Cumhur ittifakının en çok kazanan ortağı

Siyaset bilimcilerin neredeyse bir kural olarak söz ettikleri bir realite var: Koalisyon hükümetlerinde her zaman olmasa da çoğu zaman büyük ortak kazançlı olur; küçük ortaklar -bu işten zararlı çıkmasalar bile- daha az kazançlı olurlar. Dediğim gibi, çoğu zaman böyle bir sonuç çıkıyor, yani aslında kural değil bu. Ama siyasetin tabiatına dair bir gösterge.

Bugün Türkiye’de formel anlamda bir koalisyon hükümetinden söz edemesek de son seçimde gerçekleşen siyasi ittifakın halihazırda devam ettiğini söylemek yanlış olmaz. Bir yanda ittifak bloku, bir yanda muhalefet bloku var en azından.

AK Parti’yi büyük ortak, MHP’yi küçük ortak olarak tanımlayacak olursak birçok bakımdan küçük ortağın avantajlı bir siyasi pozisyonda yer aldığını söylemek lazım. MHP bugünkü iktidara “devletin bekası” adına destek verdiğini söyleyerek ilk korunaklı alanı, sonra hükümet içinde doğrudan yer almayarak kendisine “sandalye peşinde olmayan fedakâr siyasetçi” imajını veren pozisyonu kazandı. Bu iki güvenli pozisyonu sayesinde “Her ne kadar mevcut iktidarı destekliyor olsak da yeri geldiğinde eleştirilerimizi yöneltmekten de geri kalmayız” mesajını topluma iletmekte güçlük çekmedi.

Ne var ki eleştirilerinde “seçici” davranmaktan da geri kalmadı. Demek istediğim, toplumun veya daha özelde kendi tabanının çoğunlukla onayladığı hükümet politikalarına en yüksek perdeden destek verirken, AK Parti iktidarının bir kısmını devlet idaresinin zorunlu kıldığı için tabanını rahatsız etmek pahasına gerçekleştirdiği bazı uygulamalara rahatlıkla itiraz etti. Son olarak Rahip Brunson olayında görüldüğü üzere, daha ziyade “AK Parti-MHP ortak tabanı” diyebileceğimiz bir toplum kesitinde alıcısı olan çıkışlara imza attı koalisyonun küçük ortağı.

Sözgelimi AK Parti kanadı başlangıçta “yerel seçimde ittifak” konusuna sıcak bakmıyordu. Ama MHP yönetiminin özellikle “ortak taban” üzerinde ikna gücü olan argümanları karşısında fazla direnç gösteremeyecek gibi görünüyorlar. Bahçeli’nin “üç büyük şehirde belediye başkanlıklarını başka bir parti kazanırsa Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin meşruiyeti tartışmaya açılır” çıkışı böyle bir argüman.

***

Koalisyonlarda çoğu zaman büyük ortak daha fazla kazançlı olur demiştik. Neden? Çünkü iktidar yıpratır. Peki neden küçük ortak daha çok, büyük ortak daha az yıpranır? Çünkü küçük ortakların siyasi gücü çoğu zaman daha az olduğu için kendi tabanlarını memnun edecek icraat yapmaları veya kendi tabanlarını rahatsız edecek gelişmeleri önleyebilmeleri daha zor olur.

MHP’nin hükümetin dışında kalarak hükümete verdiği destek küçük ortak olmanın dezavantajlarından korunma sağlıyor. Belli konularda eleştirel bir tutum takınabilmesi, genel af talebi gibi kendine ait birtakım gündem maddeleriyle kamuoyu öne çıkabilmesi bu bakımdan önem taşıyor.

Öte yandan, AK Parti’nin Cumhurbaşkanlığı seçimini MHP desteğiyle kazanmış olduğu bir realite ama ne olursa olsun AK Parti lideri Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak için gerekli oyu almayı şu ya da bu şekilde başarmış olduğu da bir realite. Çünkü siyasette sonuç her şeyden önemlidir. MHP desteği olmasaydı bu seçimin kazanılması mümkün olmazdı ama netice olarak bugün Cumhurbaşkanlığı (hükümet sistemi) yetkilerine sahip olan kişi Erdoğan.

AK Parti ile MHP’nin oy tabanlarının kesişme kümesinin çok geniş bir alan oluşturması, hatta ortak taban diyebileceğimiz bir kitlenin mevcudiyeti yalnız MHP için değil AK Parti için de avantaj. İktidar partisi yerel seçimlerde iddiası bulunmayan müttefikinin tabanını kendi tabanına katabilirse MHP’nin bu ittifakı bozmaya yönelik muhtemel bir girişiminin toplumsal meşruiyetini iyice zayıflatmış olur. Yani MHP’nin yerel seçimde ittifak talebinin pratik ve rasyonel bir temeli var.

YORUMLAR (16)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
16 Yorum