17 Nisan’ın gündemi
Bugün Türkiye sandık başına gidip tarihinin en önemli kararlarından birini verecek. Ancak sonuç referanduma sunulan 18 maddenin kabulü de, reddi de çıksa dünya dönmeye, sorunlar yine sorun olarak kalmaya devam edecek. Ama umuyoruz ki Türkiye siyasi enerjisini kendi içi ve özellikle de dışındaki sorunların çözümüne daha fazla harcayabilecek, sorunların çözümüne daha fazla katkıda bulunabilecek.
***
Bu sorunların başında hiç şüphesiz Türkiye’nin güvenliğini ve geleceğini doğrudan etkileyen Suriye geliyor. Bir yandan rejime karşı 2011 yılından bu yana verilen mücadelenin geleceğinin ne olacağı, diğer yandan IŞİD’e karşı ABD ve Rusya’nın kiminle mücadeleyi sürdüreceği belirsizliğini koruyor. Üstelik ABD’nin beklenmedik müdahalesi ve onun ertesindeki Tillerson’ın Moskova ziyareti bilinmezliğe bilinmezlik katıyor.
ABD ile Rusya’nın Esad’ın geleceği üstünde anlaşması, BMGK’nin 2254 sayılı kararında öngörüldüğü şekilde çözüm sürecinin başlaması mümkün. Fakat en az onun kadar mümkün olan iki büyük devlet arasındaki uzlaşmanın İdlib’i “Selefilerden” temizleme operasyonuna da dönüşmesi. Her iki olasılık da Türkiye’nin üstündeki yükü azaltacak ya da çoğaltacak opsiyonlar içeriyor.
Rusya, ABD ile anlaşsa da anlaşmasa da İdlib’deki “ılımlı muhalifleri” Türkiye’nin Fırat Kalkanı Operasyonu ile fiilen oluşturduğu güvenli bölgeye sürebilir. Cuma günü Kadir Has Üniversitesi’nde bir araya geldiğimiz konunun uzmanlarının bazıları bu olasılıktan endişe ediyor. 2.000 kilometre karelik alanın böylesi bir göçü kaldırmasının zor olduğunu söylüyor. Ayrıca Rakka operasyonun da yakında başlama olasılığı çok güçlü.
Rakka operasyonu başlarsa Rusya ve ABD ile olan ilişkilerimizi gözden geçirmek zorunda kalabiliriz. Her iki ülkeyle de zaten gergin olan ilişkilerse daha da fazla gerginliği kaldıramayabilir. Bu yüzden pazartesi sabahı itibarıyla Türkiye’nin yaratıcı çözümler üstünde düşünmesi, hayati önemdeki bu ilişkileri kendi çıkarlarını en optimum düzeyde koruyacak şekilde kurgulaması gerekecek.
Sadece iktidarın değil muhalefetin de “Rusya’yı ve ABD’yi Türkiye’nin hayati çıkarlarına hassasiyet göstermesi için nasıl daha iyi etkileriz?” diye düşünmesinde yarar var. Düşünce kuruluşlarına ve üniversitelere de sorumluluk düşüyor. Her iki ülkeyi de daha iyi takip etmeli, anlamalı ve anlamlandırmalıyız. Sevsek de sevmesek de iki ülke de Türkiye için önemli. Ticaret için önemli, siyaset için önemli.
Özellikle ABD’nin yeni yönetimini, kendi içinde yaşadığı sorunları, sorunların bize muhtemel yansımalarını hesap etmeliyiz. Şayrat üssüne atılan 59 seyir füzesinin Suriye kadar dünyaya naklettiği mesajı da tartışmalıyız. 2003’de imal edilen 14 tonluk bir bombanın 2017’de Afganistan’da kullanılmasının, Kuzey Kore ile yaşanan gerginliğin doğurabileceği neticelerin ihtimal hesaplarını yapmalıyız. Çünkü bazen dünyanın bambaşka bir köşesinde olan bir şey bizi doğrudan ilgilendirecek sonuçlar doğurabiliyor.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun da vurguladığı gibi referandum sonrası Türkiye’de AB ile olan ilişkilerimiz de masaya yatırmak, Türkiye’nin çıkarlarını maksimize edecek formüller üstünde konuşmak gerekecek. Vize serbestisi, ticari ilişkilerin geleceği, bazı üye ülkelerle gerilen ilişkilerin yumuşatılması için karşılıklı çaba gösterilmesi de sanırım yakın geleceğin gündem maddeleri arasında yer alacak. Unutmayalım ki Türkiye’nin çıkarlarını koruyabilmesi, beklentilerinin karşılanmasını sağlayabilmesi için çok boyutlu, çok taraflı işbirliklerine ihtiyacı var.
***
Kıbrıs ise taraf olduğumuz ve çözümüne destek verdiğimiz bir başka sorun. Bilindiği gibi Enosis anma ısrarı yüzünden askıya alınan müzakereler bulunan ara formülle geçtiğimiz günlerde başladı ve Türk tarafının çıkarlarını BM parametreleri çerçevesinde koruyacak çözümün gerçekleşmesi için yeniden umut doğdu. Aynı zamanda da Rum tarafı yeni bir gaz sahasında (Blok 10) deneme sondajları yapılaması için aralarında Katar Petrolleri Şirketinin de olduğu bir konsorsiyuma yetki verdi. Her iki süreç de üstünde dikkatle çalışılmasını, Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin bu gelişmelerden yararlanması için yaratıcı formüller geliştirilmesini gerekli kılıyor…