Kudüs’e giden hüzünlü yol
İslam dünyasının tarihte bugünden daha kötü zamanları olmuş mudur? Neye göre baktığımıza bağlı; daha kötü anlar oldu çok daha iyi zamanlar da oldu. Genelleme yapmanın yararı yoktur. Ama 21. Yüzyıl dünyasında İslam ülkelerinin petrol zenginleri dahil neredeyse tamamına yakınının büyük sıkıntılar içinde olduğu ortadadır. Tek tek ülkelerin veya azınlık durumundaki Müslüman toplulukların sıkıntıları, yoksullukları, göç ve katliam tehdidiyle yaşamaları, iç savaşlar ve benzeri problemler dünya siyasetinin en ağır mesaisini teşkil etmektedir. Malum, ağır mesai de aynı zamanda ağrı bir uluslararası hukuk ve diplomasi fiyaskosuyla sonuçlanıyor.
Refahın, zenginliğin, demokrasi ve ortak yaşama kültürünün tarihte en geniş seviyeye ulaştığı bir zamanda İslam dünyasının bütün istatistiklerde en gerilerde olması trajedidir. Dünya liginde, bütün rekabet alanlarında en gerilerde bulunmak ve dahası ilerleme ve çıkış umudunu yitirmiş olmak trajediyi derinleştirmektedir. Cılız ve sessiz demokrasi taleplerine, insan hakları çağrılarına sanki bunlar sadece Müslüman olmayanların hakkıymış gibi “emperyalizmin oyunu” yaftasını yapıştıran bir düzen bedenleri ve zihinleri esir almıştır.
***
Bugün, ABD’nin İsrail Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınacak olması ne kadar kabul edilemez ve saygısızca ise bir o kadar da bu tablonun kaçınılmaz sonucudur. Bu karara muhatap olanların gücü, beceri ve saygınlıklarının ölçüsüdür. Birkaç yıldır işgal altındaki topraklarda metre metre ilerleyen yeni yerleşim birimlerine karşı kaldıklarında zaten Kudüs’ü ABD sefaretine terketmişlerdi.
Demokrasiyi geliştiremeyen, teknoloji başta olmak üzere hiçbir çağdaş üretim zincirinde rol sahibi olamayan, insan hakları duygusu gelişmemiş, sivil toplum örgütleri doğmamış, gelir dağılımı adaletini tanımamış ve esasen İslam’ı da anlamamış İslam dünyası için bu sonuç kaçınılmazdı; öyle de oldu. ABD’nin sorumsuz Başkanı’nı hangi ülkenin sokağı, hangi devletin diplomasisi, hangi bölgesel ittifakın ekonomik gücü durdurabilir? İslam dünyası bu tamamen yanlış karara karşı rest çekecek olsa ABD’nin nesi eksilir?
Darbe, sürgün, savaş ve şiddeti gündelik hayatın normalleri olarak benimseyen bir coğrafya derin bir elem içinde sürüklenmektedir. Ne gariptir ki Arap’ı da olmayanı da tekmili birden aynı dertten muzdariptir. Bir uçtan bir uca aşırıdan daha aşırı bir kompleks ve sınır tanımaz komplo teorileriyle on yıllar, yüzyıllar geçip gitmektedir.
Bırakın dünyanın meselelerine çözüm üretmek kendi ölümcül problemleriyle bile yüzleşemeyen bir dünya Kudüs’te kırılmaya ve saygısız muameleye mahkumdur. Dünya bir güç oyunu sahnesidir ve orada petrol parasıyla, nutukla ve gürültüyle sonuç alan görülmemiştir. Gücü olmayana acıyana da rastlanmamıştır. Zor zamanlarda dünyaya çağrı yapıyorsanız, sair zamanlarda da o dünyanın kurallarına göre oynamak zorundasınız. Kudüs gidiyor da İslam dünyasının tarihi olan olmayan diğer şehirleri çok mu mutludur? Kaçı baskıyla, kaçı darbeyle yönetilmektedir; kaçı hak etmeyen ellerin idaresinde inlemektedir, bir bakın.