CHP geleneğinin çıkmaz köprüsü
Cumhurbaşkanı Erdoğan genellikle açılış törenlerinde büyük yatırımların hikayesini anlatırken mutlaka karşısına çıkan engellerden bahsediyor. Köprüler, yollar ya da Marmaray gibi devasa bir iş yahut da büyük bir fabrika… Hemen hepsinde o yatırım kadar yatırım yolunda çıkarılan güçlükleri anlatıyor Erdoğan.
Adı Osman Gazi olan İzmit Körfez Geçişi Köprüsü’ndeki törende benzer şeyleri anlattı. “Yapmak için, inşa etmek için mücadele ederken birileri de yıkmak için çalışıyor. Adı Mimarlar Mühendisler Odası. Bir yerde abide yükselecekse, hemen yargıya gitmek işleri. Dertleri inşa etmek değil, yıkmak. Bizim her projemiz birileri tarafından protesto edilip yargıya götürülmüştür. Hatta yargıdan engelleyici kararlar çıkartılmıştır” dedi.
***
Devam ederek bütün branşları da sıraladı: “Köprü yaparız karşımızda bunlar. Turizm projesi yaparız, karşımızda bunlar. Konut yaparız, hastane yaparız karşımızda bunlar. Elektrik üretmek için baraj yaparız karşımızda bunlar.”
Çokları için sıradan bir siyasi polemik gibi görünen bu sözler aslında bir kalkınma ekolünün en güçlü referansını anlatıyor. Demokrat Parti’den Adalet Partisi’ne; ANAP’tan Refah’a ve nihayet AK Parti’ye merkez sağ ve muhafazakar partilerin kalkınmacı ve yatırımcı gücüne karşı CHP ve çevresindeki kurumların itirazını ifade ediyor. Kulaklara aşina gelen o sözler aslında, nesilden nesile aktarılan bir siyasi mirasın cümleleridir.
***
Demokrat Parti geleneğinin yaşadığı her evde CHP’nin birinci köprüye ve Keban Barajı’na itirazının hikayeleri anlatılır. Yapıldığı yıllarda CHP ve Mimarlar Odası köprüden sadece zenginlerin geçeceğini, kolaylıkla yıkılacağını ve elbette gereksiz olduğunu söylüyordu. Köprüye şiddetle karşıydılar ve bunun için her türlü yolu denemişlerdi. Son çare olarak dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir mektup yazarak köprüyü durdurması için yalvarmışlardı.
Keban Barajı da öyle… “Bu kadar elektriği toprağa mı vereceksiniz” lafı hala hafızalardadır. Sadece CHP değil, sadece Mimarlar Odası değil, dönemin medyası da hemen hemen bugünkü gibi projelere karşı çıkıyordu.
Sol’un ve CHP’nin icraat karnesinin kırıklığı sebepsiz değildir. Erdoğan’ın da bu fırsatı değerlendirmesi boşuna değildir dolayısıyla…
***
Gezi Parkı olaylarında da aynı ayrışma yaşanmıştı. Çünkü, iki siyasi kitlenin zihninde en kolay ulaşılacak alan burasıdır. Esasen CHP’nin ve CHP çevresinde konumlanan kurum ve fikirlerin de sorunu bu ayrışmada yatmaktadır. Kalkınma, icraat, yatırım, baraj, yol, köprü gibi kavramlara uzaklık; refaha ve kaliteli hayata uzaklık anlamı taşıyor.
Yıkım ekibi yaftası ve her şeye itiraz eden bir siyaseti temsil etmek kitleleri CHP’den uzaklaştırdı. Bir yandan dayatmacı laiklik, öte yandan kalkınma karşıtlığı gibi iki kaba siyasi pozisyon CHP’nin bugünkü yerini ve rolünü tayin etti.
Bu cümleden olarak, mevcut siyasi dağılımın tesadüfi ve konjonktürel olmadığını hatırlamakta da fayda vardır.