Sağduyulu bir kriz yönetimi
Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un bir polis memuru tarafından öldürülmesi Türkiye’de ve dünyada pek çok tartışmayı tetikledi. Üstünde en çok durulan konulardan biri Karlov’un nasıl olup da böylesine korumasız bırakıldığı. Bir başka konu ise katilin bireysel mi, yoksa örgütsel mi hareket ettiği.
Her iki tartışma da önemli. İlki devlet sorumluluğuna işaret ediyor. Ancak Rusya ve Türkiye’de var olan şu anki iyi niyet sürerse, ki süreceğe benzer, sorunun aşılması, devlet sorumluluğu doğarsa Karlov’un varislerine tazminat ödenmesi ya da başka bir yöntem bulunması mümkün. İkincisinin bizi götüreceği noktaysa cinayet bireysel de olsa, örgütsel de olsa teröre karşı daha kapsamlı mücadele olur.
***
Her ikisi de Rusya-Türkiye ilişkilerini zedelemez, ama eğer katilin FETÖ bağlantısı iki ülke arasında oluşturulan ortak çalışma grubu tarafından da tescil edilirse, bu örgüte karşı küresel çapta verilen mücadele bambaşka bir boyut kazanır. Fakat bunlar veriler, deliller ve beklentiler ortaya çıktıkça üstünde konuşacağımız, yazacağımız konular.
Bugün itibarıyla asıl önemli olan ciddi bir kriz potansiyeli taşıyan bu olayın iki tarafın, özellikle de Türk tarafının sağduyulu yaklaşımıyla yönetilebilir bir sorun boyutlarına indirgenmiş olmasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve diğer yetkililer yaptıkları açıklamalar ve görüşmelerle ileride ders kitaplarına geçecek bir kriz yönetimi emsali yaratmışlardır.
Eğer bu cinayet göründüğü gibi planlı-programlıysa, ardında bir örgüt ya da bazı Rus analistlerin iddia ettiği gibi bir devlet varsa, Türkiye ve Rusya’yı yönetenler sergiledikleri basiretli tutumla onların beklediklerini elde etmelerinin önüne geçmiştir. Karlov cinayeti iki ülkeyi birbirinden uzaklaştırmamış, tam tersine yakınlaştırmıştır. “Karlov” büyük bir olasılıkla ikili ilişkilerde yeni bir dönemin de adı olacaktır.
***
Unutmayalım ki politikalarını sevsek de sevmesek de Rusya’nın gücünü ve etkisini kabul etmek, ondan yararlanmak ve elimizden geldiğince bizim beklentilerimizi karşılar bir politika izlemesini sağlamak için yakın durmak zorundayız. PKK’ya karşı mücadelede de, IŞİD’e karşı savaşta da Rusya kilit önemde bir ülkedir.
Türkiye çıkarlarını korumak için tıpkı diğer ülkelerle olduğu ve olması gerektiği gibi Rusya ile de konuşmak, pazarlık etmek, gerektiğinde uzlaşmak durumundadır. Suriye’de ateşkes olacaksa, masum insanların hayatı kurtarılacaksa Türkiye Rusya ile konuşmalıdır, zaten konuşmaktadır da. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu bu amaçla pazartesi akşamı Moskova’ya gitmiştir…