Yurtta normalleşme cihanda normalleşme
Diplomasinin imkanları neredeyse sınırsızdır ve bir ülkenin başındaki belaları defetmek için bu imkanlara müracaat etmesi son derece normaldir. Daha fazla güvenlik ve daha çok ekonomik istikrar için daha çok iyi ilişkiye her zaman ihtiyaç vardır. Bu, Somali için de Norveç için de ABD için de Türkiye için de değişmez kuraldır.
İsrail ve Rusya ile ilişkiler hızla normalleşiyor. Türkiye, içeride birbirimize anlata anlata bitiremediğimiz kadar güçlü bir ülke olmasa bile kesinlikle vazgeçilmesi zor bir ülkedir. Bir kez daha görüldü ki bu vazgeçilmezlik diplomasideki en kıymetli sermayemiz olmaya devam ediyor.
Bize soracak olursanız, gazete olarak baştan beri ‘düşman azaltmak dost kazanmak’ doktrininin savunucusu olduk ve bu gelişmelerden de son derece memnunuz.
Çelişkiler ve bazı tutarsızlıklar olabilir, dün ne söylenmişti bugün ne söyleniyor noktasından bakıldığında kritik edilecek birçok nokta vardır elbette ama Türkiye’nin bu noktada tabiri caizse üçe beşe bakacak hali de yoktur. Çoğu kez retorikte kabartılmış bir dış politikanın toparlanması ve ayaklarının yere basması için aylardır ciddi bir çaba vardı ve artık meyvelerinin toparlanmaya başlaması her durumda iyi olmuştur. Tabii ki siyasi liderler toplumun tartısındadır ve siyaseten dün ile bugün arasındaki farkın hesabından muaf değildirler. Ama herhangi bir yerden değil sevk ve idare edemeyeceği kadar çok sıkışmış bir ülkeden söz ediyoruz ve hakikaten Türkiye için üçe beşe bakılacak zaman değildir.
***
Üstelik, sadece İsrail meselesi değil, zaten 7 ay öncesine kadar aramızdan su sızmayan Rusya’nın yeniden portföye dahil olması da değil. Ankara’nın hala ABD ve Avrupa ile ‘bir zamanlar olduğu gibi’ ciddi ve güvenilir ilişki kurmak mecburiyeti vardır. Samimi, karşılıklı çıkar ve güveni bir arada temin edebilen bir ilişki…
Eğer sorunlu dosyalardan birisi olan Rusya’yı raftan indirdik diye bu iş bitti sanıyorsak meseleyi anlamamışız demektir.
Türkiye, dinamik ve heterojen nüfusu, bölgesel konumu ve içeride yaşadığı kutuplaşma nedeniyle muhakkak surette ekstra güvenlik ihtiyacı olan bir ülkedir. Daha fazla müttefik ve daha yakın iyi ilişki kurmak Ankara için kelimenin ilk anlamıyla ‘hayati’ önem arzetmektedir.
***
Unutmayalım ki terörün İstanbul havaalanına ulaşacak kadar büyümesi sadece PKK’nın azması, IŞİD’in alan genişletmesi ile ilgili değildir. Dostlar kaybedilmeye başladı, müttefikler terslendi ve Türkiye bu yeni tabloda iki örgüt için daha iştah acıcı hedef haline geldi. Yalnızlaşmış ve Batı başkentlerinde kalemi kırılmış bir ülke muamelesi görmeye başladığınızda terör gibi bir sorununuz varsa o mutlaka azar. Nitekim azdı… Tafralarla ittifak düzenini zorlamak, teröre karşı görünür görünmez bütün mücadele alanlarında bizi yalnızlığa mahkum etti.
Ekonomide de neredeyse ‘4-5 yıldır yerimizde saymamız’ aynı eksikliğin neticesidir.
İsrail ve Rusya ile geri dönüş faydalı ve doğru kararlardır. Ama yeterli değildir… Portföyün daha da zenginleşmesi şarttır.
Behemehal, bütün dünyanın bize kumpas için işbirliği halinde olduğu fikrinden uzaklaşıp demokratik dünyanın bir ferdi olmanın bilinen icabına bakmak vaktidir. İçeride ve dışarıda…