Hazreti hüzün
Son zamanlarda yeniden üstüme çullanan uykusuzluk illetinden dolayı bu satırları yazdığım sabaha karşı kulağımın dibinde H. Zahra’nın “Broken Ones” (Kalbi kırıklar) şarkısı ile Farid Farjad’ın “Golha” (Güller) adlı yürek sızlatan keman eseri bana refakat ederken hayatın adeta zımpara gibi insanı törpülemesi üzerine düşünüyorum. Hayat zımparasından çokça nasiplenmiş biri olarak içimdeki şeytanın “Neden ben?” şeklindeki vesvesesini de bu arada zihnimden def etmeye çalışıyorum. Allah’a güvenip tevekkül eden bir mü’min için böyle bir istifhamın çok tehlikeli olduğuna, çünkü bu istifhamın ardından şikâyet, sitem ve serzeniş seanslarının başlayacağını iyi biliyorum. Madem ki hayatta yaşanan acı tatlı bütün her şey insan içindir; öyleyse kendi hayat hikâyemizi ve hayat maceramızdaki acı çekme kariyerimizi pek de merkezileştirmemek, dolayısıyla kendimizi fazlaca önemsememek gerekiyor. Kaldı ki bizim dışımızda akıp giden hayatta nice dramlar ve trajediler yaşanıyor…
***
Hayatın zımparası kimi zaman insanı süründürüp canından bezdiren bir hastalık, kimi zaman eşten dosttan görülen hayırsızlık, kimi zaman yar/yârenden hiç beklenmedik ihanet ve sadakatsizlik şeklinde kendini gösterir ve bütün bunlar size gerçekten büyük hüzün verir. Kur’an’da da hatırı sayılır bir kelime olarak kendine yer edinen ve kırk küsur ayette geçen hüzün (hazen) aslında yitip giden ve kaybedilen hatırlı şeylerin ruha çöktürdüğü derin gam olarak tasavvur edilebilir. Hüzün kimi zaman içerleme, kimi zaman gücenme hâli yaratan ve aynı zamanda insanın hamlığını da alan tarifi çok zor bir histir. Hüzün, St. Augustine’in, “Zaman nedir?” sorusuyla ilgili olarak, “Birisi sormadığı takdirde zamanın ne olduğunu bilirim; yok eğer bu konuda soran birine açıklamaya çalışırsam, işte o zaman bilmem/bilemem” demesine benzer şekilde, kendi kendinize az çok tarif edebildiğiniz, ama “Hüzün nedir?” diye sorulduğunda pek tarif edemeyeceğiniz çok tuhaf ve aromatik bir histir.
Bütün bunlara rağmen hüzün kimi insanlara çok yakışan bir duygu hâlidir. Bu yüzden, sanırım sonradan kazanılan değil, kimi insanlarda fıtrattan verili olan bir histir. Bu bakımdan, sözgelimi terazi burcu gibi “gülelim oynayalım kâm alalım dünyadan” diye özetlenebilecek bir burca sahip insanların kendilerine hüzün atfetmesi zannımca hüzün değil, olsa olsa lüks ve keyif azlığına, hatta kariyer kaygısına dayalı çiğ acı ve ham kederden ibarettir. Çünkü hüznü hakkıyla yaşamak dille söylendiği kadar basit ve kolay bir şey değildir. Hüzün kimi zaman insanın kendi içine dönüp varlık ve varoluşa, hayatın amacına dair büyük soruların cevabını arayıp sorgularken bütün benliğini içinde bulduğu ruh hâlidir. Üstelik hüzün gelip geçici değil, daimîdir. Hüznün mekân tutup yuva yaptığı yer ise gözler ve yüzdeki derin çizgilerdir. Acı kanayan yaradır, hüzün ise kanamayan yara olup belki de yıllar boyunca yaşanan onca acının, gadre ve ihanete uğramışlığın, aldatılmışlığın, sayısız hayal kırıklığının gözlerinizin içinde yuvalanması ve hayattaki son nefesi verinceye değin o yuvadan bir daha çıkmamasıdır. Hüzün sizi bir taraftan durgunlaştırır, bir taraftan da bakışlarınızın derinliğine yerleştikçe yarı cana sokup bırakır. Bütün bunlara rağmen yine de asil bir duygudur hüzün; vakurdur, olgundur ama aynı zamanda buruk ve suskundur. Hüzün sükunetli bir histir. İnsanı yoğurur, pişirir. Bu yüzden, çiğ acı ve ham kederden çok farklı bir şeydir. Hüznün refiki yalnızlık hissidir. Kalabalıklar içinde kendini yapayalnız hisseden insana yoldaş, belki de en yakın arkadaştır. Hüzün öyle bir duygudur ki gözlerinizin içi gülerken bile o gülen bakışta dahi “Ben hâlâ buradayım” demeyi başarır.
***
Hüzün acıyı bal eyler gibi yaşamak zorunda kalmanın damlamaz ve ıslatmaz gözyaşlarıdır. Geçmişte kalan ve bir daha aynıyla yaşanmayacak olan birçok şeyi derinden özletip hatırlatan, yine geçmişteki pek çok yaşanmışlığın asla yeniden yaşanmayacağını bilmenize rağmen nafile yere geri çağırmanıza sebep olan bir garip duygudur hüzün. Beklenmedik bir an ve zamanda kapınızı çalmasında sakınca olmayan, hatta size derinlik katan ama içinizde yuva yaptığı takdirde kanamamakla birlikte kabuk bağlamaz bir yara hâlini alan ve nihayet misafir gibi geldiği gözleriniz ve yüzlerinizdeki derin çizgilerin tapusuna da el koyan bir duygudur hüzün. Onca yıllık hayatta yaşanan sayısız acıların ve hatırı sayılır kayıpların yekvücut olup gözünüze ve yüzünüzdeki derin çizgilere gelip yerleşmesi ve bir daha da geri gitmemesidir hüzün...
Kur’an’da “Ben üzüntümü ve hüznümü sırf Allah’a arz ediyorum” (Yûsuf 12/86) diyen Hz. Ya’kûb’tur hüzün. “Senetü’l-Hüzün”de hem biricik Hatice’sinin kaybına yanan hem de amcası Ebû Tâlib’e şehadet getirmeden göçüp gitti diye hayıflanan Rasûlullah’tır hüzün. Bu yüzden hüzün aynı zamanda “Hazret-i Hüzün”dür. Gençlik çağlarımızda Ahmet Özhan’dan dinlediğimiz bir şarkıda, “hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir, gönlümün kıyısına vurur” diye anlatılan duygudur hüzün… Evet, hüzün gönlün kıyısına vurur ama yaş kemale erdikçe daha bir şiddetli vurur. Çünkü olgunluk çağlarında hayat ileriye değil de geriye bakarak yaşandığından hüzün artık daimî yoldaş olur. Bu çağlarda hüzün gelir baş köşeye kurulur ve yürek de yoruldukça yorulur…















Hoca yüreğinize sağlık, çok güzel bir yazı olmuş.
Yanıtla (0) (0)Çok değerli hocam yazınızı yeni okudum.Fevkalede güzel bir edebi bir anlatım yapmışsınız.Hüznü bundan daha iyi açıklayan bir yazı düşünemiyorum.Ellerinize,yüreğinize sağlık.
Yanıtla (0) (0)Hocam ağzınıza sağlık, kaleminize kuvvet.
Yanıtla (0) (0)Ebu Talib'in şehadet getirmeden göçtüğünü söylemek tam olarak Allah'ın ve Resulullah'ın (S.A.A.V) ve ümeyye oğullarını cehenneme gönderen İmam Ali'nin (A.S) düşmanı olan emevilerin ağzından konuşmaktır.
Yanıtla (0) (0)Hocam güzel yazınızı,ebu talib(rh)hakkındaki yanlış kanaatiniz yüzünden hüzünle bitirdim.
Yanıtla (0) (0)Epeydir hocanın yazılarını takip ediyorum Hayatın her safhası güçlüklerle dolu ama sonu daha zor gözüküyor Allah şifa lutfettsin hocam
Yanıtla (0) (0)Hocam, Biz okuyucularınızla hşslerinizi ve hüznünüzü paylaştığınız için teşekkür ederiz.
Yanıtla (0) (0)Hocanin hayat hikayesini bilmiyorsun. Bilmiyorsun. Bilmiyorsun.
Yanıtla (0) (0)İşte hüznün şifası ! Tevbe 40.. "Hüzünlenme, şüphesiz Allah bizimledir" diyordu....derken Allah onun üzerine sekinetini indirdi...
Yanıtla (0) (0)Sayın Mustafa hocama mevlamdan sabırlar lutfetmesini niyaz ediyorum.Icinde bulunduğu izdirabi felsefi bir lisanla ne kadar güzel tasvir etmis.Tarihe de bir hüzün nasıl yorumlanir onu kazımış.Selam sana,selam seni seven dostlarına...
Yanıtla (0) (0)Hocam Allah şifa versin, acıyı yaşayan bilir, sizden öğrenilesi çok şey var daha...
Yanıtla (0) (0)Teşekkürler hocam
Yanıtla (0) (0)Hayat hikayenizi dinlemiştim çok üzülmüştüm gerçekten insanın sabrını zorlayan bir imtihanınız olmuş bu yazıda acılara tutunmanın izlerini çok iyi ifade etmişsiniz Allah yardımcınız olsun Allah sabır versin dayanma gücünüzü artırsın inşallah
Yanıtla (0) (0)Ben hüzünlerin peygberiyim ve hüzün benim ayrılmaz arkadasimdir diyen peygamberle hüzündas ummetler olmak...
Yanıtla (0) (0)Hocam, beni mi tarif ediyorsunuz!.. Ama herhalde "HÜZÜN"ün de güzellikleri var. Yazınızdaki güzel anlatıma konu olması gibi...
Yanıtla (0) (0)Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır Yoktan da vardan da öte bir Var vardır Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardı
Yanıtla (0) (0)Naçizane eğer dinlemediyseniz Le Trio Joubran-Masar dinlemenizi tavsiye ederim hocam.
Yanıtla (0) (0)Hocam Bu Kemalat gunlerinizde DEVLETIN DINI ADALETTIR deseniz, dinlerle devlet yonetmenin mumkun olmadigini açikca koysaniz belki tefsir calismalarinizdan bile dine ve millete faydali olursunuz...DIN AHLAKTIR, AHLAKSIZIN DINI OlMAZ...DIN AKILDIR , AKILSIZIN DINI OLMAZ...Araplik ve Arapca din degildir...ALLAH bize yetmezmi hocam, araciya ne gerek var...
Yanıtla (0) (0)Hocam, bu yorumu yazarken Hindi Zahra/Broken Ones arka planda çalıyor. Sizi çokça seven bir talebeniz olarak hüznünüze hüzün duymadan edemiyorum. Ancak şunu da biliyorum sizi gerek tefsir akademisinde gerekse ülke genelinde bu kadar tanınır yapan bizzat bilfiil canlı kanlı hüzünlerinizdi. Belli ki sizin bu dünyadaki serüveniniz gariplikle bezenmiş. Zihninizi ve ruhunuzu olduğu haliyle yansıtacağınız nice güzel eserlere gebe olacak bu hüzün, inanıyorum. Üzülmeyin demek bu yüzden gereksiz bence. Bırakın hüznünüz olsun sizi geceleri uyutmayan, bu uykusuzluk i
Yanıtla (0) (0)Mükemmel bir hüzün felsefesi “denemesi”.Ancak Mustafa hoca hüznünden kurtulmayı olmasa bile onunla baş edebilmenin, onunla birlikte yaşamanı yolunu; onu kendi hayat mücadelesinde bir motivasyon aracı yapabilmenin yolunu bulmuş, ne güzel.Kendi hüznünü ve düşüncelerini Mustafa hoca kadar berrak ve anlaşılır bir şekilde ifade edebilmek hüzünle baş edebilmenin en güzel ve etkili yolu olsa gerektir.Hocanın, insanların inanç ve fikir dünyalarına kalemi ve sözleriyle getirdiği aydınlığı Rabbim ona şifa olarak iade etsin, inşallah.
Yanıtla (1) (0)Hz. İnsanı, insanı kamil yapan, hz hüzündür. Gam turabıyla yoğrulmuş olan hz insan nihayetsiz aczini ve fakrını ancak böyle anlayıp, nihayetsiz rahmet ve kudrete sahip olana böyle yöneliyor. Hocamıza hz Eyüp sabrı ve şifası diliyorum.
Yanıtla (0) (0)Mealinizi iştiyakle okumaya başladım.Tefsir çalışmanızı da hasretle bekliyorum.Allah Teala ,gönlünüze ilham lütfetsin inşallah.Müslüman olma çabasına bakış açınız beni inanılmaz celbediyor.İmam Hatip mezunu ,küçükken tasavvufa meyletmiş bir müslüman olarak son yıllarda içimde savrulan tüm değerleri bir ölçüde sizin yorum ve görüşlerinizle sükuta erdiriyorum.Allah Teala bizim gibi avamların bu yakaış ve duasıyla inşallah size güç ve kuvvet versin;tefsir çalışmalarında mutmain kılsın ve güzellikler lütfetsin.
Yanıtla (0) (0)Yazarın hüzün sebepleri arasında zikrettiği kırgınlık, yorgunluk, hastalık, hayırsızlık ve sadakatsizlik her insanın hayatında farklı yoğunluklarda yaşadığı duygulardır. Bu açıdan bakıldığında her insan hüzünlüdür. Ancak önemli olan bizim yaşadığımız hüzünlerde kendi hatamız olup olmadığıdır. Böyle durumlarda her insan hatayı kendinde aramalı ve kendini düzeltmeye çalışmalıdır. Kanaatimce özellikle insani ilişkilerde bir sorun varsa mutlaka çift taraflıdır.
Yanıtla (0) (0)“Hüzün ki en çok yakışandır bize Belki de en çok anladığımız”
Yanıtla (0) (0)Hocanın burçlara inancı olması demek, onun fikir ve dini düşünce dünyasını çok yakından tanıyan biri olarak söylüyorım, kendi kendini inkr etmesi demektir. Hocanın Burçla ilgili ifadesi birilerine dokundurma yani tarizdir. Kendisine dokundurulan her kimse o kendini bilir. Yani burç meselesi külliyen hicivdir.
Yanıtla (0) (0)Ne güzel dizilmiş kelimeler art arda ... Hüzün, Yâr'dan (cc) ayrılığın üzerine yazılan, söylenen, duyulanlar ve duyulamayanlardır, vesselam...
Yanıtla (0) (0)Güzel yazı, insanı damardan yakalıyor. Yalnız saydığınız hüzün sebepleri hafif cinsten kalmış Hocam. Misal beni en çok hüzünlendiren şey annemi kaybetmiş olmak. sevdiğiniz birini (anne, baba, eş, çocuk, dost) kaybetmek esas hüzün sebepleri bence. Anne lafı geçtiğinde, ona yaşıt bir kadın gördüğümde veya başka sebepkerle her hatırladığımda hüzünlenirim.
Yanıtla (0) (0)Hoca DAMAR dan girmiş
Yanıtla (0) (0)La tahzen
Yanıtla (0) (0)Hocanın işi zor. Böyle bir yazı yazıyor, böyle bir soru geliyor. "من چه گویم طنبورم چه زند/ Ben ne derim, tanburam ne çalar!" Bundan büyük hüzün sebebi olamaz galiba!
Yanıtla (0) (0)Hüzün öyle bir duygudur ki gözlerinizin içi gülerken bile o gülen bakışta dahi “Ben hâlâ buradayım” demeyi başarır.
Yanıtla (1) (0)Kalem kalpten koparsa böyle yazılar çıkar.Ah Gönlüm....hüznün otağı... TEBRİKLER....
Yanıtla (0) (0)Hocam haftaya burçlarla ilgili bir yazı gelse nasıl olur? Bunların doğruluğu nedir ciddiye alınmalı mıdır? Bu yazıda geçen terazi burcu ironi midir yoksa gerçekten burclarina göre insanları değerlendirir misiniz?
Yanıtla (0) (0)Ve biz hüzünle yaşamayı kabullendikçe(sabır) her şey yerli yerine oturur.
Yanıtla (0) (0)Hocam ya...Tam bi Sonbahara....Eylüle isabet eden bir yazı olmuş....Hüzün. Kutsal duygu. Yine anlatımınız bizde karşılığını buldu....Şifalar iyilikler güzellikler muhabbetler versin Rabbim. Tefsirinizi de bekliyoruz hocam. Rabbim RABBİŞRAHLİ VE YESSİRLİ yi yaşatsın size.
Yanıtla (0) (0)Hocam Rabbim'den size şifa vermesi için bolca niyazda bulunuyorum. Şüphesiz sağlığınız konusunda da Rabbim hayırlısını verecektir. Hüzünlü fıtratınızı her yazınızda hissetmek ve hislerinize naçizane de olsa duygudaş olmak,okuyucu olarak beni çok iyi hissettiriyor.(Bu yazıda olduğu gibi) *Terazi burcu biri olarak bu eğilimi törpülemenin ve yönlendirmenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Meselelerin olumlu yönüne bakmanın da salt zevk almak olduğunu düşünmüyorum. Her terazi burcu bir değil, terazi burcuna haksızlık etmeyin hocam:):) Rabbime emanets
Yanıtla (0) (0)Artık anlıyorum ki A.Haşim " melali anlamayan nesle aşina degiliz." derken galiba haklıymış..adam doğru söylemiş
Yanıtla (0) (0)İyi ki hüzün var, iyi ki onu hisseden insanlar var. Olmasaydı, aç kalan bir insanı geçtik, yardım bekleyen bir köpeğin bile bakışlarından süzülen o tavrını, o acısını nasıl algılayabilirdik? Hemşerini, arkadaşı geçtik, seni en derinden yaralayan en yakın akrabanın dişlerini etinde hissetmesen nasıl pişer olgunlaşırdık. Gün geceyle kararmasa günüz güzelliğinin nasıl anlardık. En derinlere yuva kuran hüzne kabuk bağlatıp acısını unutturan panzehir, Allah ın gönüllere aksettirdiği sevgiye mazhar olma, onun bilincinde olma, halidir. O sevgi ki her
Yanıtla (0) (0)Demem o ki hocam bu tayfa haddini aştığında belli bir yerden sonra sizin o hüsnüzanla dolu düşüncelerinizde barınmayı bile haketmiyor. Gerçekten size yapılan haksızlıkları gördüğümde üzülüyorum. Allah kendi kıymetinizi size bildirsin, tevazudan ayırmasın. Kendinizi önemseyiniz. Selamet diliyorum.
Yanıtla (0) (0)Bence önemli bir nokta var ki çok ince duygulara sahipsiniz ama benden çok çok daha iyi bildiğinize adım gibi emin olduğum gerçekten duygu istismarcısı bir tayfa olduğu açık. Ve bu tayfa karşıdakinin fedakarlığından besleniyor biliyorsunuz.
Yanıtla (0) (0)Acı/hüzün veren şeylerden kaçmak yerine bu kadar içselleştirip duygunuza ortak etmeniz hayli tebrik gerektirmesine rağmen hocam kendinizi ne olursa olsun önemsemeniz gerektiği de mutlaka söylemem gereken bir husus.
Yanıtla (0) (0)Çok geçmiş olsun. Gerçekten bazı şeylerin ağırlığını taşıyorsunuz ve yazarken de içinizden bir parça koparıyorsunuz. Kendi kendime yazı yazarım ve çoğu zaman bu kadar yazamam çünkü acı verir.
Yanıtla (0) (0)