Biz ve anomik ahvalimiz

Bu yazı, “Sen neyin peşindesin? Senin bu müslüman toplumla ne alıp veremediğin var?” diye başlayıp hakaretle son bulması muhtemel birtakım eleştirilere hedef olacaktır. Ne yazık ki gerek 17-25 Aralık sürecinde gerek daha öncesinde FETÖ’ye dair yazdıklarımdan dolayı da benzer eleştirilere muhatap olmuştum. Fakat kim ne derse desin ve nasıl eleştirirse eleştirsin, şu bir gerçek ki günümüz Türkiye toplumu anomi hastalığına yakalanmış durumdadır. Bu sârî hastalıkla ilgili tespitlerimiz hem bir öz eleştiri, hem de emir bi’l-marûf nehiy ani’l-münker ilkesi uyarınca hisbe bağlamında okunmalıdır. Hisbe kişi, toplum ve devlet haklarını ihlal fiillerine karşı kamu düzenini ve genel ahlakı koruma faaliyetini ifade eden bir terimdir. Ancak bizim buradaki çabamız “ihtisab ağalığı” veya “ahlak zabıtalığı” gibi bir faaliyetten öte, kendimize çeki düzen verme ihtiyacımız hususunda duyarlılık oluşturmaya yönelik sivil ve samimi bir gayretten ibarettir.

***

Sistematik olarak ilk defa Emile Durkheim tarafından kullanılan anomi kavramı toplumsal bir hastalık olarak kural tanımazlığı ifade eder. Başka bir ifadeyle, toplumsal yapıdaki normlar ve kuralların işlevini yitirmesiyle ortaya çıkan başıbozukluk, dengesizlik ve karmaşa durumu anomiye tekabül eder. Usulsüz imar, ihale gibi sorunlardan kaçak yapı ve kaçak elektrik kullanımına, devletten maaşın kesilmemesi veya maaş bağlanması için resmen boşanıp fiilen/dinen(!) evli yaşamaktan, zekâtı vergi borcuna sayma kurnazlığına değin sayısız kuralsızlık birer anomi göstergesidir. Bireysel davranışları tanzim edici sosyal ahlak normlarının alt üst olmasını ve davranışlar üzerinde müessir kuralların bulunmamasını ifade eden anomi halinde toplumsal dokular gevşer, maşeri vicdan derinden yaralanır, doğru-yanlış konusunda ahlâkî rehberlik kaybolur ve nihayet yön yitimi kaçınılmaz olur.

Prof. Ali Çarkoğlu ve Prof. Ersin Kalaycıoğlu’nun yakın geçmişte yaptıkları bilimsel araştırma anomi hastalığımızın yaygınlık düzeyi hakkında ürkütücü sonuçlar ortaya koyuyor. Araştırmadaki, “Nüfusumuzun yüzde 85’i kuralsızlık ortalamasını aşan tavırlar ve anlayışlar içinde” ifadesi vahim vaziyeti yeterince açıklıyor. Belli ki toplum olarak kuralsızlığı kural gibi algılamaya teşne halde yaşıyoruz. Hemen her birimiz her türlü kuralın esnetilebileceğine veya arkasından dolanılabileceğine dair güçlü bir inanç taşıyoruz. Kural esnetmeyi ve çok kere de kuralı bertaraf etmeyi normal bir davranış olarak görüyoruz. Hâl böyle olunca, memleketteki her on kişiden yedisi memuriyet için torpil gerektiğini, her on kişiden altısı amaca giden yolda her şeyin mubah olduğunu ve yine her on kişiden beşi zamana ve mekâna göre ahlâkî normların pekâlâ değiştiğini rahatlıkla söyleyebiliyor. Diğer müslüman ülkelerde de genel manzara bizden pek farklı görünmüyor. The George Washington Üniversitesi’ndeki iki araştırmacının, “Müslüman Ülkeler Ne Kadar İslâmî?” başlıklı araştırmasındaki sonuçlar halkı müslüman ülkelerden hiçbirinin İslâmîlik endeksi sıralamasının ilk otuzunda yer almadığını gösteriyor.

Öte yandan, yine Çarkoğlu ve Kalaycıoğlu tarafından Uluslararası Sosyal Saha Çalışmaları Programı kapsamında hazırlanan “Türkiye’de ve Dünyada Vatandaşlık” (2015) başlıklı rapora göre Türkiye insanının yüzde 75’i (dünya ortalamasında birinci) insanların kendilerinden yararlanmaya çalıştığını düşünürken, yüzde 86’sı (dünya ortalamasında ikinci) insanları güvenilir bulmadığını söylüyor. Türkiye’de araştırmaya katılanların sadece yüzde 14’ü insanlara güvenilebileceğini belirtiyor. Buna mukabil Danimarka’nın yüzde 77’si, Norveç’in yüzde 73’ü, İsveç’in ise yüzde 66’sı insanlara güvenilebileceğini söylüyor. Demek ki “ruh kökümüz, gönül coğrafyamız, medeniyet inşası, biz idraki” gibi fiyakalı laflarla peynir gemisi yürümüyor.

***

Hâsılı, anomi hastalığı bizi çökertmek üzeredir. İki-üç dünyalı olarak yaşayıp sadrımızda iki-üç ayrı kişilik taşımamız da anominin tuzu biberi olsa gerektir. Tanzimat’tan beri parçalanmış bir zamanın yaşandığına atıfla modernleşme sürecinin yarattığı sancıların psikolojik izdüşümlerine dikkat çeken Tanpınar’ın söylediği gibi her daim içimizden ikiye bölünmüş halde yaşıyoruz, yaptığımızın çoğuna tam inanmıyoruz; çünkü bizim için başka türlüsünün de daima mevcut olduğunu düşünüyoruz. Bundan dolayı da kendimize birkaç farklı meşruiyet ölçütü oluşturuyoruz. Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun Müslümanlığımızla Yüzleşme adlı eserinde ifade ettiği gibi zihnimizde birkaç farklı meşruiyet ölçütüne yer olması, birkaç çıkış kapımızın bulunması demektir. Yeri geldiğinde devletin kanununa, toplumsal nizama sığınırız. Şayet böyle bir imkân bulamazsak, bu sefer zihnimizdeki meşruiyet ölçütlerini devreye sokarız. Böylece kendi kendimize verdiğimiz veya başka birinden istimdatla elde ettiğimiz cevaz fetvasıyla yolumuzu bulmayı başarırız. Hele bir de cemaat ve tarikat mensubiyetimiz varsa, bu durumda üçüncü bir kapımız olur. Üç ayrı meşruiyet ölçütü ve bir o kadar da çıkış kapısı bulunan kişinin “güvenilir insan” (mümin) profili çizmesi mümkün değildir. Çünkü böyle bir insan üç ayrı kişilik, üç ayrı doğru, üç ayrı çıkış yoluna sahiptir. Kendimize bol seçenekli meşruiyet ölçütleri oluşturmamızın asla güven telkin etmeyen, her an farklı ölçütler arasında sörf yapabilen, dolayısıyla ne zaman ne yapacağı kestirilemeyen bir insan tipi ürettiği izahtan varestedir.

YORUMLAR (48)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
48 Yorum
  • KARAR OKURU / 28.04.2019 23:43

    Değerli kardeşimin "Peki çözüm ne?" sorusuna karşılık olarak belki bir nebze cevap teşkil edebileceği düşüncesiyle, acizane kaleme almış olduğum "Kıyam ve Katliam" (Çöküş) ile "Velayet ve İmamet" (Çıkış) adlı yeni yayınlanan kitapları okumasını öneririm. Ankara Okulu Araştırma Yayınları'ndan çıkan söz konusu kitaplarımız, İslam Toplumu'nun yozlaşmasına yol açan geleneksel dinsel, tarihsel ve siyasal tartışmalara çıplak ve keskin bir gözle bakmasının yanında; hepsinin ötesinde, İslam Dünyası'nı kendi gerçekliğiyle yüzleşmeye davet ed

    Yanıtla (0) (0)
  • naçizane yorumumdur... / 09.04.2018 23:17

    %99 katılıyorum. Maalesef yazınızın sonunu cemaatler ve tarikatlerde problem varmış gibi yazmışsınız . Faaliyeti Allah rızası, nefis terbiyesi, ahiret derdi olmayan bu toplulukları -islami anlamda- cemaat tarikat diye adlandırmak doğru değil... mış gibi görünen bu topluluklar İslam'a ve İslam'ın doğasında olan tarikatlere ve cemaatlere zarar veriyor. Genel olarak cemaat ve tarikatleri sorunun kendisi olarak adreslemeyi şuna benzetiyorum: trafik kazaları olduğu için araba kullanmayı yasaklamaya... Suç arabaların mı?

    Yanıtla (0) (0)
  • osman karademir / 24.05.2017 16:55

    Hocam bu yazı İbn-i Sina'nın El Kanun fi’t Tıb eserinin 700 yıl avrupada ders olarak okutulması gibi , yüzlerce yıl Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ders olarak okutulmalıdır.Allah sizden razı olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.05.2017 10:56

    Anarşiden düzen çıkar mı? Göreceğiz. Genelde netice otoriteryenlik ile biter bir diktatör doğurur bu toplum.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 22.05.2017 19:28

    İnsanin kendine soylemeye cesaret edemediklerini toplumun yuzune aleni haykiran bir yazi,hepimiz adina imdat demis

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 22.05.2017 00:17

    Herkes Recep İvedik türü filmleri eleştirir gözükür ama keyifle de izler. Yemeyin bizi...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 21.05.2017 12:29

    Bu tepeden inmeci zihniyet zaten ülkedeki siyasi çıkmazın sebebi. Bahsettiğiniz ismi geçen ülkelerde demokrasi veya kural tanıyan yöneticiler diyelim, bunlar yöneticinin keyfiyle ortaya çıkmış değil, aksine aşırı derecede çökmüş bir zihniyete halkların ayaklanmasıyla ortaya çıkmıştır. Biz yöneticinin birşeyleri düzeltmesini beklediğimiz sürece mevcut vaziyette gideriz. Sözünden saptığı anda biletini kesecek bir seçmen kitlesi lazım asıl bunları yola getirmek için. Ama ne yazık ki ne yaptığına bakmadan "Biz Allah'tan başkasından korkmayız" demek iktidar olmaya yetiyor Türkiye'de...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 21.05.2017 07:54

    Sayın yorumcu! Türkiyeyi bu hale getirenler müslüman olunca suç, olmayınca problem yok, değil mi? Ahlak sadece müslümanlara mı farz be adam? Ahlaksızlık kim tarafından yapılırsa yapılsın eleştirin, aynı tepkiyi verin... Müslümandaki bir yanlışı özeleştiri babında konuşanı gördüğünüzde hint fakiri misal islam düşmanlarından evvel siz atlıyorsunuz üstüne... Ama adamlar koca belediyeleri hortumlayınca onlara cılız tepkiler. Uzun yazını, müslümanların durumunun pek de iyi olmayışına karşı dolu oluşuna bağlıyorum ama lütfen adalet adalet adalet... Müslümanı eleştirince daha müslüman olunmuyor... Adamlar, hırsız olsun bizden olsun anlayışını, hayat felsefesi haline getirmişler. Müslümanın tek falsosuna bin nefretler savururken ötekine bişe demiyorsunuz. Yapmayın... yorumcuların bazıları azıtıp hristiyanlığı masaya koyarak islamı kökten sorgulama kapılarına kadar varmışlar. Bu da sizin eseriniz. Hiçbir ahlaki bozunma yok ki tutup onunla, adına müslüman diyenleri eleştirmiş olmayın, birileri de kalkıp bunun üzerinden islama böğürüyor olmasın...Yazıklar olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 21.05.2017 03:58

    Islâm adalet izzet ve şerefinden ne kadar uzaklaşırsa daha da beter olur bu toplum.Bir toplum nasılsa yöneticileri de öyle olur

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 21.05.2017 00:50

    Bu toplumun genleri ile oynanmış, ortaya çıkan ise haddini bilmeyen ne bir ahlaka nede bir etiğe sahıp olmayan bir topluluk.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 21.05.2017 00:29

    1.Dünya savaşından sonra oluşturulan, muktedirsiz iktidarlar, anomi doğmuş devletlerdir. Bu devletlerin tebslarıda, laboratuar ürünü topluluklardır. Tabii ki anomi bu toplumların kaçınılmaz sonudur. 21. Yüzyıl müslümanları olarak bizşm imtihanımızda budur. Bu imtihandan 50 alanda geçer, 100 alanda. Belki Allahın Rahmeti ile 20 alanda. Biz 100 almaya talip olmalıyız. Hiç birimiz çöp değiliz. Çöp olmayıda, çöplüğü de kabul edemeyiz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Anomi sorununa hap gibi çözüm isteyenlere / 20.05.2017 23:22

    Hocanın anomi sorununa dair tespitlerine bazı yorumcular, "Peki, çözüm ne?" diye yazmışlar. Bu tür yorumlar dahi anomi göstergesi. Niye derseniz, yazı anominin hem nedenini hem de çözümünü içermekte ama bizim insanımız çözüm denen şeyi hap gibi bir şey zannetmekte... ahlaklı olmak, ahlaklı yaşamaya çalışmak, yani kural çiğnemeyi kural gibi algılamamak için tek tek çözüm ilaçları mı yazmak gerek. Sorun aslında tiryaki-sigara ilişkisinden farklı değil. Tiryaki sigaranın binbir çeşit zararını hem bilir hem içer. Bu arada sigarayı bırak diyene, "çözüm söyle" der gibi gerekçelerle kemküm eder. Anominin çözümünü cümle alem biliyor, ama bilmek yetmiyor. Çözüm için Mustafa hocanın "hap çözüm yazısı" yazması filan da gerekmiyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.05.2017 23:00

    Lütfi bey güzel yazmışsın da "muhafazakâr demokrat"kavramının içi boş bir kavram olduğunu duşünüyorum.Müslüman olmak şekil işi değil şuur işidir.Yani o kavramın islami bir yönü yok.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.05.2017 22:52

    Çözüm?

    Yanıtla (0) (0)
  • .....bakış...... / 20.05.2017 20:55

    adı geçen üniversitenin iki akademisyen araştırmacısı, s.rehman ve hüssein askari dir... 57 islam dinini kabul etmiş ülkeden ilk 10 da Müslüman ülke yoktur...ekonomi,yönetim, hukuk, siyasi ve insan hakları kriter olarak alınmıştır... 38. sırada Malezya,65. sırada brunai sultanlığı,103. sırada türkiye vardır...bu makale sene başında, global ekomomy journal dergisinde yayınlanmıştır.... durum vaziyet budur...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.05.2017 19:51

    Harika ve dogru tespitler

    Yanıtla (0) (0)
  • Özkan / 20.05.2017 17:50

    Mustafa bey Recep ivedik in ülkede Reyting rekorları kırdığını şimdi daha iyi anlıyoruz yazınızla bu filmin Ülkede bu kadar çok izlenmesi doğru orantılı

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.05.2017 16:41

    cok acik. bitisi cok iyi anlatmissiniz. soylenecek soz kalmamis.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARARLI / 20.05.2017 16:39

    Okumadım bile, kısa yazalım lütfen.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARARLI / 20.05.2017 16:36

    Fakir de küçük zekatını fanatiklere vermeyi düşünmemektedir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yılmaz Yılmazoğlu / 20.05.2017 16:32

    Biraz uzunca olmuş. Daha öz yazın lütfen.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yılmaz Yılmazoğlu / 20.05.2017 16:26

    80'lerde zengin bir asker arkadaşım vardı. "Devlet laik olduğu için vergi kaçırıyoruz, bunun da fetvasını aldık". derdi. Şu bizim Türkler Kırmızı da geçer Yeşili kim bekler Doğruyuz biz, derler

    Yanıtla (0) (0)
  • ... / 20.05.2017 16:03

    tipik bir Geert Wilders kafası,Hollanda'da yaşıyorum, hiç değişmiyorsunuz :)

    Yanıtla (0) (0)
  • asd / 20.05.2017 15:48

    kronik ve ideolojik okuma yapma,kendin çeliş kilisin..

    Yanıtla (0) (0)
  • O k u r / 20.05.2017 14:38

    Fetö faciası, İslamcı bir cemaatin, bir terör örgütüne dönüşmesi değildir. Ta baştan beri yabancı istihbarat örgütlerinin organize ettiği İslami görünümlü bir ihanet şebekesidir. Bu ihanet şebekesi, bağlı oldukları istihbarat örgütleri tarafından, gerçekleşeceğine çok emin oldukları bir darbe girişimi yaptı. Not: Kuruluşundan lider seçimine hiç bir denetime tabi tutulmayan cemaatlerin; kötü niyetliler tarafından şer odağı haline getirilme ihtimali çok yüksektir. Ama Fetö ta baştan bir cemaat değil, cemaat görünümlü ajan faaileyetidir. Fetö benzeri yeni yapılanmaları cemaatlerin ıslahı üzerinden engelleyemeyiz. Bunun çaresi Milli İstihbaratı güçlendirmektir. Cemaatlerin yozlaşma meselesi de mühimdir. Ama çaresi Fetö ile yapılan mücadele gibi değildir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Lütfi B. / 20.05.2017 14:13

    Yöneticilerin davranış ve uygulamaları toplumları etkileyen en önemli etkendir. Çünkü kuralları koyanların o kurallara uyması yönetilenlere "taviz yok" mesajı verir. Mustafa hocanın yazısında ismi geçen ülkelerde herhangi bir yöneticinin yaptığı bir kural ihlali onun hatası oranında işini kaybetmesinden hapise atılmasına kadar varan bir karşılık mutlaka görür. Bu uygulama da haliyle yönetilenlere kuralın mutlaka uygulanacağını, torpilin işe yaramayacağını en etkili bir şekilde anlatmış olur. Bizim seçtiğimiz yöneticilerimizden de beklediğimiz sadece budur; kurallara uyun, uymayanları "bizdendir" diye görmemezlikten gelmeyin. Anomiye sıfır tolerans; bu çok etkili ve kalıcı bir slogan olurdu, yeni Cumhurbaşkanlığı yönetim için. Görelim mevla neyler, neylerse güzel eyler de, görelim yöneticilerimiz neyler...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.05.2017 13:39

    İkinci mevzu dikkatimi çekti. Müslümanların siyasi tercihlerinin farklı olmasının garipsenmesi çok sık karşılaştığım bir yorumlama biçimi. Birlik beraberlik adina hepimiz aynı örnek kazak mı giyelim. Müslümanlar farklı yöntemlerle ayni amaca hizmet edebilir, bunu bir sorun olarak görmek belki hastalıktır.

    Yanıtla (0) (0)
  • hocamıza bir soru / 20.05.2017 13:27

    İlmihalde yazıyor ki üç halde yalan söylemeye izin vardır: 1) karı-kocanın arasını yapmak için, 2) ölüm tehdidi altında dini inkar etmek için, ve 3) savaşta düşmanı kandırmak için. FETÖ gibi, İŞİD gibi örgütlerin çıkma sebebi bu olabilir mi? Çünkü İslam aynı zamanda savaşın mütemadiyen ve "din allaha ait oluncaya kadar" devam ettirilmesi gerektiğini söylemiştir. Bu demektir ki her hareket bu amaca yönelik olmak durumunda ve amaca giden yolda herşey serbest. Hocalarımız aydınlarımız işin bu kısmına el sürmüyor tabii. Çünkü mazallah imanımızı kaybederiz de doğruyu yanlışı birbirinden ayırt edemeyiz ve toplum olarak nihilizme sürükleniriz! Aslında tam tersi belki de, içimizdeki vicdan melekesini islam dini iyice bastırıyor ve bize mazeretler ve en yüksek mercilerden izinler ehliyetler veriyor zulüm için diyemez miyiz? İnsan vicdanı zaten insanın kendi bencilliği ve kendi kendini kandırma eğilimi tarafından kuşatma altındadır. Gerçek bir din vicdanın ilkelerin ideallerin güçlenmesine yarar. Bizim din ise tüm bir medeniyet macerasını bir savaştan ibaret olarak tanımlamış ve bize de "savaşta herşey serbest" diye açık çek vermiş. Kural yok. Bizim dinimiz mi nihilist yoksa? FETÖ ve İŞİD doğal sonuçlar mı? Müslüman aydınların sormaya cesaret edemeyeceği bir soru daha.

    Yanıtla (0) (0)
  • Lütfi B. / 20.05.2017 13:19

    Mustafa hocayı bu yazısından dolayı tebrik ediyorum. Bahse konu olan tam anlamıyla "müslümanların yaşadığı toplumlarda" tuzun kokması halidir. Araştırıldı mı bilmiyorum, müslümanların en nefret ettiği dini kimlik hangisidir diye sorulsa yaşayan tecrübeyle sabittir bu "yahudiler" olur. Ama gel gör ki Yahudilerin cumartesi yasağı ile ilgili kuralı etrafından dolanma taktiği bugün yahudilerden daha çok "müslümanlar" tarafından uygulanır olmuştur. İşin daha ironik tarafı bunu yapanlar dindarlıklarına laf ettirmeyen, kimseyi de beğenmeyen guruplar ve kitlelerdir. Son 15 yıl da Türkiye anomi konusunda dikkat çekici iki örnek yaşamıştır, malesef. Biri sözde altın nesil, ikincisi milletimizin umutla, bütün siyasi yelpazeyi çöpe atarak yöneldiği "muhazakar demokrat siyaset". Hala iyiye yönelik beklentiler görece devam ediyor ama adım adım azalarak. Umarım kendisine umut bağlanan ve yetkiyi de alan yöneticiler kaybolmaya yüz tutan hakkaniyet ölçülerini yeniden ve daha güçlü bir şekilde tatbik ederler. Anomi hastalığına yakalanma riski ile karşı karşıya kalan insanımız ancak kendi yöneticilerini örnek alarak kendilerini bu tehlikeye karşı bir nebze koruyabilirler.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.05.2017 12:36

    Yok yaw.Çok bilimsel bir cevap yazmışsın. Tebrikler

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.05.2017 12:01

    Hallerimizi sansürsüz izlendiği ilahi divanda Aziz Allah bizleri mahçup etme.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.05.2017 11:10

    Kardeş katli,kul hakkıdır hiç bir şey için feda edilmez,masalaht gereği mübah satıldı mı ve bu gün ortalama bir vatandaş dahi bunun gerekliliğinden söz eder mi? Eder.Tefecilik,istihsan vetfacıklarıyla yol buldu mu? Buldu.Her gelen bir delik açma ne olur,elek gibi..onlarca asırdır devamlı olarak İslam âhlakının etrafından dolaşılarak Müslümanlık çeşitleri inşa ediliyor...

    Yanıtla (0) (0)
  • cem / 20.05.2017 10:46

    bu devirde her türlü haramdır: Aynen öyle de, maslahat dahi yalan söylemeye illet olamaz. Çünkü muayyen bir haddi yok; sû-i istimâle müsait bir bataklıktır. Hükm-ü fetvâ ona bina edilmez.

    Yanıtla (0) (0)
  • Emekli bir vatandaş / 20.05.2017 10:24

    Sayın Hocam sizi mümkün olduğunca takibeden kendimi "dindar-demokrat"diye tanımlayan bir okurunuzum.Gazete okumada pek seçici olmama rağmen yazar konusunda biraz seçiciyim.Bunu seçerken mutlaka benim dünya görüşüme uygun olup olmadığından ziyade genel insan hak,hukuk ,adalet,liyakat gibi değerlere göre tercih yaparım-Sizi hem kendi fikrime yakın olmanızdan hem de objektif olarak yazmanızdan dolayı takip ediyor ve bazı dostlarımla da yazılarınızı paylaşıyorum.Öncelikle böyle bir duruşun oldukça azaldığı ve de prim yapmadığı bir dönemde bu yazılar yazmanızdaki cesaretinizden dolayı sizi tebrik ediyor ve ALLAH(CC) yar ve yardımcınız olsun diyorum. Sayın Hocam anlattığınız bu hastalığın yanında bir de şu türlü bir davranış gelişti son bir-iki yıldır.Sadece geçen hafta içinde yaşadığım iki olaydan bahsedip yorumu size ve sizi takip ederek yorum yapan değerli takipçilerinize bırakacağım. Emekli bir öğretmen olarak kendi çapımda fakir öğrencilere dostlardan burs,gıda,giyecek bulup onlara ulaştır,fakir ailelere yardım bulup onlara bu yardımları hiçbir aracı kullanmadan(sebebini yazınızda gayet mükemmel bir şekilde izah etmişsiniz)ilgili yerlere iletirim. Yaşadığım birinci olay:Bir cemaat-tarikat müntesbi bir dostum Ramazan erzak paketleri organize ettiğini ve benden yardım ettiğini söyledi.Ben de her ikimizin de tanıdığı bir kişiye bir koli vermesini söyledim.Parasını benim halledeceği de belirttim.Bana bunu yapamayacağını,ancak kendi müntesiplerinden birine böyle bir yardımın yapılabileceğini söyledi.O kişinin akidesinin bozuk olduğunu,her şeye muhalif olduğunu söylemesi üzerine kalbinin yumuşaması için verilmesinin gerektiğini söyledim. İkinci olay :Yedi-sekiz yıldan beri burs,adak,erzak yardımı,fitre ve zekatını ilgili yerlerlere ulaştırmam için bana veren bir doktor dostumun artık bu tür yardımları referandumda "evet"diyen ve bana "hain,kafir"diyen kesime vermeyeceğini söyledi.Bu dostum sosyal demokrat görüşe sahip bir kişi.Dini hususlarla ilgili bilgi edinmek için bize devamlı danışan ve kamu yararını,insan hak ve hukukunu devamlı önceleyen ,bizim nezdimizde İslama ve Müslümanlara gelen birçok eleştiriye olumlu cevap veren bir dost. Bu iki olay beni oldukça üzmekte.Toplumun bu hale gelmesiyle gerek siyasilerrmizin gerek din adamlarımızın sık sık vurguladığı "birlik ve beraberlik"nasıl sağlanır sayın hoam?Bu da bir hastalık değil midir?

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 20.05.2017 10:10

    sayin hocam belki bizzat guzel dinimiz bize ahlaki kurallarin esnetilebilecegini ogretmistir bu da bir ihtimal degil mi? hristiyanlikta yalan soylemek kosulsuz haramdir bizde oyle degil

    Yanıtla (0) (0)
  • süleyman aguş / 20.05.2017 09:40

    ah hocam! keşke dünün mağdurlarının, bugün kü iktidarında artmış olmasaydı bu anomi; sanırım, hukuk devleti olmadıktan sonra (-ki mecburen laik ve demokratikte) din ve ahlakta anomiye yuvarlanan insanları durduramamakta. hatta din bu anomide mağdur edilenler karşısında mağdur edenlerce zaten onlar münafık vb bakışıyla vicdan tesellisi için bile kullanılmakta.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.05.2017 09:32

    Mükemmel tespitler. Çağımızın en büyük alimlerinde Mustafa hocamızın değerini bilmemiz gerek. Bu yazıyı herkes okumalı ve ders çıkartmalı.

    Yanıtla (0) (0)
  • harika / 20.05.2017 09:22

    sizi tv deki programınızdan da takip eder hep beğenerek izlerdim, çok gerçekçi ve çarpıcı bir yazı olmuş, Danimarka, Norveç ve İsveç ile karşılaştırıldığında ne kadar dipte olduğumuz ibret verici şekilde ortaya çıkıyor. kaleminize yüreğinize sağlık.

    Yanıtla (0) (0)
  • evin / 20.05.2017 07:15

    "islamcı" bir cemaatin terör örgütüne evrilme süreci herkese ders olmalı. esas mesela bu...ayrıca son 15 yılda yapılan haksızlık ve kul hakkı gasplarını sıralasak buradan marsa yol olur. bunları da tanzimatçılar mı yaptı?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.05.2017 06:19

    Allah Razı olsun Hocam! Ama artık çok geç biz bu sonuçları kendi ellerimizle yaptık.Peki sebepleri nedir.? Mesala bir müslüman vatandaş herkesin eşit fırsat ve hakkı olan kamuda işe girmede hile yapıp sınav soruaunubbelli kişilere verebilirmi? Caiz midir?Ek Cevap, CAİZDİR denildi..Yetkili gören de duyanda ses çıkarmadı.15 Temmuz olunca aboovvv bunlar.neler neler yapmış dediler mi, dediler.. Peki şimdi yapılan ne ? Sınavsız parti referanslı elaman alma..Mulakat ve güvenlik soruşturması yapılıyormuş.. Allah askina hangi gavur ülkesinde bu yapılır...? Ama ben Fıkıh profu bir hoca hazretlerinin TV de programında verdiği cevabı dinledim ve duydum utandım. Diyorki falan bakanda yapmıştı zamanında.Eger iki aday varsa bunlardan bize yakın ve güvendiğimizi ise almamız caizdir..Yahu elin Yahudisi dahi dürüst ve adil olduğuna inandığı için Peygamber (sav) e getiriyor ihtilâfını..Sünnet dürüst ve adil olmak..Torpile islamdan payanda bulmak.. Almanyada kocasi Cumhurbaşkanı sevilince eşi hakimlik ten istifa ediyor.Neden ? Yargı bağımsızlığına ve tatafsizligina zarar vermesin diye ..Buyur ..Ya bizde mahdumları vakıf dernek kuruyor kamu arsa ve buna tahsisleri yapılıyor.Siz gibi insanlar başta olay üzerinden bunlara itiraz etmeniz gerekmezmiydi.? Hani... Millette bakıyor benim falanı görmem lazım (dün cemaat bu gün parti mensubu) yoksa iş de, aşda yok .Doğru Rızk kapısı partili Er Rezzak efendiye varıyorlar .Vergi affı,ihale,is ,imar rantı, özelleştirme, tahsisler girla gidiyor ondan sonra millet bakıyor alem bu.. Herkes kendi yol ve yönetimini hayata geçiriyor.. Peki.16 yıldır bizler yönetiyoruz neden 16 yıl öncesine göre daha adil ve eşit lik noktasına taşıyamadık ta daha fazla bozduk. Düşünsene Almanya-da CB eşi ne yapıyor biz Türkiye de hakim ve savcı atamasında ne yapiyoruz.Ya bu insanlar adalet dağıtacak ama kendileri başkasının hakkını yiyor. Ne utanma var ne vicdan. Diğeri sınavda 90 almış sen 60 alanı getir mülakatla hakim , savcı yap. Bu yapılan hak gasbı ,talanı degilmi..yapan , yaptıran, göz yuman ,teşvik eden sorumlu ve vebâl de degilmi? Olayın böyle olduğunu gören halk düalist olamayıp ne yapsın? Bu aş ve is davası Mustafa hocam..kitaplardan vaaz , şecim kürsülerinden nutuk vermeye benzemez. İnsan aş.siz ve iş siz kalmasın...Dini'ni de, Donu da sıyırır..Buna sebep olan kişi ve eylemlere bakacaksınız...Er Rezzak ülkemizde haşa AKP liler olmuş. Dün de Fetö çüler idi..Kapı da Fetullah Cemaatinin adamları vardı Er Rızk diye onlara başvurulur du?Adalet ve hakkın olmadığı yerde nosun millet onlardan istiyordu ..şimdi partililerden Allah bu ..Zalimi diğer bir zalim ile def eder.. Hulagu ne yaptı mıntıka temizliği.. Siz daha iyi bilirsiniz İsra Suresinde anlatılan ne .. azmış Yahudileri zalim birine temizlet me degilmi...O toplumda para ile makam mevki,torpil, adam kayırma, din ve makam sahiplerinin rüşvet ve sui istimalleri ,cinayet ,fuhuş..seyrediyoruz ağaları Allah bir hulagu yollar diye..Islam coğrafyasında olan ne .. Valla hocam nokta atış yapın ortaya karışık saçma doldurup sıkmayın lütfen. Siz Türkiyeyi bu hale getirenleri biliyorsunuz

    Yanıtla (0) (0)
  • ironik / 20.05.2017 05:55

    Bahsettiğiniz araştırmalar hep batılılar/batıcılar tarafından yapılmış. Kullandığınız kavramlar da batı köklü. 'Ruh kökü'müzden bu gadar uzaklaşmayalım yav..:))

    Yanıtla (0) (0)
  • O k u r / 20.05.2017 04:14

    Nefis terbiyesinin, neredeyse bid'at ilan edildiği bir zamanda yaşıyoruz... Bozuk hallerimize başka sebep aramaya gerek var mı?

    Yanıtla (0) (0)