)
  • Yigit / 31.03.2018 09:10

    Ben Maturidiliği Eşarilik Ekolü karşısında geri bir felsefe olarak görüyorum. Türkiye'de Eşarilik konusuna yeterince araştırma yapılmamaktadır. Bu bir eksikliktir.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 31.03.2018 03:06

    Yani; dîni güncellemeden ziyade beyinleri, anlayışları güncellemeliyiz.

    Yanıtla (0) (0)
  • baskasina zarar veren müsliman olmaz / 31.03.2018 01:52

    yazdiklarinin yüzde 99 nu müslimanlar anlamaz ve bilmez,ama haram helali,dogruya yanlisa bilir,kötülük yapanda kötülüge bilerek yapiyor,kisacasi dogru tekdir herkezin dogruluk üzerinde birlesmesi lazim,su söyle bu böyle demeye gerek yok dogru ne ise gercekten dogru ise dogruya karsi olanda dogruya yanlis diyemez,dogrulukta birlesecegiz ayriliklari gayriliklari kaldiracagiz,bana ne siilikten sunnilikten selefeliktin ben müslimanim ve kimse benden bir kötülük görmedi,mezhepcilik yaparak birbirinize bogazliyorsunuz,dünyalik icin haktan dogruluktan ayriliyorsunuz,sonra herkezden c

    Yanıtla (0) (0)
  • cevat karakalem / 31.03.2018 00:18

    Ehl'i Hadis'e hakkaniyetle yaklasmamis ve bastan elestirmek maksadi ile ele almissiniz. Gazali de gene "kaynayip" gitmis. Hayati boyunca dusuncelerinin nasil gelistigi, olgunlastigi, ne demek istedigi bir anlasilsa.Her daim akli eses almistir ve en sonda akil yoluyla vardigi sonuc "Insan aklinin, bedeninin, duyularinin bir siniri var ve mutlak gercek bu yuzden bunlara dayanaraktan bulunamaz, tarif edilemez" noktasina gelip tassavufu secmistir.Kisacasi akil dusmani degil tam tersine akli en cok ve iyi kullanan dusunurlerden biridir insalik tarigi boyunca.Hume'i Descartes'i asmistir daha onceden

    Yanıtla (0) (0)