Uçuşa yasak bölge: Tam bir kazan-kazan durumu

Cumhurbaşkanı Erdoğan Hangzhau’daki G20 Zirvesi sonrasında basına yaptığı açıklamada gündemdeki diğer konuların yanında Türkiye’nin ÖSO ile birlikte kontrolü altına aldığı ve daha da alacağı alanda uçuşa yasak bölge kurulması gerektiğini söylemiş, konuyu Putin ve Obama ile görüşmesinde gündeme getirdiğini belirtmişti.

Henüz tüm detaylarını bilmiyoruz ama umarız Türkiye’nin uzun zamandır gündemde olan bu önerisi zemindeki ve dünya siyasetindeki değişiklikler de dikkate alınarak kabul görür, 90-95 km genişliğinde 40-45 km derinliğinde olacağı anlaşılan bu bölgede Suriyeliler, Suriye rejimi ya da Rusya’dan saldırı gelmeyeceğini bilerek daha huzurlu yaşar.

***

Aslında böylesi bir projenin hayata geçirilmesi bölge içi ve dışı tüm aktörler açısında da tam bir kazan kazan mantığına oturmaktadır. Uçuşa yasak yani “güvenli bölge” ilan edilmesi ve o bölgenin Suriye sorunu çözülse de çözülmese de imarı, Türkiye’de yaşayan Suriyeliler için cazibe merkezi yaratacağından en başta AB’nin mülteci korkusuna iyi gelecektir. Almanya ve Fransa gibi ülkelerin aşırı sağın girdabına kapılmaları bir nebze de olsa engellenecektir.

ABD açısında da böylesi bölge BM Güvenlik Konseyi kararına değilse bile en azından bir mutabakat zaptına dayanacağı için sınırları belli, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna geçmesine saldırıya uğramadığı takdirde cevaz vermeyen, Suriye rejimi ile Türkiye’nin karşı karşıya kalma riskini minimuma indiren, IŞİD’e karşı mücadele açısından güvenli ileri karakol görevi görebilecek olan bir bölgedir.

Rusya ve İran için de uçuşa yasak bölge, (özellikle de sorunun çözülememesi halinde) Ankara ve Şam’ın karşı karşıya kalma riskini azaltacak, Tahran ve Şam’ı zor seçimler yapmaktan kurtaracak olan bölgedir. Suriye rejimi için de rahatlatıcıdır. Çünkü uluslararası toplum adına kurulmuş olan bu bölgede Türkiye’nin ya da başka bir gücün tek başına hareket etmesi, kendileri açısından güvenlik ya da egemenlik riski oluşturması zorlaşacaktır.

Türkiye içinse böylesi bir bölgenin ilanı sorumluluk daha doğrusu yük paylaşımı anlamına gelecek, bu bölgedeki askeri varlığının meşruiyeti sorgulanmayacak, topraklarında barındırdığı Suriyelilerden bir kısmının bu bölgeye dönmesi ve yerleşmesi çok daha kolay olacak. Hepsinden önemlisi de güvenli bölge, sınırlarının dibinde bir terör kuşağının oluşmasına “hukuken” de engel olacaktır.

Güvenliği çok taraflı bir mutabakatla kabul edilecek bu bölgenin oluşmasından zararlı çıkacak tek aktör PKK’dır. Güvenli bölge Türkiye’nin askeri, siyasi ve diplomatik inisiyatiflerinin tescili anlamına gelecek, Suriye’nin kuzeyinde kesintisiz bir “PKK kuşağı” yaratılması çok taraflı bu mutabakatla daha da güçlü bir şekilde engellenecektir. Bu bölgenin demografik yapısı Kandil’in değil Ankara’nın arzu ettiği ve esasen de eski haline uygun bir biçimde şekillenecektir.

***

Ancak bunlar Türkiye’den ve Türkiye’nin penceresinden bakarak gördüklerimiz. Eminim dışarıdan bakanların bizim göremediğimiz çekinceleri olacak, kimisi Türkiye’yi rahatlatmamak, kimisi de üstünde uzlaşılmaya çalışılan ateşkes sürecini akamete uğratmamak ve belki kalıcı barışa şans tanımak için güvenli bölge inisiyatifine açıkça ya da dolaylı yollardan karşı çıkacaktır. PKK/PYD de engel olmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır.

Türkiye’nin yapması gerekense tıpkı diğer konularda olduğu gibi bunu da muhataplarına anlatmak, kendi yararlarına olduğunu hatırlatmak, diplomatik çabalarına ağırlık vermektir. Ve tabii ki değişen şartları dikkate alan bir esneklik sergilemektir. Geçtiğimiz hafta Hangzhau’da ve Bratislava’da yaşanan diplomasi trafiği konuşulduğu, tartışıldığı takdirde Türkiye’nin kendini anlatabileceğini, çıkarlarını koruyabileceğini, istediklerinin hepsini değilse bile önemli bir kısmını elde edebileceğini hepimize bir kez daha göstermiştir…

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.