Avrupa bu ‘ırkçı oyunu’ bozmalı

İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan büyük acılardan dersler çıkaran Avrupa, savaş sonrasında kültürel ve etnik farklılıklarla birlikte yaşamayı sağlayabilmek için uzun yıllar AB şemsiyesi altında yeni bir inşa projesini yürüttü. Zaman zaman belli sıkıntılar yaşansa da aslında AB projesi önemli bir mesafe kaydetti.

Ancak son yıllarda yükselen ırkçı dalga ve aşırı milliyetçi rüzgarlar, Avrupa demokrasilerini sonu belirsiz bir krize doğru sürüklüyor. Eğer Avrupa demokrasileri farklılıklarla birlikte yaşama sınavını kaybederse Avrupa ile birlikte hepimiz bu popülist ve ırkçı liderlerin önünde kurbanlık koyunlar gibi beklemek zorunda kalacağız.

Maalesef ahlaki ve vicdani bütün sınırları yok sayan ve de adalet duygusunu tahrip eden azgın küreselleşme, bütün dünyada insanlarda derin endişelere ve korkulara yol açmış bulunuyor. Galiba Amin Maalouf’un şu cümleleri bu kaygıyı çok net olarak ortaya koyuyor: “Küreselleşme süreci dünyadaki herkesi devasa bir meydanda bir araya getirdi ama şimdi bu meydanda bulunan herkes kendini tehdit altında hissediyor. Bu böyle devam edemez, birlikte yaşama formülü bulmak ve bu durumdan kurtulmak zorundayız, ancak henüz o noktada değiliz.”

Bu vahşi küreselleşmenin en ciddi tehlikelerinden birisi de dünyanın değişik coğrafyalarında bir “kurtarıcı” arayışını tetiklemiş olmasıdır. Dünyadaki değişimle arasındaki mesafeyi kapatmakta zorlanan ülkelerde, tarihteki parlak yıllarla toplumları efsunlayarak kurtarıcı rolüne soyunan popülist liderler, insanları cazip ama tehlikeli maceralara sürüklüyorlar.

Dünyanın başında Trump gibi çılgın bir dert varken, ekstra yeni çılgın liderlere kapı aralamak herhalde yapılabilecek en talihsiz hata olurdu. Hiçbir zaman komplovari bir yaklaşım içinde olmak istemem ama sanki bu Trump demokratik değerlere olan inancı yerle bir etmek için bir yerlerde özel olarak programlanıp dünyaya gönderilmiş... Zira göçmenleri, Müslümanları ezilmesi gereken bir böcek gibi görüyor ve Batı’nın kapılarının Müslümanlara kapatılmasını istiyor.

Oysa Batı demokrasileri yıllardır bir taraftan kendi içinde yaşanan derin acıları unutturmaya, bir taraftan da İslam dünyası ve sömürgelerindeki toplumların hafızalarından hala silinmeyen kötü mirası temize çekmeye çalışıyor. Ancak şu anda Avrupa demokrasileri, Trump rüzgarıyla daha da derinleşen yeni bir demokrasi kriziyle karşı karşıya. Çok daha net ifade etmek gerekirse bu kesinlikle ırkçı bir oyun. Mesela, son olarak Türkiye ile Hollanda arasında yaşananlara daha yakından baktığımızda gördüğümüz manzara endişe vericidir.

Mesela, işin temelinde demokrasiyi, özgürlükleri ve hukuku savunan Liberal Demokrat Partili Başbakan Mark Rutte’nin sırf bugün yapılacak seçimde üç beş oy daha fazla almak adına neo-faşist Wilders’ı aratmayacak hukuk dışı ve ayrımcı uygulamalara imza atması bir talihsizliktir. O Wilders ki Müslümanlardan nefret etmektedir ve çok net bir şekilde demokratik değerlerin düşmanıdır.

Dolayısıyla liberal başbakan Rutte’nin, Wilders’in gelmemesi için endişelenmesini anlamak mümkün. Ama eğer sonunda Wilders gibi bir neo-Nazi’nin yapması gerekenleri liberal bir başbakan yapmaya başlarsa işte o zaman aradaki farkı fark edemeyiz.

Açıkça belirtmek gerekiyor ki Avrupa demokrasileri oy avcılığı uğruna neo-faşistlerin ırkçı tuzağına düşmemelidir. Ama aynı şekilde Türkiye de Avrupa demokrasileri ile ilişkileri, tamiri imkansız bir koridora hapsetmekten kaçınmalıdır. Hollanda’daki utanç verici yasakçı anlayışa en sert tepkiyi vermeliyiz, veriyoruz da zaten, bu en tabii hakkımız. Ancak unutmayalım ki Avrupa’da da bu ırkçı dalgadan endişe duyan liberal, sol ve muhafazakâr kesimler var. Dolayısıyla ipleri tümden koparmak değil, özellikle bu kesimlerle ilişkileri zenginleştirmek gerekiyor.

YORUMLAR (16)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
16 Yorum
  • Mehmet / 17.03.2017 23:07

    Peki Kendi ezberimizi nasıl bakacağız.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 15.03.2017 22:31

    Dedim ya Avrupalı muhafazakarlara ve milliyetçilere ağzınla kuş tutsan yaranamazsın diye. Sıkıntı Avrupadaki milliyetçilerle Türkiye'deki milliyetçiler arasında. Avrupalı liberaller ve solcular ile Türkiyeli liberal ve solcular bir şekilde konuşup anlaşabiliyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 15.03.2017 19:02

    Biraz zor yeter,yeteceğinn inanılsa oradaki gurbetçileri güç bırakmazlardı,çantada keklik değil her zaaan olduğu gibi gerginliğe şiddetli derecede ihtiyaç var,yurtiçinde olmayınca ithal etmek zorunda kaldılar

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 15.03.2017 18:54

    Evete yaramaz bu durum

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 15.03.2017 16:25

    şu 4. paragraftaki tanım bizden ve çok tanıdık geldi: Dünyadaki değişimle arasındaki mesafeyi kapatmakta zorlanan ülkelerde, tarihteki parlak yıllarla toplumları efsunlayarak kurtarıcı rolüne soyunan popülist liderler, insanları cazip ama tehlikeli maceralara sürüklüyorlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • Bahadır / 15.03.2017 16:17

    Avrupa'nın genetiğinde IRKÇILIK var. Bu oyunun bozulmasını beklemek tabii ki güzel ama BEYHUDE... Ayrıca Akp.nin avrupadaki oylara ihtiyacı yok. Türkiye'deki EVET oyları referandum için yeter de artar bile...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 15.03.2017 16:12

    iyide arkadaş hırsızın hiç mi suçu yok avrupaya hollandaya söyleyecek bi şeyin yokmu . bu krizi bizmi çıkardık ayrıca hollandanında bize ihracatı azmı almanya sırtımızdan azmı para kazandı. Pkk yı destekleyen açık açık almanya vs değilmi, Hollanda sinirlerimizi bozmak için özel olarak pkk ya destek vermedimi sabancıyı öldüren fehriye erdalı azmı sakladı korudu vs vs vs. ee öyleyse......

    Yanıtla (0) (0)
  • Matci / 15.03.2017 12:58

    Yazınız harika. Birazda bizi yönetenlere söyleyekleriniz olsaydı keşke..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 15.03.2017 11:40

    Biz (bence yapay) krizlerle uğraşıyoruz ama işsizlik son 7 yılın zirvesine çıkmış. Resmi rakamlara göre evine ekmek götüremeyen yaklaşık 4 milyon işsiz var. Bu kriz meselesi devam ederse, özellikle turizm sektörü etkilenecek ve bu yıl işsizlik daha da artacak korkarım. Örneğin, Rusya krizi öncesinde bu ülkeden 3 milyona yakın turist geliyordu. Bu rakam 800 bine düşmüş. Avrupa'dan da en fazla turist aldığımız ülkelerle "papaz" olmuş durumdayız. Almanya'dan her yıl ortalama 2.7 milyon, Hollanda'dan 1 milyona yakın turist geliyordu. Bu yıl bu rakamlar hayal olacak. İşsizliğin yanı sıra yüksek oranda vergi kaybı yaşanacak. Muhtemelen yabancı sermaye de iyice ürkecek. Bunun yanı sıra, Avrupa bizim en büyük ihracat pazarımız. Her yıl 60 milyar Euroluk ihracat yapıyoruz. Şimdi aslında hükümetin referandumdan ziyade, bu meseleleri ve evine ekmek götüremeyen ve götüremeyecek olan vatandaşları düşünmesi gerekiyor. Korkarım bu gereksiz siyasi krizlerin nihai maliyeti yine sıradan vatandaşa yüklenecek, zira böyle giderse hükümet vergileri artırmak zorunda kalacak. Yine pamuk eller cebe yani.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 15.03.2017 09:47

    Muhafazakarlara ağzınla kuş tutsan yaranamazsın, ırkçılardan farklı bir Türkiye algıları yok. AKP'yi bile aralarına kabul etmediler. Liberaller ve solcular ile ilişkileri düzeltmek için ise önce kendi evinde demokrasi ve hukuk istediğini göstermen lazım. Türkiye Avrupa'ya ders verebilecek bir demokrasi ve hukuk kültürüne sahip değil.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 15.03.2017 09:23

    O meydanda herkesin güvende olması için birimiz, diğerinin savunma mekanizmalarını harekete geçirecek tavırlarda bulunmamalı, diğerimiz tek hakikatçılık yapmamalı, hepimiz eşref mahluk olma , üstüncülüğünün ancak ahlaklı ademliğimizden geldiğini idrak ederek, türler arasında yetenekleri gelişmiş türün ...pervasız hareketlerinden kurtulmakla mümkün olur .Oratak evimizde yaşamın daha güzel olduğu günlerin ümidiyle...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 15.03.2017 08:56

    Türkiye'de yardım etmeli.En azından kendi çıkardığı kanunlara uyarak,Başbakan'ını dinleyerek

    Yanıtla (0) (0)
  • O k u r / 15.03.2017 05:07

    Her mevzu için "Ne şiş yansın ne kebap" siyasetinin hikmeti ne ola ki?..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 15.03.2017 05:05

    Abrupa niye bozsun işlerine geliyor. Biz oyuna düşmeyecektik

    Yanıtla (0) (0)