Herkes giderken Mersin’e biz gitsek tersine
Geride bıraktığımız sene bir öncekinden iyi sayılmaz… İşlerin yolunda gitmemesi, stres ve gerilimin artması veya gerileme, zayıflama, yozlaşma, çürüme zamanlarını yaşıyoruz.
Ne var ki dünya işleri o kadar göreceli ki insanlığın müşterek tecrübesi bile tartışmaya açıktır. İyi ve kötü ya da ahlaki olanla olmayan buna dahildir. Kimimizin yozlaşma ve gerileme gördüğü şeyler kimimiz için ilerlemenin ve gelişmenin ta kendisidir.
Kimileri demokrasinin zayıflamasını bir felaket olarak görürken kimileri tam tarsine bu “emperyalist oyun”un sahneden çekilmesine duacıdır. Yahut da aslında bir numara olarak gördüğü insan haklarının!.. Herkes kendi hakkı, hukuku, özgürlüğü ve ifade gücüne taraftardır lakin “evrensel insan hakları” denilen şeyin pekala bir dış güç senaryosu olduğuna yemin etmeye de hazırdır. Birçoğumuz o numaraları çok görmüştür! Batı kendine hak ister, kendine demokrattır, kendine özgürlük ister… Bu görüş o kadar talihli ki anlatılamaz. Bencilliğin, kapitalimzin ve egoizmin sembolü olan Trump bile Batı’nın (Avrupa kısmı) anti tezi bir kahraman olarak alkış alabilir…
Dünyada rüzgârlar “yapanın yanına kâr kalıyor partisi”nden yana estiği için Trump da haklı, Putin de, Veliaht Prens de, Macaristan başbakanı da… Kendisinden olmayanın hayatını umursamayan, kendisi gibi düşünmeyene hayat hakkı tanımayanlar dünyasının liderleri zaferden zafere koşuyor. Göçmenler yollarda kalsın, “ötekiler” ne yaparsa yapsın, demokrasi isteyen hainlerin de hesabı görülsün…
***
Cetvel kalem ölçelim, toplayıp çıkaralım, 2018’den insanlığa kalacak en büyük miras bu olacak. Artık reddi miras mı ederiz, ceremesini mi çekeriz kimbilir.
Dünyanın ve Türkiye’nin daha iyi zamanları oldu. Yeni seneye hiç iyi bir bakiye devrolmuyor. Hatta insanlık eksi bakiyeyle yeni yıla giriyor.
Demokrasi en güçlü zamanlarında değil…
Hukuk ve insan hakları en itibarlı devrini yaşamıyor…
Uluslararası denetim ve dayanışma itibarını kaybediyor…
Dünya irili ufaklı güç gösterileri sahnesine döndü…
Süper güçlerin de büyük ülkelerin de gücü, zayıfların hakkını korumaya yetmiyor…
Azınlık halkları ülkelerinde azınlık kalanlar da bir önceki yıla göre şimdi daha çaresiz…
Hepsinden önemlisi ortak değerlerin gücü biraz daha zayıfladı.
Dünya bencil, kötü ve hırslı liderlerden kurtulabilir ama değerlerin eski itibarını kazanması uzun zaman alacak.
Biz… Dünyanın yaşadığı bu değer kaybı, gerileme ve yozlaşmaya kulak asmadan kendi kalitemizi aramak yolundan vazgeçmemeyi becerebilsek keşke. Hukuku, insan haklarını, demokrasiyi, bilime saygıyı, ahlaki politikayı zaten hiçbir zaman tadamamış bir toplum olarak yeryüzünde esen tersine rüzgarlara kapılmadan önümüze bakabilsek…
Dünyanın dönüp dolaşıp geleceği yeri görsek de en çok ihtiyacımız olan istikametten şaşmasak.
Bu kez herkes Mersin’e giderken bir tersine gitsek ne iyi olacak. Trump’ın, Putin’in, Avrupalı sağcıların, Macaristan, Avusturya başbakanlarının, Polonya, Brezilya başkanlarının tam tersine…
Böylelikle, hiç olmazsa yeni yılın sonunda yaşadığımız zamanları hayırla yad etmeye yüz bulsak.