Keşke Gambiya’da ‘İslam Devleti’ ilan edilmeseydi
Batı Afrika’daki Gambiya, dört asır boyunca İngiliz sömürgesiydi. 1965’te kâğıt üstünde istiklâline kavuştu. Bugün 1,8 milyon civarında nüfusu olan küçük bir İslam ülkesi.
Gambiya’da, sözde bağımsızlığın elde edilmesinden sonra da İngiliz (daha doğrusu Anglo-Amerikan) nüfuzu devam etti. Ta ki antiemperyalist genç subay Yahya Jammeh (Cammi), ihtilal yoluyla iktidara gelip dizginleri ele alana kadar.
İhtilalden kısa bir süre sonra demokratik seçimlere gidip halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilen Cammi, 1994’ten beri iktidarda.
Emperyalistlere güzel laf sokuyor. Birleşik Afrika ülküsüne dair şahane konuşmalar yapıyor. Gambiya’yı, bizde “İngiliz Uluslar Topluluğu” diye anılan post-kolonyalist “Commonwealth” tezgâhından kurtarmış olması da güzel. Ne yazık ki bu güzelliklerin üzerine düşen bir göle var: Cammi idaresine yönelik yolsuzluk, diktatörlük, işkence iddiaları.
***
12 Aralık 2015 ‘İslam Devleti’ ilan etti Cammi. Kolonyal geçmişten (sömürge döneminden) kesin kopuşu ifade ettiğini söyledi ‘İslam Devleti’nin. Biz de Müstakil Gazete’deki bir yazımızda “Hayırlı olsun” dedik ve fakat şu şerhi düşmeden geçemedik: “İşi zor. Çok zor. Gambiya ekonomisinin en önemli ve en hayati unsurunun güneş-deniz-kum turizmi olması bir yana, asıl sorun, ‘İslam Devleti’ ilanının hiçbir entelektüel alt yapısının olmaması. Gambiya’da ‘İslam Devleti’nin muhtevasına, şekline, prensiplerine, mevcut şartlarla uyumuna, kısa-orta-uzun vadeli perspektifine ilişkin bir tartışma veya istişare süreci yaşanmadı. Geçmiş ve günümüzdeki ‘İslam Devleti’ tecrübeleri masaya yatırılıp Gambiya’ya uygun bir model geliştirmeye çalışılmadı. ‘İslam Devleti’ni idare edecek kadrolar yetiştirilmedi. Damdan düşer gibi aniden geldi Cammi’nin ‘İslam Devleti’ ilanı. Ciddi mi, ciddiyse ne kadar ciddi, böyle ciddiyet mi olur; fevkalade tartışmalı. ‘İslam Devleti’ kavramını gözden düşürmekten fayda uman uluslararası sistem ağalarının menfi propaganda çarkına katkıda bulunma ve elbette Müslümanları hayal kırıklığına uğratma ihtimalini mümkün mertebe azaltan bir hazırlık ve donanımla bu işe girişilseydi güzel olurdu.”
***
Gambiya’nın başkenti Banjul, geçen nisan ve mayıs aylarında, seçim sisteminin değişmesini ve Cammi’nin istifa etmesini isteyen hükümet muhaliflerinin nümayişlerine sahne oldu. Polis, birçok muhalefet liderini ve mensubunu gözaltına aldı. Bunlardan üçünün işkenceyle öldürüldüğü iddia ediliyor.
‘İslam Devleti’ne kurulan bir tuzakla mı karşı karşıyayız? Nümayişler, Cammi’ye karşı emperyalist bir komployu mu ifade ediyor? Siyasi cinayet iddiaları iftira mı? Velev ki öyle olsun. Cammi’nin bu gelişmeler üzerine yaptığı bir konuşma, hakkındaki en ağır suçlamaları bile gölgede bırakacak kadar korkunç.
4 Haziran’da düzenlediği bir mitingde, olaylardan sorumlu tuttuğu ve Gambiya’daki diğer kabilelere üstünlük taslamakla suçladığı Mandinka kabilesine şöyle seslendi Cammi: “1864’te bu ülkede hiç Mandinka yoktu. Siz Mali’den geldiniz. Yabancıların bu ülkeyi yıkmalarına izin vermeyeceğim… Artık Gambiya’da protesto gösterileri olmayacak! Bu açıklamamı hiçe sayanlar buyursunlar sokağa çıksınlar da başlarına gelecekleri görsünler! Ordu, sokaklarda gösteri yapan herkesi vurup öldürecek. Haydi, protesto edin de görün gününüzü! Polisi göndermeyeceğim. Sizi silip süpürmesi için orduyu göndereceğim. Billahi, vallahi, tallahi! Sizi karıncalar gibi öldüreceğim!” (bkz. freedomnewspaper.com)
***
Bir tarafta Pan-Afrikanist retorik, öbür tarafta kabile ayrımcılığı! Ülke nüfusunun yüzde 40’ını teşkil eden koca bir kabileyi yabancı ilan eden ve ölümle tehdit eden bir devlet başkanı! İnanılır gibi değil. Mandinkaların kusurları varsa vardır; ne olursa olsun, Cammi’nin bu vahşi çıkışı mazur görülemez.
Keşke Gambiya’da ‘İslam Devleti’ ilan edilmemiş olsaydı da bu vahşet o etiket altında sergilenmeseydi.