Taşın altına ne kadar el girerse o kadar iyidir

Anlaşılan o ki başkanlık meselesinde ne olacağını anlamak için MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin şifrelerini çözmekle uğraşmak yerine AK Parti’nin teklifini beklemek gerekecek. Son olarak dün yaptığı açıklamalara kulak kesilenler de hem ‘evet’i hem ‘hayır’ı aynı konuşmanın içinde okumuş olmalılar. Bahçeli, açtığı tartışmayı sürdürmenin, merak uyandırmanın keyfini sürüyor. Sürsün…

Böylesine önemli ve ülkenin kaderiyle ilgili tartışmasız en hassas meselede bu kadar belirsizlik de geleneksel alışkanlığımız olarak bir kere daha kayda geçsin. Ayrıntılarda yoğunlaşmak, ince işçilik, farklı görüşleri tartışmak ve avantajlarıyla, mahsurlarıyla ideale en yakın modeli bulmak gibi bir kabiliyetimiz pek olmamıştı zaten. O yüzden AK Parti’nin teklifine dair merakımız daha da artıyor. İhtiyacımız, ülkenin ulaştığı demokrasi tecrübesi, yakın ve uzak dönemde yaşanan anti-demokratik haller başta olmak üzere toplumun gereksinimlerini kavrayan bir modeldir.

Bu noktada… Bilmem; her fikirden, her etnik kökenden, her meşrepten, her bölgeden insanların kendilerini eşit ve ülkeye ait hissedecekleri bir anayasal düzenlemenin zaten olmazsa olmaz olduğunu bir kez daha söylemeye gerek var mı?

YETKİ DE ÖNEMLİ USUL DE

Gayet tabii ki başkanlık sisteminin nasıl bir sistem önerisiyle birlikte geleceği, yetkilerin ve sorumlulukların nasıl dağıtılacağı temel meseledir. Gerisi önemli değildir. Mesele, sistemin ne kadar demokratik olacağıdır; yol, yöntem, şekil ve paylaşım da bunu belirler. Dünyadaki modellerin ürettiği tecrübeler gösteriyor ki başkanın yetkilerini sınırsız şekilde tanımlamak en iyi seçenek değildir. Ancak, başkana itimatsızlık önyargısıyla yetkilerinin bir kısmını budamak veya ağır denetime tabi tutmak da yol değildir. Nihayetinde mevcut sistemde çok yetkili başbakanlıkla idare olunuyoruz ve eğer başkanın yetkileri anlamlı bir şekilde artırılmazsa sistem değişikliği anlam ifade etmez.

Demokratik ve hukuki denetim; yani bireyin temel hak ve özgürlüklerini teminat altına alan bir kontrol esas olmak üzere başkanın hareket alanını genişleten model Türkiye için hayırlı olacaktır. Böyle bir modelin demokratik kalitesinin yüksek olabilmesi için de daha en baştan; yani bugünden herkesin katılımı, tartışmanın tarafı olması ve bir anlamda oluşacak modelin bu tartışmalarla şerh edilmesi zaruridir.

AK Parti, hazır zemin oluşmuşken acele edebilir; buna siyasi olarak hakkı vardır ama tartışmaları da hiç olmazsa hızlı bir şekilde yaptırmalı, bu kritik adımı ihmal etmemelidir.

Madem ki Başbakan Yıldırım da “Yeni sistem tam olsun; yarım, eksik olmasın” diyerek yeni modelin gücünü baştan tarif ediyor, o zaman her yönüyle tam olması da gerekmektedir.

MİLLLET BİLİR, ANLAR, KARAR VERİR

Böyle bir yöntem, başkanlık sistemini düzenleyen anayasa değişikliği veya anayasa paketinin referandumda kabulünü de kolaylaştıracaktır. Unutmayalım ki bu toplum, özellikle yakın dönemdeki tecrübesiyle anayasa maddelerine de sanılanın aksine hukuk usullerine de aşinadır. Bu tartışmaların tarafı olmuş ve siyasi kararlarını bu sayede vermiştir. Cumhurbaşkanını halkın seçmesine imkan tanıyan anayasa değişikliği kararı da böyle bir sürecin sonucuydu, hatırlatalım. Anayasa Mahkemesi, CHP ile birlikte 367 felaketine imza attığı için sistem bu yönde gelişmişti. O yüzden sistem artık başkanlık yönüne evrilmiştir.

Tartışmanın, farklı fikirlerin, önerilerin en çok iktidar partisine faydası olacaktır. Yeni Türkiye kuruluyor… Ne kadar çok el taşın altına girerse Türkiye o kadar iyi olacaktır.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum