Eleştiri iktidarları zayıflatmaz güçlendirir

Zaman zaman şikayetlerimiz olsa da esas itibarıyla Türkiye’nin son 15 yılda, yani AK Parti iktidarı döneminde ekonomiden demokrasiye kadar pek çok alanda önemli bir mesafe kaydettiğini biliyoruz. Aslında şikayet babında söylediklerimize daha yakından baktığımızda, bütün bunların zihnimizde Türkiye’ye biçtiğimiz rolün daha mükemmel olmasını istediğimizden kaynaklandığını görürüz.

Dolayısıyla eleştiriden korkmamak lazım. Eğer standartları yüksek, demokrasisi daha sağlam, ekonomisi daha güçlü, dış politikada diplomatik derinliği olan bir Türkiye istiyorsak, yapılanlar konusunda hakkı teslim etmek kadar, eleştirel bakmanın da çok değerli olduğunu bilmek durumundayız.

Nitekim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kültür sanat ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, kurucusu ve lideri olduğu AK Parti’nin özellikle eğitim ve kültür alanındaki icraatları konusunda bir bakıma eleştirel nitelik taşıyan çok önemli tespitlerde bulundu:

“Ülkemizin geçtiğimiz 14 yılda yaşadığı büyük dönüşümün en zayıf halkalarını ne yazık ki eğitim ve kültür oluşturuyor. Bu konularda hayal ettiğim düzeylere ulaşamamış olmamızdan fevkalade müteessirim. Bu bir özeleştiridir, ama gerçektir.”

Kuşkusuz bu tespitler, geçmişin muhasebesi açısından son derece kıymetlidir, ama daha da önemlisi gelecek için yol gösterici ve ufuk açıcı bir nitelik taşıyor olmasıdır. Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan bu özeleştiriyi yaptı diye AK Parti zaafa mı uğramıştır? Hayır, tam aksine güç kazanmıştır.

***

Şimdi yapılması gereken hiçbir komplekse kapılmadan, eğitim ve kültür alanında bugüne kadar nelerin yapılamadığı, bundan sonra hangi adımların atılması gerektiği son derece objektif ve zihni bir berraklık içinde masaya yatırılarak reformist adımların atılmasıdır.

Mesela eğitimde neden hala pek çok ülkenin gerisindeyiz, neden bir kalite standardı oluşturamadık?

Düşünün uluslararası eğitim değerlendirmesi testinde 72 ülke içinde 50. sıradayız. Singapur, Tayvan, Estonya, Vietnam ve Slovenya gibi ülkelerin bile gerisindeyiz. Oysa fiziki anlamda önemli yatırımlar yaptık, ülkenin her yerinde yeni okul binaları inşa ettik, araç gereçlerle donattık ama müfredatta sınıfta kaldık. İşte bütün bunları açık yüreklilikle tartışıp, eğitimin kalitesini artıracak ciddi yatırımlar yapmak zorundayız.

Dünyadaki sermaye hareketlerini ve değişik ülkelerin kalkınma hikayelerini iyi bilen bir iş adamı dostumuz Güney Kore’nin kalkınmasıyla ilgili önemli bir ayrıntıyı anlatmıştı. Diyor ki: “Dünya sermayesi belli dönemlerde belli ülkelere yönelir. 70’li yıllarda Asya ülkelerine önemli bir sermaye akımı olmuştu, Güney Kore ve Malezya gibi... O yıllarda Güney Kore ülkesine gelen bu paraları adeta eğitime gömmüştü. Amerika dahil pek çok ülkeye öğrenciler gönderdi, dijital mühendisleri, matematikçiler, inovasyon uzmanları yetiştirdi. Ve bugün Güney Kore’nin dünya çapında markaları var. Malezya ise o paraları betona gömdü, gökdelenler dikti. Aradaki fark ortada...”

***

Galiba bütün mesele, eğitime nasıl bir bütçe ayırıyoruz ve de hangi kaliteyi hedefliyoruz önemli olan bu... Yoksa görkemli okul binaları yaptırırız ama eğer kaliteli ve özgür düşünceli nesiller yetiştirecek bir müfredat hazırlayamazsak, yaptırdığımız görkemli binalar sadece beton duvarlar olarak kalır ve eğitimde hep geri sıralarda kalmaya mahkum oluruz.

Kültür sanat alanında ise daha içler acısı bir durumdayız. Büyükşehirlerimizin neredeyse hemen bütün mahallelerinde kültür merkezlerimiz var ama ne yazık ki dünya çapında ismi olan bestecilerimiz, ressamlarımız, romancılarımız yok. Ayrıca olanlara da pek ilgimiz olduğu söylenemez. AK Parti’nin geldiği kök itibarıyla baktığımızda, mesela son on beş yılda neredeyse bir tek Türk Sanat Müziği bestesi bile yapılmamış. Yine daha önce bir yazımda belirtmiştim, tekrar etmekte yarar var; 15 Temmuz bizim için bir milat özelliği taşıyor ama onun için bile dört başı mamur bir beste yapamadık. Bu gerçekten yürek sızlatan bir durum...

YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum
  • E.Arslan / 15.02.2017 02:08

    Eleştiri,değer vermektir..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.02.2017 22:49

    eleştiri, hırsızlık yapan, haksızlık yapan, zulüm yapan, adam kayıran, rüşvet alan, gayri meşru işler yapan, alavere dalavere yapan, ihaleleri yandaşlara veren, "devletin malı deniz yemeyen domuz" diyen, gizli kapaklı işleri olan iktidarları güçlendirmez tam tersine iktidardan düşürür. Eleştiri, iktidarın alavere dalavere yapmasına, ihaleleri yandaşlara vermesine, haksızlık yapmasına, gizli kapaklı işler yapmasına, zulüm yapmasına, "devletin malı deniz yemeyen domuz" demesine, hırsızlık yapmasına, rüşvet almasına, devletin malını babasının malı gibi kullanmasına engel olur.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.02.2017 22:27

    ekonomi ve demokraside son 15 tılda önemli gelişme oldu aslında demişsiniz Mehmet Bey. Biz buna en iyisi ilk 5 /6 yıl desek daha iyi olur. zira ak parti hızla akp oldu. gidişat daha kötüleşiyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.02.2017 17:21

    Dost yazıları kıymeti bilinmeli Ak parti medyasının yüz akı karar

    Yanıtla (0) (0)
  • Ömer Öz / 13.02.2017 17:17

    Eleştirenler hepsi kodeste.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.02.2017 15:32

    "Komünizm gelecekse onu da biz getiririz" gibi... Yani hükumet etme zihniyetinde değişen pek bir şey yok; hamam aynı tas aynı, tellak farklı!

    Yanıtla (0) (0)
  • turan / 13.02.2017 14:07

    içinde bulunduğumuz hazin durum, bu kadarmı objektif ve güncel gerçekliğini koruyup ifade edilir arkadaş. 70 ülke arasında 52.olan ülkemizde eğitim sistemimiz ve kalitemizin çıkar yolu ,korkarımki bu zihniyetle artık yoktur,geçmiş olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • Tekin / 13.02.2017 13:30

    Eğitimde de kültürde de bilimsel ve sorgulayıcı değil ideolojik ve ezberci yaklaşımlardan ötürü geriledik. İktidar ideolojik bir eğitim sistemi yerine bilimsel ve sorgulayıcı bir eğitim sistemi getirmediği sürece de bir ilerleme olmayacak.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.02.2017 12:49

    Turizm ve Kültür Bakanlığının bütçesi 2.9 milyar. Cumhurbaşkanlığının bütçesi %60 oranında artırılarak 650 milyona yükseltilirken, Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesi 600 milyondan 180 milyona düşürüldü. Diyanetin bütçesi 6.8 milyar ama TÜBİTAK'ın bütçesi 3.2 milyar. Üstelik Diyanetin bütçesinin %94'ü yalnızca personel maaşlarına gidiyor. Eğitimin bütçesi önceki yıllara iyi durumda olsa da, eğitim yatırımlarına ayrılan pay 2002'deki %17'den bugün %8'e düşmüş durumda. Özeleştiri yapılıyor da, özeleştirinin gereği yapılıyor mu? Bu rakamlar iktidarın mevcut gidişatı değiştirmeye niyeti olmadığını göstermiyor mu?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.02.2017 12:47

    Çok yerinde bir benzetme elinize sağlık.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.02.2017 11:58

    AKP elestirel dusunceyi kurumlastiramaz. Bunu yapacak zihniyeti yok, kulturu yok, gelenegi yok, kapasitesi yok, buna inanci yok, uygulamasi da yok (elestirenleri iceri tikiyorlar). Egitim de de kaliteyi artiramaz. Egitimde kaliteyi artirmak esas olarak elestirel dusunebilen birey yetistirebilmek demek. Yeni mufredatin da bunun cok uzaginda oldugunu goruyoruz (en azindan komsunuz Turgay Polat'i okuyun) . Yapay akilla ekonominin kisa surede buyuk olcude robotlasacagi dunyada AKP Turkiye' yi uluslararasi yarista saf disi biraktiracak bu gidisle...Bunun sorumlusu da ust-akil, dis gucler, hainler, teroristler, vs.vs olmayacak. Bizzat AKP ve Erdogan olacak!

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.02.2017 11:00

    Ak Partinin 15 yılı 4 mevsim gibi İlk dönemi İlkbahar, İkinci Dönemi Yaz, 3. Dönemi Sonbahar son dönemi kıştan esintiler gibi gibi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Bülent / 13.02.2017 09:55

    "Reis" kendimi eleştirirsem bir ben eleştiririm başkasına eleştirtmem diyor. Zaman bize hep güzelleme yapanların bizi getirdiği noktayı gösterecek. Bekleyip göreceğiz.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.02.2017 09:54

    Yazarın da dediği gibi ''hakkı teslim etmek kadar, eleştirel bakmanın da çok değerli olduğunu bilmek durumundayız.'' Biliyoruz ki her şeyde olduğu gibi eğitim alanında da gelişim için öncelikle olması gereken özgür düşünce ortamının gelişmiş olması, ya da en azından bu atmosferin yerleştiğine dair genel bir havanın olmasıdır. Türkiye bu atmosferden maalesef çeşitli nedenlerle sürekli olarak uzak kalmış bir ülke olmuş, bu sebeple diğer alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da yapılması gerekenler yapılmamış veya yapılamamıştır. Eğitimde bina, teçhizat, teknoloji kullanımı da elbette önemlidir. İdeolojik düşüncelerden arındırılmamış, hak ve hukuk kavramlarının bilen ve uygulayan bireyler yetiştirmeyen, özgür düşünce ortamının bulunmadığı, düşünmeyi öğrenme sürecinin yerleşmediği-yerleştirilmediği, içeriği dolu-etkin olmayan bir eğitim sisteminde, bunlar olmadıkça gidilecek yol da ülkenin geleceği de bellidir. İnsan hakları ve hukukun kendimiz, kendi çevremiz için değil herkes için gerekli olduğunu savunan bilinçli bireylerin nasıl yetişeceğinin-yetiştirileceğinin tartışılması gerekmektedir. Devletin ve toplulukların ( toplum değil, çünkü biz daha o aşamaya gelemedik) nesnesi olmuş, halen cemaat halinde yaşayan ( buradaki cemaat illaki dini anlamda değildir) bu bilinç ve yaşantı düzeyi ile olumlu yönde ileriye adım atmamız mümkün değildir. Birey olmanın ne olduğunu anlamadıkça ve bunu uygulamadıkça da böyle kalacağız. Zihnimizin ve bedenimizin özgürlüğüdür bize lazım olan...

    Yanıtla (0) (0)