Terör, bütün kara bulutlarıyla birlikte, aynı anda ülkenin üzerine amansız bir felaket olarak yağıyor. Dünyada hiçbir ülke bu kadar sistematik ve düğün törenlerini hedef alacak kadar acımasız bir terör dalgasını hak etmez; Türkiye hiç hak etmiyor.
Zor günlerden geçiyoruz. Zor günlerden geçmek demek, dayanışma, duygudaşlık ve empatiyi geliştirmek demektir. Bilhassa da soğukkanlılığı korumayı gerektirir. Elbette, Gaziantep’te hayatını kaybedenlere, şu anda hayatta kalmak için mücadele edenlere ve yakınlarına; aslında hepimize bunu söylemenin zorluğu vardır. Ama elimizdeki en büyük sermaye de budur.
Zorluklar bir yana ortadaki problemin büyüklüğü terör gerçeğiyle tartışma ekseninde daha fazla yüzleşmeyi gerektiriyor.
Ortadaki tablo bize neler söylemektedir? Anlatalım.
1- PKK ve IŞİD uzun süreden beri Türkiye’ye yönelik terör saldırılarını sürdürmekteydi. 15 Temmuz’da kısa bir ara verdikten sonra yeniden teröre başladılar. Darbe girişiminden yararlanan ama tarihsel olarak ondan bağımsız bir süreçle karşı karşıyayız.
2- FETÖ, 15 Temmuz’da terör kapasitesini gösterdi. Şimdiden sonra bütün eylemler aynı zamanda bu örgütün de işine yarayacaktır.
3- Üç terör örgütünün de amaçları ayrıdır, ancak hedefleri ortaktır. Hatta bunlara DHKP/C’yi de eklemek gerekir. Amaçları farklı olsa da ülkeyi yönetilemez hale getiren bütün eylemler hepsinin ortak kazanım hanesine yazılacaktır.
4- IŞİD, Türkiye’yede vuruyor ama daha büyük motivasyonu PKK ve bağlantılı hedeflerdir. Burası önemlidir…
5- Evet, Türkiye’nin Suriye politikasının sonuçlarından birisi IŞİD terörünün içeriye taşınmasıdır. Bu politikada değişiklik, revizyon veya taktik hamleler gerekmekteydi. Ne var ki, aynı anda PKK’nın da Suriye politikası olduğunu ve IŞİD’in PKK hedeflerini; hatta masum Kürt sivilleri sırf bu nedenle hedef aldığını unutmayalım. IŞİD, PKK’yı Suriye’de olduğundan daha kolay Türkiye’de cezalandırmaktadır. Yani, Suriye kaynaklı terörün bitmesi veya azalması için PYD ile IŞİD çatışmasının da bitmesi yahut da yeni bir forma kavuşması gerekmektedir. Kabul etmek lazım ki bu da zor bir süreçtir, çünkü denetimimiz dışındadır.
6- Türkiye, 15 Temmuz sonrası güvenlik sistemi açısından da yeniden yapılanıyor. Her şeye rağmen sahadaki mücadele başarılıdır ancak istihbarat ve önleyici terör yöntemleri konusunda bir müddet daha sıkıntı yaşayacağımızı varsaymak gerekir. İstihbarat birimlerindeki FETÖ’cü sayıları ortaya çıktıkça, durumun vehameti de anlaşılıyor.
7- Çözümün bir kısmı içeride, çoğunluğu ise dışarıdadır. Ankara’nın acilen dünyayla ilişkilerini geliştirmek ve bu meseleyi müttefiklerin ortak derdi haline getirmek mecburiyeti vardır. Şu anda Türkiye’nin teröre karşı yeterince kullanmadığı tek enstrüman budur.
8- Ve kamuoyu… Hepimize karşı bir sinir harbi yapılmakta olduğunu unutmayalım. Meselenin siyasi kamp bağlamını aştığını da akıldan çıkarmayalım. Nasıl bu hacimde saldırı dalgası bir ülkenin kaldırabileceğinden fazlaysa, mücadele de bir partinin kaldıracağından büyüktür. Topyekün karşı duruş ve samimi işbirliği gerekir.
