Sabır ve tutarlılık en etkili ilaç
Başbakan Binali Yıldırım’ın dün açıkladığı ekonomik önlemler paketi sonuçta ekonominin kendine has kurallarının gücünü ifade ediyor. Paket kimilerini memnun etmiştir kimileri tarafından yetersiz bulunmuştur, bu işin başka yönü. Ya da ekonomide son dönemde yaşanan gerilim ve bu gerilimin izleyeceği seyir düşünülerek bazı önlemler sonraya bırakılmıştır. Nitekim Yıldırım, gelecek yıl yeni bir reform paketi daha düşünüldüğünü de söyledi.
Ama genel olarak söylediği şey, ekonomide bir sorun varsa ki var, kamu otoritesinin buna karşı bazı sorumlulukları ifa etmesi gerektiğidir. Kurda artış yaşanıyor, piyasada nakit problemi işaretleri bulunuyor ve bunun için de rahatlama sağlayacak tedbirler kaçınılmazdır. Türkiye için de kaçınılmazdır, gerektiği zaman en güçlü ekonomiler için de. Sıkıntı yaşayan her ülke bunları yaptı, halen yapanlar da var. Bilhassa bizim gibi kur hassasiyeti yüksek gelişmekte olan ekonomiler…
KUR SADECE TÜRKİYE’NİN PROBLEMİ DEĞİL
Şu sıralarda kurdan etkilenen bizim gibi birçok ülke var. Meksika, Brezilya, Güney Afrika bunlardan bazıları. Yani, hiçbir ülkeye özel bir ekonomik saldırı yaşanmıyor; sadece bizim de aralarında bulunduğumuz bazı ülkeler iç sorunları nedeniyle küresel dalgalanmalardan daha fazla etkileniyorlar. Yine bizim gibi bu durumu fark edip gerektiği gibi davranmaya başlandığında da kur geri dönmeye başlıyor.
Bütün bunlar bizi aynı gerçeğe çıkartıyor. Küresel ticaretin bir parçası olan bütün ekonomiler oyunu bu kurallara uygun oynamak zorundadır. Türkiye gibi dış finansman ihtiyacı; yani dolar ve euro talebi olan ülkeler de daha hassas davranmak zorundadır. Bu bir bağımlılık ve mahkumiyet değildir. Gayrı milli bir vaziyete mahkum olmak hiç değildir. İyi yönetildiği takdirde 78 milyonun daha yüksek refah ve daha öngörülebilir bir gelecek içinde yaşaması için fırsattır. Türkiye son yıllardaki milli gelir artış performansıyla bu fırsatın en iyi örneklerinden birisidir.
EKONOMİ PAKETİ KADAR ÖNEMLİ OLAN
Ekonominin kuralları aynı zamanda hukuk devleti ve demokratik zeminin standartlarını ıskalamamayı da zorunlu kılıyor. Her biri bir diğerine bağlı bileşik kaplar gibidir. Sözgelimi, Başbakan’ın dün açıkladığı paket kadar önemli olan, önceki gün Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden vazgeçemeyeceğini ifade etmesidir. Veya Şangay Beşlisi’nin AB’ye alternatif olmadığını açıklamasıdır.
Hem içeride gereken yapılmalı hem de dünyayla; yani ekonomik partnerlerle ilişkiler gerektiği kadar kurulmalıdır.
Öte yandan, dün yaşandığı gibi bazen hassasiyetin anlık etki göstermesi de mümkün olmayabilir. Hükümet paket açıkladı ve kur yükselmeye devam etti diye yapılanın yanlış olduğu söylenemez. Zira kur artışının bir motivasyonu döviz talebiyse, ondan daha önemli motivasyon küresel dalgalanmalardır. Bazen en iyi önlemler alınsa bile anlık olumlu etki yaşanmayabilir. Sabırlı davranılmalı, soğukkanlılık korunmalıdır ve kamu otoritesi, gördüğü problemi çözmek konusunda gereken neyse o hatta ısrar etmelidir.
Şunu da unutmayalım, AK Parti kadroları ekonominin hangi şartlarda güven içinde olacağını, istikrarın nasıl korunacağını ve muhtemel krizlerden nasıl kaçınılacağını çok iyi biliyor. Bu tecrübe, geçmişte yaşanan sarsıntılarda yeterince sınanmıştır da.