Yarının dünyasında nerede kaldığımızı hatırlayan olacak mı?

Demokratik dünya, demokrasi olmayan coğrafyaları dönüştürme gücünü kaybettiği gibi kendi varlığını koruma sorunuyla başbaşa kalmış bulunuyor. Bırakın demokrasinin ve insan haklarının geri olduğu ülkelere baskı yapmayı ve onları olumlu istikamette yönlendirmeyi kendi değerleri bile tehditler karşısında çaresizlik yaşıyor. Bundan dolayıdır ki Avrupa ve ABD’nin temel haklarda referans gücü bitti, bitiyor.

Otokratik, ayrımcı, dışlayıcı ve temel hakları tanımayan yeni siyasetin dünyası kaygı verici bir şekilde alan genişletiyor. ABD, Rusya, Filipinler, Polonya, Macaristan, Venezüela, Meksika’dan sonra şimdi de Brezilya Jair Bolsonaro’nun koltuğa oturmasıyla birlikte aynı rüzgâra teslim olmuş durumdadır. İnsanlığın ve ülkelerinin tecrübelerini dışlayan liderler toplumları sonu belirsiz bir maceraya doğru sürüklüyor.

Dünyanın ürkütücü bir şekilde demokrasi marifetiyle demokrasiden uzaklaştığı bir dönemin tam ortasındayız. Yükselen bu dalga, sadece otoriter rejimlere teslim olan ülkeleri değil demokratik kurumları sağlam olanları da etkiliyor. Çünkü ırkçı, ayrımcı ve kural tanımaz siyaset bu ülkelerin merkezine doğru yürüdükçe merkezin dili de bu etkinin altında kalıyor.

Geleneksel liberal demokrasilerin ve bu siyasetin elitlerinin sorunları çözmekte yetersiz kalışı, dünyanın yaşadığı problemlere karşı çözüm üretememeleri ve benzeri faktörlerin otoriterizme fırsat tanıdığı bir gerçektir. Ne var ki yükselen yeni şoven dalganın hayal ettiği dünyada nefes almanın bile mümkün olamayacağı da bir başka gerçektir. Üstelik, telafisi belki de imkansız sonuçlar doğuracak daha acı bir gerçek…

***

Yakın zamana kadar, ortak ve referans değerler olan hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü, örgütlenme, sivil toplum, çok seslilik, küresel ticari normlar, mülteci hakları, çevre ve benzeri kavramlar bugün ABD dahil birçok ülkede zayıflamaya ve yok olmaya başladı. Bencilliğin, şovenizmin ve kural tanımazlığın cazibesi dünyayı sarsıyor… Düne kadar söylenmesi ayıp sayılan ve hatta iktidar değiştiren cümleler bugün gündelik siyasetin dili haline geldi.

Yeni dalganın en çok dezavantajlı kitleleri, kesimleri ve halkları tehdit ettiği de açıktır. Kendi ülkelerinde hak ve fırsat arayanlar ile yaşadıkları coğrafyalarda nefes almakta zorlananlar için dünya düne göre daha yaşanmaz haldedir. Her fikirden muhalifler ve sözgelimi Filistin gibi baskı altında yaşayan toplumlara ve de daha iyi bir hayat umuduyla ülkesini terkeden mültecilere kadar bütün gruplar tehdit altındadır. Bu gruplar için insani hak talep edenlerin sesi de giderek kısılmaktadır.

Kural tanımaz liderler o kadar çok teamülü yıktı ki insanlarda hem bunlarsız yaşanabileceği hem de herkesi bağlayan ahlaki müeyyidelerin önemsiz olduğu duygusu gelişiyor. Hatta adı geçen ülkelerde yapılan son seçimler bu duygunun güçlü ve kalıcı iktidarlarına işaret ediyor.

Öyle bir noktaya doğru gidiliyor ki yarın işlerin yoluna girmesi için “nerede kalmıştık” denildiğinde muhtemelen kimse nerede kaldığımızı bilemeyecek. Nereden başlanması gerektiğine dair bir fikir üretemeyecek.

İnsanlığın ortak tecrübesi Sisifos’un kayası gibi bir kez daha en tepeden aşağı yuvarlanmak üzeredir…

YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
14 Yorum