ABD Büyükelçiliği sorunu
ABD Başkanı Trump’ın bugün vereceği söylenen karar gelecekte dünya siyasetindeki önemli dönüm noktalarından biri olarak görülme potansiyeli taşıyor. 1995’de kararlaştırılan ancak günümüze değin uygulaması ertelenen İsrail’deki ABD Büyükelçiliği’nin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınması kararı gerçekten de verilecek olursa, 6 Aralık 2017 Çarşamba tarihe bölgesel istikrarsızlığın kontrol edilmez boyutlara ulaştığı gün olarak geçebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün AK Parti Meclis grubunda yaptığı konuşmada böylesi bir adres değişliğinin İsrail-Türkiye ilişkilerini olumsuz yönde etkileyeceğini hiç bir tereddütte yer bırakmayacak şekilde açıkladı. Dönem Başkanı sıfatıyla İslam İşbirliği Teşkilatı’nı toplantıya çağıracağını da söyledi. Suudi Arabistan, Filistin, Ürdün ve Arap Birliği’nden yapılan açıklamalar da karara tepkinin sert olacağını belli etti.
***
AB de bu konuda Washington’u uyardı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron ABD Büyükelçiliği’nin taşınmasının dünyanın her yerinde ciddi tepkiler doğuracağını Trump’a anlattı. Trump’ın anlatılanları anlayıp anlamadığını, daha doğrusu anlamayı isteyip istemediğini henüz bilmiyoruz. Yeni Şafak’tan Abdullah Muradoğlu pazar günü yayınlanan ve konuyu kapsamlı bir şekilde ele alan yazısında Trump’ın anlamak istememe eğiliminde olabileceğine işaret etti.
Muradoğlu, Trump’ın seçim vaatlerinden birinin büyükelçiliğin Kudüs’e taşınması olduğunu, İsrail lobisinin ZOA gibi aşırı uçlarıyla seçim yarışının bağışçılarından Sheldon Adelson’un bu vaat için atağa geçtiğini, Başkan Yardımcısı Pence’in de her zaman İsrail’in yanında durduğunu hatırlattı. Zaten damat Kushner’in İsrail’e karşı güçlü duygular sergilediği de sır değil.
Üstelik, Trump Mueller Soruşturması yüzünden giderek köşeye sıkışmakta ve kendisine siyasette alan açacak bir atılım fırsatı aramakta. Beyaz Saray’daki danışmanlar ve Dışişleri Bakanlığı itidal tavsiye etse de, Trump’ın eğilimi taşınmayı bir oldu-bitti ile sağlamaktan yana gibi görünüyor. 1 Aralık itibarıyla yapılması gereken rutin erteleme işlemi bir türlü yapılamıyor, belli ki bölgeden gelebilecek tepkiler ölçülüyor.
ABD’nin taşınma kararını uygulamaya koyması sorunun İsrail’in istediği şekilde çözülmesi yolunda yeni bir adım olacak, dünyanın en güçlü devletlerinden biri barış sürecinin önceliklerini, bu zamana kadar birikmiş uluslararası müktesebatı göz ardı eden bir yaklaşım sergileyecek. Soruna iki devletli, kalıcı ve adil bir çözüm bulmak eskisinden daha da zor hale gelecek. Netanyahu’nun eli güçlenecek.
***
Bizim açımızdansa Kudüs’ün tartışmalı statüsünü daha da tartışmalı hale getirecek böylesi bir taşınma, zamanlaması da düşünüldüğünde çok daha farklı anlamlar taşıyacak. 9 Aralık 1917’de Kudüs’ten çıkışımızın, imparatorluk Türkiye’si olarak Ortadoğu’yu fiilen terk edişimizin tam da 100’üncü yılına denk gelecek.
Tarihçi olmadığım için bu olayın detaylarına girmek, Kudüs’ü neden kaybettik sorusunun cevabını aramak istemiyorum. Sanırım Hakan Erdem ve/veya İbrahim Kiras bize yakında kapsamlı bir Kudüs dosyası sunacaktır. Ama konuyu şimdiden merak edenlere Atlas Tarih Dergisi’nin son sayısındaki Tuncay Yılmazer’in “Elveda Zeytindağı!” başlıklı yazısını okumalarını önerebilirim...