İncirlik Üssü kapanır mı?

İncirlik Üssü’nün ABD’nin kullanımına kapanıp kapanmaması bir kez daha gündemde. Savunma Bakanı Işık da, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da Adana’daki üssün Amerika’ya kapanabileceğini ima etti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, kapatılmanın şimdilik düşünülmediğini söyledi. Ama üssün kapanacağının gündeme gelmesi dünya medyasında geniş yankı buldu, ABD’nin reaksiyonu alt düzeyde de olsa üssün kendileri için önemli olduğu ve Türkiye ile zaten işbirliği yaptıkları yönünde oldu.

Amerikalıların üssün kapatılmasına ilişkin tartışmayı ne kadar ciddiye alacaklarını, daha da önemlisi nasıl tepki vereceklerini kestirmek zor. Benim beklentim Türkiye’nin mesajını anlayacakları, siyasetlerini ayarlayacakları yönünde. Yine de ABD-Rusya ilişkilerinin geleceği, yeni yönetimin nasıl bir Ortadoğu politikası izleyeceği üsse atfedilecek önem üstünde etkili olacaktır. Gerilimli bir ABD-Rusya ilişkisi bizim için başka açılardan sorun yaratsa da, İncirlik Üssü’nün öneminin idraki açısından imkanlar sunacaktır.

Ancak uzaktan pazarlık, özellikle de medya üstünden yapılanı bazen çözdüğünden daha çok sorun doğurabilir. En sağlıklısı, sorunların konuşularak çözülmesi, beklentilerin en üst düzeyde dillendirilmesidir. Güven ve samimiyet ABD ve Türkiye gibi iki stratejik müttefik açısından olmazsa olmaz önkoşuldur. Bunun tesisi için de ne yazık ki bazen uyarı, bazen tehdit, bazen de mükafat gereklidir. Kriz, gerilim olmadan ABD gibi bir ülke dünyadaki bu kadar sorun arasında Türkiye’nin ne istediğini dikkate almaz.

***

Önemli olan bunun pazarlık için kullanılan bir koz olduğunun muhatabınızca anlaşılması, Türkiye’de var olan Amerikan karşıtlığının yansıması ya da iç politikanın gereği olarak okunmamasıdır. Aksi takdirde doğru amaçlar için masaya sürülen bir pazarlık kozu hatalı sonuçlar alınmasına yol açabilir. Yönetilmek için çıkartılan bir gerilim kontrolden çıkabilir. Sorunun sebebi bambaşka yerlerde aranabilir. İstemediğimiz, istemeyeceğimiz çözümler gündeme gelebilir. Amerika üssü terk etmeyi, içindeki çift anahtarlı nükleer silahları başka yere taşımayı düşünebilir.

Diğer yandan bıçağın kemiğe dayandığı da doğrudur. Türkiye güçlü müttefikinden terörizme karşı savaşında gerçek katkı beklemekte, PKK’ya dolaylı desteğini kesmesini istemekte, El Bab’da yalnız bırakılmamasını talep etmektedir. Terör her geçen gün daha çok insanın canına kast ederken kim olsa aynı şeyi yapar, müttefikine döner, ondan kendisine zarar veren, insanlarının hayatına mal olan politikasını değiştirmesini ister. Artık anlamalılar ki Türkiye’nin güçlü müttefikini yanında görmesi, terör üstünden kendisinin terbiye edildiği hissine kapılmaması gerekiyor.

Eğer PKK’ya dolaylı da olsa destek sürerse, El Bab operasyonuna karşı kayıtsızlık devam ederse, Türkiye elindeki tüm kozları masaya koyacak. Onların hoşuna gitmeyen şeyleri yapacak, onlar da karşılık verirse kriz tırmanacak, ilişkiler kopmasa bile kopma noktasına gelecek. Bu bazılarının zannettiği gibi Türkiye’ye münhasır bir tutum da değil. Dünya politikasının özü pazarlığa, müeyyideye ve mükafata dayanıyor. Bütün devletler ellerindeki kozları bazen açık, bazen kapalı bir şekilde birbirine karşı kullanıyor. Türkiye’nin elinde şimdi İncirlik var, onu kullanıyor. Kendisine yönelik terör tehdidini bertaraf etmek istiyor.

***

Bir kez daha vurgulayalım, Türkiye’nin niyeti İncirlik Üssü’nü Amerika’nın kullanımına kapatmak, krizi tırmandırmak, dolayısıyla da çıkarlarına zarar vermek değil. Niyeti uyarmak, üssün daha önce olduğu gibi kapatılacağını ima edip müttefikinin kendi çıkar ve beklentilerine karşı hassasiyet göstermesini sağlamak. Bunu da en yetkili ağızlarından açık açık söylüyor. Pazarlık ettiği şey de güvenliği değil, güvenliğine hassasiyet gösterilmemesi halinde yapabilecekleri.

Türkiye’nin beklentisi açık ve net. Pazarlıktan kaybederek çıkma lüksü yok. Bu yüzden Amerikalı dostlarımızın da gerçekleri olduğu gibi görmesinde, diyalog mekanizmalarını daha etkin bir şekilde çalıştırmasında, Türkiye’nin beklentilerine hassasiyet göstermesinde yarar var. Tabii ki Türkiye’nin ekseninin gerçekten kaymasını, farklı ittifakların parçası olmasını istemiyorlarsa. Onların da bildiği gibi bazen yönetilmek amacıyla kamu diplomasisi diye başlayan bir süreç de kontrolden çıkabilir, başlangıçta düşünülmeyen, niyet edilmeyen sonuçların doğmasına yol açabilir.

Amerika’nın yapması gereken şey tüm sorunlarına rağmen Türkiye’nin müttefiki olduğunu hatırlaması, onu etkilemek istiyorlarsa güvenlik çıkarlarına karşı hassasiyet göstermesidir; kimsenin aptal olmadığını, “PKK ile PYD aynı değil”, “biz PYD’ye yerine SDG’ye yardım ediyoruz” gibi açıklamaları kabul etmediklerini anlamalarıdır; kendi yasalarına aykırı şekilde terörist bir örgüte yardım ettiklerini görmeleridir. Biraz da empati yapmaları, kendileri aynı konumda olsa neler hissedeceklerini düşünmeleridir…

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum