Riyad’da ne oldu, ne olmadı?

Riyad’da yapılması planlanan ama sonuçta oynanamayan Süper Kupa maçının hikayesi parça parça ortaya çıktı. Maç oynanamadı ardından herkes hevesini aldı, içini döktü, sözünü söyledi. Bir hayli bilgi kirliliği var, bunu söyleyeyim.

Orada yaşananlara tanık olanlarla konuşma fırsatım oldu. Olup bitenleri haftalar öncesinden alarak o gecenin hikayesini anlatayım. Futbol bir heyecan hatta yer yar slogan işi ama bırakın böyle önemli bir maçı sıradan bir müsabakanın arkasında bile kurallar manzumesi var. Yani, bir yanda hassasiyetlerimiz öte yanda da biz dahil bütün ülkelerin bağlı olduğu; FİFA talimatlarının merkezinde bulunduğu uluslararası düzenlemeler ve kurallar var.

Birlikte bakalım…

Süper Kupa finalinin Suudi Arabistan’da, Riyad’da oynanması, Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle tartışma konusu olmasına rağmen, hem Galatasaray hem de Fenerbahçe’nin kabulüyle kararlaştırıldı. Bunda maçtan elde edilecek gelir de etkili oldu ve kulüplerin gelir hesabı yapması da gayet normaldir. Dünyanın en büyük takımları Suud’da maç yapıyor ve para kazanıyor.

Dönelim sürece…

Maçtan 25 gün kadar önce Türkiye Futbol Federasyon (TFF) uzman heyeti Suudi Arabistan’lı yetkililerle maçın protokolünü oluşturmak üzere Riyad’da bir araya geldi. Türkiye’den giden heyet uluslararası maçlar konusunda tecrübe sahibi 15 kişiden oluşuyordu. Bütün detaylar masaya yatırıldı. TFF heyeti, Suud tarafına maçtan önce İstiklal marşımızın okunacağını söylediler, kabul edildi. Bu durumda ev sahibi ülke olarak Suudi Arabistan marşının okunması da karar bağlandı. Buna ilaveten TFF, bir tribünde Fenerbahçe, bir tribünde Galatasaray posteri ve ortada da Cumhuriyetin 100. yılını anlatan bir poster olacağını söyledi. Suud tarafı bunu doğal karşıladı ve kabul etti. TFF, ayrıca 25 Aralık'tan sonra, 12 şehidimiz için bir dakikalık saygı duruşunun da protokole eklenmesini istedi. Suud bu teklifi de kabul etti. Bu toplantıda, Fenerbaçe’nin Atatürk silüetli formayla, Galatasaray’ın da Atatürk imzalı formayla maçı oynaması da kararlaştırıldı. Maç oynansaydı iki takım oyuncularının üzeninde Atatürk resmi ve imzası bulunan formaları görecektik. Özetle, o ana kadar masaya getirdiğimiz her talep kabul edildi. Standart listeye ek olarak Galatasaray ve Fenerbahçe’den başka istek gelmediği için protokol bu şekilde bağlandı.

Buraya kadar bir sorun yok ancak maçtan üç gün önce, 26 Aralık’ta Fenerbahçe, futbolcularının ısınma antrenmanına Atatürk resimli t-shirtle çıkacağını bildirdi. Bu talep; TFF tarafından Suud’lu yetkilileri iletildi ama dönüş olmadı. Fenerbahçe maçtan birgün önce de sahaya “Yurtta sulh çuhanda sulh” pankartıyla çıkmak istediğini bildirdi. Aynı gün Galatasaray da “Ne mutlu Türküm diyene” pankartıyla çıkmak istediğini iletti.

Suudlu yetkililer TFF’ye, bu taleplerin FİFA’ya daha önceden bildirilmediğini söyleyerek, pankartla sahaya çıkmanın uluslararası kurallara aykırı olduğunu söyledi. Ama daha önce üzerinde mutabık kalınan şekliyle hazırlanan formalarla ısınmaya çıkılmasında mahzur olmadığını iletti.

Bilindiği gibi kriz de bu noktada çıktı. İki kulüp kendi belirledikleri Atatürk resimli t- shirtlerle ısınmaya çıkmakta ısrar ettiler. Suudiler, geri adım atmadı. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, ayrıca “Yurtta sulh cihanda sulh” pankartından da vazgeçmeyeceklerini söyledi. Araya bazı bakanlar, TFF yönetimi girdi; Suud tarafıyla görüşmeler oldu ama Koç ve Özbek kararından vazgeçmedi. İki takım sahaya çıkmadan Türkiye’ye döndü.

Oynanamayan maçın perde arkası böyle. Perde önünde yaşananları ise hep birlikte izliyoruz.

YORUMLAR (268)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
268 Yorum