Yeni hükümetin en kolay ve en zor hedefi

Yeni hükümet hayırlı olsun, yolu açık olsun.

Binali Yıldırım, Türkiye’nin en zor döneminde göreve gelmiş değildir ama sistem arayışları ve bilhassa kendi vaadi de olan başkanlık modeline geçiş süreci açısından mesaisi bir hayli ağır olacaktır. Aklı başkanlıkta veya partili cumhurbaşkanlığında veyahut da bu modellerden birinin fiilen işlemesinde olan siyasetin tabiatı gereği güçlükleri olacaktır. Bununla birlikte yeni Başbakan, Cumhurbaşkanı ile arasındaki “lider-ekip” hukukunu baştan ilan ederek yolun önemli bir kısmını da aşmış bulunuyor.

Malum… Başkanlık veya benzeri modellerin fiilen uygulanmasının mümkün kılınması Başbakan’ın kendi yetkilerinden feragat etmesiyle sağlanabilir. Anayasa değişmese bile Cumhurbaşkanı-Başbakan ilişkileri bu modelin pekala tatbikini kolaylaştırır, hatta mümkün kılar. Yıldırım da bu feragati göstermiştir.

***

Dolayısıyla, yönetim hattında bir sorun çıkmayacaktır, bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Maraza çıksın da ortalık karışsın diye bekleyenler de boşuna heveslenirler.

Ancak, Türkiye’nin ve yeni hükümetin tek meselesi Erdoğan ile Yıldırım arasında tesis edilmesi gereken uyum değildir.

Madde madde saymaya başlarsak terörden dış politikaya kadar birçok mesele vardır ki aslında ana mesele bunlardan biri de değildir.

Yeni hükümetin bir numaralı meselesi ve elbette hedefi gerilimi azaltmak olmalıdır. Bunun için de toplumda bir gerilim olduğunu kabul etmek lazımdır.

***

1 Kasım seçiminin bile aşamadığı; devamında terörün atmosferi zehirlemesiyle gelişen, dünyayla ilişkilerde bir türlü senkron tutturulamamasıyla büyüyen ve en nihayet Ortadoğu’dan Avrupa Birliği’ne kadar yaşanan her şeyin dönüp içeride stres olarak dolaştığı gerçeğini kabullenmeliyiz.

Gerilim kimin suçu? Kim gerilim yaratıyor? Böyle sorulara takılmadan, hükümet olmanın mesuliyetinin herkesten ziyade fedakarlık gerektirdiğini hatırlayarak tansiyonu düşürmek lazımdır.

Gerilim, Türkiye’nin negatif çarpanıdır. Bir başka faktör olmaksızın durduğu yerde kaybetmesi demektir. Ekonomiden diplomasiye, sosyal hadiselerden güvenlik ünitelerine kadar bütün alanlarda en büyük riskimiz çoğu kez gereksiz bir tansiyona mahkum olmaktır. Tek başına bu faktörün ortadan kalkması dahi birçok meselede ülkenin önünü açmaya yetecektir. Böyle bir vizyon, yüzlerce sayfa hükümet programından hiç şüphesiz daha değerlidir.

***

Ayrıca, sadece masa üzerindeki ana problemlerin çözümü için değil bilhassa başkanlık veya benzeri model arayışları için de kaçınılmaz olarak normalleşmeye ihtiyaç vardır.

Düşük tansiyon ve gerilimsiz ortam demek, daha fazla demokrasi, daha fazla hukuk, daha fazla özgürlük ve bilhassa da çoğulculuktan daha az endişe etmek demektir. Ki, bir kez daha söyleyelim pırıltılı zamanların AK Parti tecrübesi de zaten bundan başka bir şey değildir.

Yani, isterse yeni hükümetin en kolay yapacağı, üstesinden en rahat geleceği şey de bunlar olacaktır.

En kolay ve en zor icraat aynı hedefte gizlidir.

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum