Cumhuriyet tarihinin belki de en önemli günü
Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dün mutabık kaldıkları mini anayasa değişikliği paketi, konuşmakta olduğumuz bütün konuların üzerinde önemli bir adımdır. Cumhuriyet tarihinin belki de en önemli gününü yaşadık. Paket Meclis’ten geçer ve referandumda kabul edilirse hiç şüphesiz 1 Aralık’ı en önemli gün olarak kaydedeceğiz. Zira, sistem ve yönetme rejimi tamamen değişmektedir. Adı hala Cumhurbaşkanı olsa da ülkeyi tek başına yönetecek yeni bir makam ihdas edilmektedir. Siyasal tarihimizin yeni bir dönemine adım atıyoruz.
ERDOĞAN YETKİLERİNİ KULLANACAK
Cumhurbaşkanlığı sisteminin içerdiği yetkileri ve beraberinde sorumlulukları henüz tam olarak bilinmiyor, ama kesin olan artık Cumhurbaşkanı’nın partiyle ilişiğinin kesilmeyeceğidir. Yetkileri artırılmış Cumhurbaşkanı, yani Cumhurbaşkanlığı sistemi ve beraber çalışacağı Meclis için ilk seçim referandumdan sonra yapılmayacak. Seçimler mevcut takvimde olduğu gibi 2019 yılında yapılacak. Referandumda kabul edilirse Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yetkileri kullanmaya başlayacak, ama tam başlangıç 2019 seçimiyle gerçekleşmiş olacak. Yine de avantajlarından yararlanılacağı ve yetkiler kullanılmaya başlanacağı için bunun pek önemi olduğu söylenemez. Neticede Erdoğan, çoktandır istediği yetkileri referandumun hemen ardından kullanacaktır.
CUMHURBAŞKANLIĞI ARTIK TEK CAZİBE MAKAMI
Böylelikle partili demokrasi döneminin de sonu gelmektedir. Siyasi partiler tabiatı gereği önemini bir parça korumaya devam edecek ama bugün olduğu kadar ağırlıktan söz etmek imkansız olacaktır. Yetkili Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilerek tayin edildiği sistemde partili milletvekillerinin veya yöneticilerin ağırlığı azalacaktır. Siyasal sistemin tek cazibe merkezi Cumhurbaşkanlığı olacaktır. Kendi yardımcıları da dahil olmak üzere bakanları, yüksek yargı yöneticilerini, üst düzey bürokrasiyi ve buna benzer bütün önemli makamları atama yetkisine sahip bir makam varken cazibe de kaçınılmazdır. Esasen sistem değişikliğinin anlamı da budur. Erdoğan’ın başbakanlığı döneminden beri sistemde gördüğü ve başkanlık modeli getirilerek düzeltilmesini istediği eksiklik de budur. Yetki sahibinin istediği ekiplerle çalışmasını istemekteydi; şimdi bu istek anayasa paketiyle gerçekleşmek üzeredir. Toplum, Erdoğan’ın yönetim tecrübesine ve sistem üzerindeki eleştirilerine büyük ölçüde iştirak etmektedir. Bu eğilim, iyi düşünülmüş bir paket hazırlandığında referandum için de güçlü bir referans içermektedir.
DENETİM, SİSTEMİN KALİTESİ İÇİN GEREKLİ
Paketin bütün detayları açıklanmadan daha fazla fikir yürütmek anlamsız ama neticede Bahçeli’nin sistemdeki aksaklığı gidermek için bu yolu açtığı aşikar olduğuna göre Erdoğan’a rahat ve tek yetkiyle yönetme imkanının temin edileceğini biliyoruz. Cumhurbaşkanı’nın taraflı mı tarafsız mı olduğu gibi tartışmalar bitecek ve Erdoğan AK Parti’ye kaydını yeniden yaptıracaktır.
Bu noktada akıllardaki en önemli soru Cumhurbaşkanı’nın nasıl denetleneceğidir.
Mevcut sistemde icraat, başbakanın uhdesinde olduğu için Cumhurbaşkanı’nın denetimi söz konusu değildir. Yeni durumda ise bütün yetkileri kullanmak gibi büyük bir imkana kavuştuğu için denetimin tanımlanması gerekecektir. Yetki, denge ve denetleme ilişkilerine dair düzenlemeleri paketin ayrıntıları ortaya çıktıkça göreceğiz, ama bilelim ki denge ve denetleme demokratik bir sistemin kalbidir. Sistemin devamlılığı, itibarı ve kalitesi için de gereklidir.
Sistemi kurarken sadece günün konjonktürünü değil, bütün zamanları hesaba katarak tanzim etmekte de yarar vardır.