Cemaatleri sorgulama zarureti

Bugünlerde birçok kimse FETÖ ve diğer dinî görünümlü oluşumlar hakkında Diyanet’ten ve İlâhiyat Fakülteleri’den toplumu bilgilendirmelerini bekliyor. Gayet haklı bir beklenti... Çünkü İslâm’ı sapmalardan korumak, insanımızı sahih dinî bilgilerle aydınlatmak bu kurumların görevidir. İslâmî terminolojide bu görevin adı “emir bilma’rûf–nehiy anilmünker”dir. Ve bu, bizzat Kur’an-ı Kerîm’in bize yüklediği bir sorumluluktur. Diyanet bunun için kuruldu; İlâhiyat Fakülteleri bunun için açıldı. Ancak türlü sebeplerle bizler bu görevimizi doğru ve yeterli bir şekilde yapmadık.

Ama şimdi bizden bu görevi bekleyenler, bazılarımızın ortaya koyacağı dinî-ilmî tespitlere ve eleştirilere de hazır olmalıdırlar. Çünkü birçok etkili kişilerin değişik dinî cemaatlere, şahsiyetlere sempatilerinin bulunduğu bir gerçektir. Darbeci “cemaat”in bugünlere hangi himayelerle geldiğini gördük.

Eğer Diyanet ve İlâhiyatlar Fetullahçı zihniyetin dinî temellerini sorgulayacaksa, bu sorgulama bizi:

1- Diğer cemaat ve tarikatların ‘dinî’ telakkilerini, zihin yapılarını da sorgulamaya götürecektir. Çünkü Fetullahçı “cemaat”in –meselâ- velî, kutup, gavs, müceddid, mehdi, mesih vb. kavramlarla ifade ettikleri ‘kutsal şahsiyet’ inancı, keramet, tasarruf vb. iddiaları cemaat ve tarikatların ortak kabulüdür. Ve bu tür inançların, dinimizin ana kaynağı Kur’ân-ı Kerîm’de asla yeri yoktur (Bu konuyu başka bir gün ele alacağım).

2- Keza bu sorgulama bizi, ‘dinî’ oluşumların amaçlarını da İslâm bakımından sorgulamaya götürecektir. Çünkü bunların çoğunda devlet kadrolarını kendi anlayışlarına göre ‘İslâmlaştırma’ hevesi vardır. Şu günlerde bile meseleye buradan bakılmıyor. Oysa lafızcı-Selefî DAİŞ’ten Batınî-tevilci FETÖ’ye kadar birçok dinî görünümlü oluşumlar, “bireysel iradeyi yok etme, toplumu tepeden yakalayıp dönüştürme” ideolojisine sahiptirler; bunun adı da ‘siyasal İslâmcılık’tır. Son devir ürünü olan bu ideolojinin İslâm ve Müslümanlar için nasıl bir musibet olduğunu yaşananlar göstermektedir.

***

FETÖ’cülerin ortalığa saçılan itirafları -iyi niyetlerinden emin olduğumuz- devlet ve siyaset adamlarımızın uzunca bir zamandan beri ciddi bir yanlışı tekrar ettiklerini gösteriyor.

O da şu: Devlet ve siyaset adamlarımız, beyinleri asırların ürettiği sakat bilgilerin çöplüğü haline gelmiş bulunan ve bu yüzden din anlayışları ciddi şekilde sorunlu olan kişilere ve gruplara fazla güveniyor, fazla itibar ediyorlar. Bu da ülke içinde ve dışında başımızı derde sokuyor. Bugün FETÖ yeteri kadar güç biriktirince bu ihanete kalkıştı; onca Müslümanın kanına girdi. Şimdi muteber kabul edilen başka bir yapının, yarın aynı gücü elde ederse kirlenmeyeceğinin, benzer şeyler yapmayacağının hiçbir garantisi yok. Dünyada İslâm dinini kötü amaçları için kullanan sapkın hareketler de güçsüz zamanlarında masum görünüyorlardı.

Türkiye’de ve dünyada ortalıkta görülen dinî etiketli ve siyasal amaçlı oluşumlara dikkat ediniz. Hepsinin de üç şeyin peşinde olduklarını görürsünüz: 1- Adam kazanmak (öğrenci, cemaat, taraftar devşirmek), 2- Dünya malı kazanmak (ekonomik güç devşirmek), 3- Mevki kazanmak (devlet kadrolarını devşirmek).

Cemaat, tarikat tipi oluşumlar bunu bir tek hedef için yapıyorlar: Kutup, gavs, mehdi, mesih gibi isimlerle yücelttikleri bir seçilmiş kutsal kurtarıcı önderliğinde hâkimiyet kazanıp ülkeyi ve/veya dünyayı “kurtarmak”… Bu teolojik virüs eski dinlerden Şîa’ya, onlardan da Sünnî dünyaya geçti.

***

Velhasıl, FETÖ fitnesi, din anlayışımız ve din öğretimimiz konusunda birçok şeyi yeni baştan düşünmemiz gerektiğini, bunun ertelenemez bir zorunluluk olduğunu hepimize gösterdi. Birikimi gereği bu hususta öncü olacak tek İslâm ülkesi de Türkiye’dir.

YORUMLAR (45)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
45 Yorum
  • hasan demiray / 01.09.2016 19:13

    hey koca prof hocam... biz ilahiyatta öğrenciniz iken cemaatler hakkında saygılı konuşurdunuz. şu yazınızı okurken utandım. bir cemaat manyağı filan değilim, normal bakıyorum. delilsiz, mesnetsiz rasgele bir yazı. neresini düzelteceğimi bilemedim. 13 asırdır hemen bütün ulemanın kabul ve tasdikle bahsettiği bir çok konuyu çöpe atmak ne? kuranda geçmiyor demek ne demek?genelleme, niyet okuma, suı zan yapma ve iftira üzerine kurulu bir yazı..

    Yanıtla (0) (0)
  • Abdullah Bayram / 22.08.2016 14:39

    Hocam yararlı yazılarını sürdürüyor, teşekkürler. Fakat bence makalede eksik olan bir vurgu var ki o da FETÖ ile cemaatlerin aynı düzlemde değerlendirilmesidir. FETÖ taa başından örgüt olarak dizayn edilmiştir, CIA tarafından. Hocamızın belirttiği cemaatlerin yanlışları ise farklı bir düzlem olup maalesef hepimizin bildiği gibi doğrudur. Tabii ki bunlar çözülmelider, hep birlikte. Cemaatlerimizin amaçları ve yöntemleri asla FETÖ ile örtüşmemektedir yani çözüm çok da zor değildir. Selamlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • Bestami Ersöz / 22.08.2016 11:52

    "Cemaatler cemaate adam kazandirmak icin değildir. Cemiyete adam yetistirmek içindir. " Mehmed Zahid Kotku K.s

    Yanıtla (0) (0)
  • cevap sadedinde / 21.08.2016 21:31

    Mehmet Bey, bir yanlış anlama var: "Sahih anlayışı" denmemiş; "sahih dinî bilgi" denmiş. Elbette bilginin sahi olur sahih olmayanı da.

    Yanıtla (0) (0)
  • zat! / 21.08.2016 20:11

    tasavvufa,maneviyata inanmak veya inanmamak sizin bileceğiniz bir durum. köprüden (sırat) beraber geçmenizi ,diyanet camiasının net tavır koymamasını eleştirmek,hemde ağır bir şekilde ,o da bizim hakkımız. iman tazeleme eleştirim havuz sebebiyledir, sapla saman karıştırılmasın.

    Yanıtla (0) (0)
  • mehmet yarıcı / 21.08.2016 10:41

    Sahih din anlayışı nedir?Tarihte yaşanmış mezhepler ve meşrepler ölçüsüne göre yaşanılmış din hurafe midir? Mehdiyet inancının diğer din ve kültürlerde de olması tam tersi sahihliğinin de kanıtı olabilir. Vahyin şehadetine baktığımızda Şiilik ve Sünniliğin konumu nedir?İki yoldan bir ana yol çıkarılamaz mı(ümmetin tevhidinin sağlanması) Sünnilik başlanğıçta İmamı Azam,İmamı,Şafi İmamı Malik vd. sünniliği iken ki onlarda Kuran ve Ehli Beyti merkezliydi. Şiilik bir kalemde karalanıp atılabilecek bir mezhep midir.Sünnilik bu kadar acizmidir ki şiilikten kopyaladı mehdiliği deniyor.Bu durum iki yolun temelinin de aynı kaynaklara dayalı olduğunu gösterir ki bu da Ümmete emanet edilen sakaleynin,halifeteynin Kuran ve Ehlibeyt olduğu gerçeğidir.Sahtelerinin çıkması nübüvvet müessesesini nasıl ki inkarı gerektirmiyorsa sahtelerinin çıkması velayet ve mehdiyet inancını inkarı öylece gerektirmez. Mehdilik insanı kamil olma (Nefsi Kamile) ve onu arayış ülküsüdür bu ülküyü yok ederseniz asıl dini o zaman sabote etmiş olursunuz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hikmet berber / 21.08.2016 09:07

    Yaşanmış ve başa gelmesi muhtemel sıkıntıları, anlayana çok güzel izahda bulunmuşsunuz.

    Yanıtla (0) (0)
  • rselbi7138 / 20.08.2016 23:42

    Mutlaka araştırılsın ama sen araştırmadan karar vermişin bu verdiğin kararla bitaraf olmuşun amacın kafirlerin abduhların fikirlerini yaygınlaştırmak günümüze taşımak bu fikrinizin bir sonraki aşaması sünneti inkar bir sonraki aşaması dini fetöculerin cizgisine taşımak

    Yanıtla (0) (0)
  • Ömer Çiftçi / 20.08.2016 18:06

    Dün akşam yaptığım yorum neden yayınlanmadı? Bekliyorum...

    Yanıtla (0) (0)
  • Mustafa Evet / 20.08.2016 02:19

    Elinize ve gönlünüze sağlık değerli hocam. ilmin vermiş olduğu sağlıklı bakış açısıyla çok yerinde faydalı bir yazı kaleme almışsınız. Allah razı olsun hocam. Sizin gibi alimlerimiz hangi çevre ve grup ne derse desin hiç çekinmeden sağlıklı bir dinin anlaşılması ve yerleşmesi konusunda gayretlerinizi umuyoruz. Saygı ve hurmetlerimle...

    Yanıtla (0) (0)
  • Salih Oktay / 19.08.2016 19:51

    Bu yazınız tamamen yanlı ve bazı şeyleri gizleme amaçlı yazılmış gibi. Acaba sizin de saklamak istediğiniz bir şeyleriniz mi var? Yakında yaşasın Laiklik diyeceksiniz. Tüm cemaatleri dışlayın bakalım Anadolu ruhu kalıyor mu?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 19.08.2016 19:09

    Kaleminize sağlık hocam...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 19.08.2016 12:33

    Birey olmadan biz olma hastalığı var Müslüman da

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet / 19.08.2016 00:54

    Saygıdeğer hocam, çok gūzel bir konuya değinmişsiniz. Bence Tūrkiyede özellikle kati laik kemalizm yorumu mūslūmanları kapalı iletişime zorladı. Kalitesiz insanlar da hacı hoca adıyla bu boşluğu kullandilar. Bu adamların sapkınliklarını, kendilerinde olmayan gūcū varmış gibi göstermeler, kendilerini peygamberden bile yetkin gorenler(imaj olarak). Toplum ve gerçek alimler bunları duyup elestirse bile bu sefer iradeleri elinden alınmıs bağlıları ikna edemiyorsunuz. Sanirim bu kotu niyetli kemalistler yuzunden muslumanlar ozelestiriden kaçiniyorlar. Bu da baska sakincalari getiriyor. Halbuki islamiyet aciktir, nettir ve anlasilabilirdir. Sahih hadisler ortadadir. Yūce Allah rızkı, gelecek bilgisini ve ecel bilgisini kendisine bağlamıs ve bu yollarla şarlatanların bizi kolelestirmesine set cekmistir. Buna rağmen haddini bilmeyenler. Hz peygamberimizin kızı Hz Fatımaya soylediklerine rağmen bazi şeyh görūnūmlūler Allahın cennetini tıpkı ortaçağdaki hıristiyan papazlari gibi satmaya kalkiyorlar. Insanlari Allahın cennet ile kandirip(Kendilerini nasıl garatiye almıslarsa)emek harcamadan çikar elde ediyorlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 18.08.2016 18:41

    Ben mesela Süleyman Hilmi Tunahan'a (tanıdığım kadarıyla) saygı duyarım. kendisinin gayretlerini ve fedakarlıklarını, öğütlerini önemserim. Ama ona bağlı olanların bağlanma düzeylerine (hizmetlerini yine ayrı tutuyorum) saygı duyamıyorum. Değer vermek, takdir etmek, hayranlık duymak ya da ilham almak güzel şeyler. Ama bir insana sorgusuz sualsiz bağlı olmayı anlayamam. Dinimizin böyle bir teslimiyeti tavsiye ettiğini de sanmam.

    Yanıtla (0) (0)
  • Güzel günlere / 18.08.2016 16:45

    Tüm cemaatleri-sorgulama-zarureti konusunda size katılıyorum. Artık bu işe bir son verilmeli.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 18.08.2016 16:28

    Hayır anlayamadığım şu; Kitabımız belli, peygamberimiz belli, dolayısıyla yolumuz da belli. Cemaat bu işin neresinde. Tek onaylayabileceğimiz iyilik için bir araya gelme güzelliğidir. Öyle kalabiliyorsa eyvallah. Lakin sıkıntı şurada, bir tane cemaat üyesi tanımadım daha, önderinin de hata yapabileceğine ihtimal veren. Demek ki onu insan üstü görüyorsunuz. Ona da eyvallah. Dileyen dilediğine dilediği şekilde inanır. Hepimiz hesabı diğer tarafta vereceğiz zaten. Gel gör ki o taktirde iradenizi ona teslim ediyor ve sorgulamayı bırakıyorsunuz. O da bir insan, ola ki hatası olur, liderim de olsa söyledikleriniz bir süzgeçten geçireyim diyor musunuz, demiyorsunuz elbette. İlahlaştırıyorsunuz çünkü. Bunun aksini iddia etmeniz yetmez. İstisnalar da kaideyi bozmaz. Genel durum budur maalesef. Ayrıca hoca sorgulama gereği demiş. Bazı hususlara değinmiş. Saldıracağınıza bakın bakalım sizin cemaatte de böyle haller var mı. Yok diyorsanız ne ala, devam edin bildiğiniz gibi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mustafa Çağrıcı / 18.08.2016 15:30

    Yazımla ilgili takdir ve eleştiri mahiyetinde yorum yapanlara (iman tazelemeye çağıran zat hariç) teşekkür ederim. 1. Yaklaşık 1200 yıldan beri tasavvuf, 1000 yıldan beri de tarikatler hep vardır ve var olacaktır. Yine 1000 yıldan beri dinî veya siyasi bakımdan sınırları aşan mutasavvıflar ve tarikatlar hep eleştirilmiştir, bugün de eleştirilmelidir. Bu öncelikle tarikatların iyiliğinedir. Benim de yapmak istediğim budur. Daha tarikatlar yokken Gazzâlî bile “İhyâ”nın 3. cildinin sonunda tasavvufî sapmalardan örnekler sıralamış ve çok ağır eleştiriler yöneltmiştir. Ama kimse –burada yapıldığı gibi- Gazzâlî ve diğer eleştiricileri iman tazelemeye davet etmemiştir. Tarih boyunca, Özellikle de Osmanlılarda siyaset ve devlet işlerine burnunu sokmaya kalkışan tarikat liderlerine ne ağır cezalar verildiğini konunun erbabı bilir. 2. 2004 Mardin toplantısının “tepeden tırnağa rezalet” olduğunu, “dinimize ve milletimize hakaret” olduğunu, daha o gün, bizzat platform yöneticisine (bugün “İsrail imamı” olduğu söylenen kişiye) ilk ifade eden ben oldum ve buna ekranlardan tanıdığınız Prof. Ömer Faruk Harman, dönemin Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. M. Şevki Aydın şahittir. Nitekim Ali Bulaç (şimdi tutuklu), ertesi gün tepkimi Zaman’daki köşesine taşımıştır. 3. “Buyrultu”, Şeyhulislamlık’tan gelen bir Osmanlı tabiri ve uygulamasıdır. İstanbul Müftülüğü de bunu devam ettirmiştir. Dolayısıyla “Buyrultu”, İstanbul Müftülüğü’nün, daha çok Türkî ülkelerden gelip, resmen Müftülüğe bağlı Kur’an kurslarında öğrenim görenlere, ülkelerinde imamlık yapacak, Kur’an okutacak yeterliliğe sahip olduklarını gösteren tavsiye mektubu mahiyetinde bir belgedir. 4. “Siyasal İslâmcılık”la ilgili yoruma katılıyorum. Kısaca tasavvuf ve tarikata karşı olan Siyasal İslâmcılar, Siyasal İslâmcılığa karşı olan tarikatlar elbette var. 450 kelimelik bir köşe yazısında ancak bugün sorun oluşturanlar üzerine durma imkanı vardı. Mesele şu: Devlet devletliğini, tarikat tarikatlılığını bilmeyince başımıza böyle belaların gelmesi kaçınılmazdır. Anlatmak istediğim budur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Esra Aydın / 18.08.2016 03:38

    Cemaatler kendilerini nasıl da dokunulmaz görüyorlar. Ehli Tarik'e bakın hele! Kendileriyle ilgili en nazikane bir eleştiri karşısında nasıl da küfürbazlaşıyor. Konuşun, sövün!! Hocanın haklılığının ispatısınız! Şeyh efendilerinizin sakalının bir kılı için dünyayı yakarsınız! Sizdeki bu potansiyeli görmek dünyanın bütün "üst akılları"nı ne kadar memnun ediyordur..

    Yanıtla (0) (0)
  • Lütfi Kınış / 17.08.2016 23:58

    Manadan ve islami ruhtan mahrum hain ve basiretsiz insan; devlete, millete, islama ve müslümanlara ihanet eden sözde hain bir cemaati, tasavvufi cemaatlarla ayni kategoride değerlendirmenin bir manası yoktur. Olsa olsa manası şu olur; hedefi Allaha kulluk vazifesini halisane duygularla yerine getirerek Allahın rızasını kazanmak olan ehli tasavvufi, şer odakları ve ihanet şebekeleri arasında göstererek MUTLAK HAINLERI KORUMAK VE KOLLAMAKTIR. BU YAZINIZ RENGINIZI VE GAYENIZI NET ORTAYA KOYMUŞTUR.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 17.08.2016 20:38

    teşekkürler

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 17.08.2016 20:13

    2004 dinler arası diyalog( büyük fitne) toplantısında havuzdaki temsili sırat köprüsünden diğer din kardeşleriyle! geçip güya cennete giren kişi önce imanını tazelediğini açıkca beyan etmeli.

    Yanıtla (0) (0)
  • Tun kar / 17.08.2016 19:00

    1400 yıldan beri bu oluşumlar hep vardı. Bu güne kadar bir iki tanesi hariç topluma musallat olan herhangi bir grup ta olmadı. Böyle toptancı bir anlayış da dinimizde yok. Hepsini hirlikte yok edelim öylemi ? Allah hepimizi ıslah etsin hiç te iyi bir yolda değiliz malesef. Birbirimizi yemeye devam......

    Yanıtla (0) (0)
  • BUYRULTU NEDIR? / 17.08.2016 18:09

    Sayin Hocam Istanbul Muftulugunuz doneminde bazi cemaat uyelerine Buyrultu adi altinda imzali muhurlu belgeler dagitmistiniz. Bu belgeleri dagitirken yukaridaki yazinizda dile getirdiginiz hususlari goz onunde bulundurmus muydunuz?

    Yanıtla (0) (0)
  • Dr şair / 17.08.2016 18:08

    Yazının her şeyine katılmamakla beraber faideli olduğunu belirtmek isterim; ancak siyasal islamcı terimi kanaatimce yanlış yerde kullanılmış. siyasal islamcı olarak zikredilen kesim tarikatler ile genelde vasatı aşamamış ilşkileri olmuştur hatta kimi tarikat ve cemaatlerle aralarında mesafe; hatta derin ayrılıklar bile meydana gelmiştir şimdi tarikat ve cemaatlerdeki kimi yanlış uygulamaları siyasal islamcı kesme yüklemek kanaatimce haksızlık olacaktır.Ayrıca bu bakış açısı doğru noktaya varmada engel teşkil edecektir

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet yetim / 17.08.2016 17:58

    Fetö bir suç örgütüdür.Onu diğer cemaatlerle karşılaştırmak kötü niyetli bir yaklaşımdır.Klasik bir Modernist İslam ekolü yorumu.Ali Fuat Başgil merhum Din ve Laiklik isimli kitabında " Laik devletin okullarında din adamı yetişmez din tenkitçisi yetişir."" demiştir.Sizi tarif etmiş vesselam.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 17.08.2016 17:38

    Mustafa çağrıcıya köşe verdiği için karara bravo. nihayet memlekette doğru ilahiyatçılar konuşmaya başladı

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 17.08.2016 15:18

    Kaleminize sağlık hocam. Aslında resmi din eğitiminde bu saydığınız uydurmaların yeri yok. İslam dini gayet sade ve anlaşılır. Ancak bir çok insan sade olanın değil karmaşık ve gizemli olanın peşinde. Şu an gençlerin okuduğu kitapların yüzde doksanı gizem ve mitoloji konulu ... Hz. Ali'ye atfedilen bir söz var. "İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttılar.

    Yanıtla (0) (0)
  • Esra Aydın / 17.08.2016 14:24

    Sevgili hocam, kaleminize sağlık. Bu konuda söz söylemek şu zamanda bile büyük cesaret istiyorsa bu, cemaatlerin toplum (bilhassa dindar kesim) üzerinde ne denli tahakküm sahibi olduklarını gösteriyor zaten. Giderek dünyevileşen ve büyüyüp serpildikçe çeşitli odakların kullanımına müsait hale gelen bu yapılar artık şımartılmamalıdır..

    Yanıtla (0) (0)