Beyin göçü ve yozlaşma tehlikesi
Şimdiye kadar sadece kulaktan duyduğumuz bilgilerdi:
1- Türkiye’den OHAL süreci ve ardından referandum sonrası artan hızla beyin göçü yaşanıyor. (FETÖ’cülerin ülkeden kaçışı dışında)
2- Hatta, göç sadece yurtdışına değil, yurt içinde de hareketlilik gösteriyor. Özellikle kıyı illere yönelik iç göç hareketi de var.
Dün, Dünya Gazetesinden Kerim Ülker’in haberini görünce şaşırdım desem yalan olur: 2015 yılında sadece bin milyonerimiz yurtdışına göç ederken, 2016 yılında bu sayı 6 bin kişiye çıkmış. Hatta 2017 yılında da yine 6 bin milyonerimiz ülkeyi terk etmiş.
En fazla milyonerin göç ettiği ülke ise, 10 bin kişi ile Çin oluyor. Ardından 7 bin kişi ile Hindistan geliyor. Ve 3. sırada Türkiye var. Ama nüfusa baktığımız zaman durumun bizim ne kadar önemli sorun olduğunu görebiliyoruz.
Türkiye’nin nüfusu 80 milyon. Toplam geliri 800 milyar dolar...
Çin’in ise nüfusu 1 milyar 380 milyon. Toplam geliri ise 11 trilyon dolar...
Kısaca nüfus ve gelire orantıladığınız zaman Türkiye açık ara lider.
SERMAYE İKİNCİ SIRADA
Sayın Cumhurbaşkanımız ülkeden sermaye kaçıran iş insanları olduğu duyumu aldığını açıklamıştı. Ama ben 6 milyonerin göçünü sermaye kaçışı olarak göremiyorum. Bence burada asıl ele almamız gereken nokta “beyin göçüdür”.
Elimizde parasını alıp gidenlere ait detaylı bir veri yok. Ama Merkez Bankasının ödemeler dengesine baktığımızda, ülkemizden çıkan sermayenin öyle kayda değer büyük bir meblağ olmadığını görüyoruz.
O zaman kim gidiyor?
Kişisel düşüncem üzerinden söylüyorum: Önemli kazanç sağlamış yüksek gelirli bir beyin göçü ile karşı karşıyayız. Umarım bu konuda bir çalışma ve veri olur da kamuoyu ile paylaşılır.
RAHMETLİ T. ÖZAL’IN MİRASI
Bir dönem ülkemiz siyasetine damga vuran kişiydi rahmetli Turgut Özal. Kendisini iki büyük hamlesi ile de hatırlatmak isterim:
1-”Ortadirek” kavramı ile bir ülkenin kalkınmasındaki en büyük sınıfı oluşturmak istedi.
2-”Prensler” ile de dünyada okumuş-parlak beyinleri Türkiye’ye geri getirmeyi amaçladı.
Bugün Türkiye’de ekonomi politikası orta sınıfı giderek eziyor (20 Eylül 2017 tarihli yazı). Ya kim kazanıyor? En zenginler hızla payını artırırken, bir de en kalabalık kesim olan yoksullar azda olsa kazanıyor. Fakirlik kalıcı hale geliyor ama orta sınıf eriyor.
Demokrasi-insan hakları-ekonomik kalkınma ve gelişme dediğimiz şey asla ve asla inşaat ile imar rantı ile sağlanamıyor. Bu kavramlar orta sınıf ve eğitimle alakalı şeyler.
Türkiye, beyin göçü ile orta-üst okumuş kesimi hızla kaybediyor. Buna ülkenin temizlenmesi olarak bakan zır-cahiller olabilir. Oysa bu çok büyük bir tehlike ve uzun süreli geri kalmışlık süreci yaşanabilir.
Hızla yozlaşabiliriz.
Hemen ama derhal önlem alınması gereken bir konu olduğu için dikkat çekmek istiyorum. Beyin göçü artarsa sermaye göçünden çok ama çok daha büyük yapısal kayıplar verebiliriz.
İZMİR FARKI!
Hatırlarsanız bir süre önce Merkez Bankası verilerine dayanarak İstanbul’da azalan emlak fiyatının İzmir’de parladığını yazmıştım.
Hatta kıyı şeridi illerde yaşanan artışın her nedense Antalya’ya uğramadığını da iletmiştim. Sizce de ilginç değil mi?
Dün, MB’sı Kasım ayı sonuçlarını açıkladı: Türkiye’de 0,48 artışa karşılık İstanbul’da -0,09 düşüş olmuş. Buna karşılık İzmir’de konut fiyatları tam %1,44 artış yaşamış.
Ne dersiniz? İstanbul’dan İzmir’e iç göç mü var?
REIDIN konut satış değeri çalışmasına göre ise, 2017 yılında İstanbul’da konut fiyatları %8,9 artıyor. İzmir’de ise %18,4 artış var. Bu arada Edirne’de artış %26,8; Bursa’da %25,9; Balıkesir’de %26,9 olurken, Antalya’da %10,1’de kalıyor.
Emlak fiyatlarındaki değişim ile siyaset arasında bir ilişki mi oluşuyor? Neden Edirne? Neden İzmir...Ama Antalya değil...İstanbul & Ankara zaten hiç değil.