Saraysız tasarruf
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek herkesin merakla beklediği tasarruf paketini dün açıkladı. Aslında normalde devlet kurumlarının yapması ve yapmaması gereken şeyleri “bundan sonra böyle olacak” diyerek bir tasarruf paketi olarak sunmak zaten yıllardır halkın malının, parasının har vurup harman savurulduğunun bir itirafıdır.
Ülkeyi tasarruf edecek duruma getiren de bu iktidarın kendisidir.
Dolayısıyla “ 3 yıl boyunca yeni araç alınmayacak” maddesini görünce “vay beee” diyemiyor insan.
Almayacaksınız zaten kardeşim. Babanızın parası mı? İhtiyaç yoksa almayacaksın.
Kamu kurumunun başındasın diye daha yeni modeli çıkınca babasından isteyen zengin çocuğu gibi davranmayacaksın. Ama yooook! Bugüne kadar her yeni modelde Mercedes değiştiren Diyanet İşleri Başkanlığı yöneticilerimiz var bizim. Mercedes imandan geliyor herhalde...
Garip, gureba 1 kilo kıyma alamazken, gittiği Cuma hutbesinde kendisine sabretmeyi, şükretmeyi öğütleyen adamlar lüks, şatafat içinde yaşıyorlar.
Öte yandan ülkenin geleceğini inşa eden öğretmenler özel okulların sömürüsüne yediriliyor, yaşam mücadelesi veriyor.
Paketi yerden yere vurmak değil amacım. Elbette hiç yoktan iyidir ve bir sıfırdan her zaman daha büyüktür. Buna lafım yok ama paketteki maddeler yapılması gereken tasarruf seferberliğinin detaylarını kapsıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir çok bakanlıktan yüksek olan astronomik bütçesi kısıtlanmamış mesela.
Bunun yanında cumhurbaşkanlığına ait olan 13 uçağa, 95 araçlık konvoya, hesapsız kitapsız yaptığı harcamalara değinilmemiş.
Düşündükçe sinirleniyorum.
Avrupa’nın ve dünyanın bir çok lideri tarifeli uçaklarla seyahat ederken bizim cumhurbaşkanımızın neden Airbus 330-220’si var?
Nedir Recep Tayyip Erdoğan’ı bu kadar özel kılan? Ya da isim fark etmez... Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na devlete ait bir adet mütevazi uçak yeter de artar.
Yanında götüreceği gazeteciler de ekonomi sıfıyla tarifeli uçakla peşlerinden gelebilirler.
CİMER’E “Erdoğan’ın kaç uçağı var” diye soran vatandaşa 17 ay sonra gelen cevap “ihtiyaç duyulan miktarda” idi. Halka bilgi verme zahmetinde bile bulunmuyorlar. Yeryüzünde cennet misali. Sınırsız bir şekilde ye,iç,harca, doyasıya, istediğin gibi... 5 kuruş para verme. Devlet baksın sana...
Türkiye’de özellikle son 15 yılda hükümetin mensubu olmak bu demek.
Yazlık saraylar, kışlık saraylar, kasırlar, kış bahçeli villalar....
Nedir bu yahu? Padişahlar bile -bir kaçı hariç- bu kadar lüks düşkünü değillerdi?
Bu “itibardan tasarruf olmaz” görgüsüzlüğünün yanında emekli 10 bin TL maaşla açlık sınırının çok altında yaşam mücadelesi veriyor.
Esas kamuda tasarruf paketinde ilk maddeler şunlar olmalıydı:
1-Cumhurbaşkanlığı araç ve uçak filosu minimize edilecek.
2- Cumhurbaşkanı Çankaya’ya yerleşecek Beştepe’deki şatafat sona erecek.
3- Cumhurbaşkanının örtülü ödeneği kaldırılacak, verilen bütçe neyse o harcanacak. Her yıl bütçeyi aşıp, kafasına göre örtülü ödenek yaratan Recep Tayyip Erdoğan’a bu ülkenin kendisine ait olmadığı anlatılacak.
4- Hazine garantili tüm projeler iptal edilecek.
5- KKM projesi ivedilikle sona erecek.
6- Bakanlar dışında hiç bir kamu personeline makam aracı tahsis edilmeyecek.
Mehmet Şimşek’in açıkladığı paket böyle başlamalıydı.
Esas o zaman tasarruf paketi olurdu.
Şuan ki haliyle olsa olsa “tasarrafumsu” bir paket. Öyle bir paket de bizim derin yaralarımıza merhem olmaya yetmez.