Bugünü ve yarını düşünen bir harekat
Afrin operasyonundan gelen ilk bilgiler harekatın başarılı ve plan dahilinde yürütüldüğünü gösteriyor. Türkiye gibi ordusu tecrübeli ve özellikle de Suriye sahasında istihbarat hakimiyeti olan bir ülkeye de yaraşan budur. Hem hava hem de kara güçlerinin en az hata ile yapılan planlama doğrultusunda mesafe alması toplumun da ortak beklentisidir. İlk gününün ardından, harekat süresinin tahmin edilenden daha kısa olacağı ihtimali ortaya çıkmıştır. Umarız böyle olur ve kolaylıkla bu büyük problemin üstesinden gelinir.
Askeri açıdan görülmekte olan bu tablonun yanısıra diplomatik olarak da olumlu bir manzara vardır. Hemen hemen bütün müttefikler operasyonun haklılığı ve dolayısıyla meşruiyeti konusunda ortak bir pozisyonda bulunmaktadırlar. Önceki güne kadar bazen kaygı içeren, bazen de ABD’nin yaptığı gibi fazlasıyla karışık mesajlara rağmen bu çapta bir harekatta olabilecek en iyi uluslararası onay sergilendiğini söylenebilir. Rusya’nın son ana kadar süren çekincesini kaldırması, İngiltere ve Almanya’nın mesajları ve en nihayet ABD’nin sakin açıklamaları Zeytin Dalı harekatının diplomatik kalitesini yükseltmiştir. NATO da sonuçta teröre karşı savunma hakkına destek vermektedir. Belki tek sürpriz, Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi Fransa’nın konuyu Birleşmiş Milletler’e taşıyacak olmasıdır ama muhtemelen bu da yönetilebilecek bir girişimdir.
İçeride ise HDP hariç bütün partiler operasyonu açıktan ve yüksek bir motivasyonla desteklemektedirler.
***
Dünyadan ve Türkiye’den gelen destek veya onay mesajları bir sınır ötesi harekat için olabilecek en üst düzeyde desteğin sağlandığını göstermektedir. Türkiye adına moral verici bir tablodur…
Afrin harekatı sadece bu kasabanın temizlenmesi değil, toplamda da Türkiye’nin PKK terörüyle mücadele konusunda bir güven tazeleme ve dünyanın desteğini elde etme imkanını da sunuyor. Ankara, her aşamada sergilediği hassasiyeti sürdürdüğü taktirde bunun politik faydalarının katma değeri çok yüksek olacaktır. Sivillerin zarar görmemesi, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, bölgesel nüfus hareketlerinin onarılması ve benzeri hassasiyetler Türkiye hanesine yazılacaktır. Unutmayalım ki bugüne kadar Suriye’de ABD, Rusya ve İran gibi ülkeler defalarca operasyon yaptılar. Bizzat Suriye rejimi onlarca kez büyük çaplı saldırılar gerçekleştirdi. Hiçbir ülke bugün Türkiye’nin gösterdiği hassasiyeti göstermedi ve birçok operasyonda binlerce sivilin ölümüne göz yumuldu. 6 yıl boyunca, Arap, Kürt, Türkmen veya başka bir ırktan olsan Suriye’de yaşayanların hayat haklarını yok saymak bir gelenek oldu. Rusya’nın, çok yakın zamanda Halep’de yaptıklarını ve bir katliama dönüşen saldırılarını hatırlayalım.
***
Türkiye insani hassasiyetten ayrılmayarak da dünyaya olumlu bir mesaj verecektir. Hem içeride yaşayan Kürtler hem de toz bulutu indikten sonra Suriye’deki bütün etnik unsurlarla komşuluk yapılacağı gerçeği, insani olanın yanında bu yaklaşımın politik doğruluğunu da göstermektedir.
Bir ülkeyi güçlü kılan öncesi ve sonrasıyla bütün seçenekleri tartıp buna göre davranmaktır. Afrin operasyonu bu açıdan Türkiye’nin gücünü gösteriyor. Böyle devam etmesi her açıdan faydalı olacaktır.