Toplumsal Şiddet & Batan Geminin Malları & Atatürk’e Hakaret
Bir toplumda saygıyı ortadan kaldırdığınızda geriye sadece düşünsel bir kaos kalır ve bu düşünsel kaos fiziksel kaosa çok kısa sürede dönüşebilir.
Toplum birbirine saygı duymayan insanlardan oluşmaya başladığında eğer kolluk kuvvetleri ve yargı da yozlaşmışsa orada her gün bir şiddet olayı veya toplumun bazı kesimlerinin sinir uçlarına basacak olayların yaşanması kaçınılmazdır.
Güney Amerika ülkelerinin yıllardır en büyük sorunu budur. İnsanların yaptıkları kötü şeylerin cezasız kalacağını bilmeleri halinde ne kadar canavarlaşabileceğine dair gerçek hikayeler bu ülkelerden sıklıkla kulağınıza gelmiştir.
Bu konuyla ilgili çok fazla film de yapılmıştır.
Hatta en çarpıcı olanı Türkçe’ye “Arınma Günü” olarak çevrilen The Purge film serisidir.
Maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nin sokakları da güvenliğin iyiden iyiye azaldığı bir noktaya gelmeye başladı.
Özellikle Esenyurt bir suç ilçesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Ben şahsen birileriyle tartışmaktan korkuyorum. Kimde silah var kim psikopat, sabıkalı belli değil.
Hatta kimin kim olduğu da çoğu zaman belli olmuyor bu ilçede…
Geçmişte örneklerinin olduğu gibi birçok suç örgütünün saklanmak için kullandığı ilk adres hep Esenyurt oluyor…
Elbette Esenyurt bir örnek, bir simge bu yazı için…
Bu toplumsal şiddetin, suç toplumuna dönüşmemesi için bir an evvel gerekli adımları İç İşleri Bakanlığı atmalı.
Yoksa çok üzüleceğiz…
BATAN GEMİNİN MALLARI
Eskiden filmlerde satıcılar “Batan geminin malları bunlaaaar” derlerdi. Batan, daha doğru ifadeyle kapanan işletme sayılarını gördüm bugün ve ülkenin ekonomik durumuna bir kez daha üzüldüm.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ağustos ayı raporunda çarpıcı bir rakam gözüme çarptı.
Sadece Ağustos ayında 1784 şirket kapanmış ve 2023’ün 8 ayında toplam 13792 şirket kepenklerini kapatıp, tabelalarını kaldırmak zorunda kalmış.
Enflasyon canavarı bu milleti hiç bu kadar ısırmamıştı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde alım gücü hiç bu kadar düşmemişti.
Hani hep eski Türkiye yeni Türkiye tartışmaları yapılır ya…
Eski Türkiye’de bir Tekel işçisi hanımı çalışmasa da 5 çocuk okutup, araba alıp, emekli ikramiyesiyle kendi oturduğu evi satın alabiliyordu.
Haydi aynısını şimdi bir işçi yapsın da görelim günümüzün ekonomik gücünü…
ATATÜRK’E HAKARET ETMEKLE ELİNİZE NE GEÇİYOR?
Atatürk benim kırmızı çizgim. Ona biri hakaret ettiğinde çok öfkeleniyorum, sinirleniyorum.
Yaşı, uyruğu, amacı ne olursa olsun umurumda olmuyor…
Herkesin üzerine konuştuğu, yazı yazdığı malum konunun üzerine birkaç kelam etmezsem olmazdı.
Üsküdar’daki bir lisede cumhuriyetimizin banisi, kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafına ahlaksızca, edepsizce hareketler yapan 17 yaşındaki lise öğrencisi A.S.E. tutuklandı.
Hakimin tutuklama kararındaki gerekçesini aynen aşağıya yazıyorum:
“Her milletin kaderini mücadelesi belirle, mücadelesini ise kahramanlar tayin eder. Bir kişinin kahraman olacağını olaylar değil, tarih karar verir.
Eşsiz Türk tarihi içerisinde bu milletin milli ve manevi huzurunda baş üstünde yer etmiş bir kişiye onun fotoğrafı aracılığıyla hakaret edilmesi ilgili kişiye zarar veremeyeceği gibi mensubu olduğu bu aziz milletin kendisine ve ilkelerine daha bir azimle sahip çıkmasına vesile olur.
Bu doğrultuda şüphelinin Türk milletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e karşı yapmış olduğu eylemin onun eşsiz hatırasına hakaret mahiyetinde olduğu bu hususun dosyadaki görüntülerle sabit olduğu kaydedildi.”
Birçok siyasetçi ve yazar tutuklama kararının yanlış olduğunu ifade etti.
Kemal Kılıçdaroğlu ve Ahmet Davutoğlu hareketin kabul edilemez olduğunu ifade etseler de tutuklama kararına ilk tepki gösteren siyasetçilerden oldular. Çocuğun 17 yaşında olmasından dolayı tutuklamanın abartı olduğu, sorunu çözmeyeceğini, bu genci bu noktaya iten nefret ikliminin sorgulanmasını ifade ettiler.
Ben buna katılmıyorum. Beni şu an eleştirebilir, kınayabilirsiniz de.
Ama fikrimi ifade etmeliyim.
Bazı şeylerin bir sınırı olmalı. Kırmızı çizgiler olmalı…
O görüntülerde gördüğüm şeyler hakaretin de ötesinde…
Böyle bir hareketi bu ülkenin kurucu liderine hiçbir kimsenin yapamayacağını, yaparsa da cezasının tutuklanmak olacağını herkes bilmelidir.
17 yaş böyle bir eylemin kabul edilemez olacağını bilecek bir yaştır.
Bu çocuğu bu davranışa iten nedenleri yine araştıralım tabii ki ama benim şahsi fikrime göre de bu bundan sonra böyle hareketler yapmak isteyenlere de bir ders olmalıdır.