Spamlerin karanlık geleceği...
Prenslerden, kaçırılmaması gereken yatırımlardan gelen e-postalardan bıktık mı? Yoksa istenmeyen e-postalara (spam) karşı geliştirilen filtreler sayesinde rahatladık mı? Erken sevinmeyelim, spam’den kurtulmak için yapılan düzenlemeler bir işe yaramıyor hatta yeni tekniklere ilham veriyor.
Spam gönderenler ve spam engelleyiciler arasındaki silahlanma yarışı yeni bir silahın ortaya çıkmasıyla kızıştı: Üretken yapay zeka!
ChatGPT sayesinde daha yakın bir ilişki içine girdiğimiz yapay zekadaki son gelişmeler spam gönderenlerin filtrelerden kaçmasına, insanların dikkatini çekerek e-postaya tıklamasını sağlamasına, hatta kişisel bilgilerini vermeye ikna etmesine yardımcı olabilir.
Yapay zekanın kişilerin bireysel tercihlerini, inançlarını ve kişilik özelliklerini nasıl öğrenebileceği konusu henüz tam net değil ama ardı ardına araştırmalar yapılıyor. Tüm bu çalışmalar zayıf noktalarımızı bilen ve bunları bize karşı kullanabilen ‘daha akıllı’ spamlerin önünü de açabilir. Hazır mıyız acaba?
Spam karlı iş... Birkaç dolar harcayarak binlerce dolarlık bir reklam kampanyası yapmak mümkün. Tamam Nijeryalı bir prensten geldiğini iddia eden, saçma sapan miktardaki bir paranın kilidini açmak için yardımınıza ihtiyacı olduğunu söyleyen bir e-postayı silip geçebilirsiniz ama yapay zekadaki gelişmeler, hepimizi kandırmada daha başarılı yolların bulunmasına yardımcı olabilir.
ChatGPT gibi dil modelleri daha az veriyle bireyler hakkında daha fazla tahminde bulunma konusunda hızla gelişiyor. Örneğin LinkedIn sayfanızdaki birkaç gönderiniz veya profil fotoğrafınız yapay zekayı kullanan spam göndericilerinin siyasi eğilimleriniz, medeni durumunuz ya da yaşam öncelikleriniz hakkında isabetli tahminler yapmasına yardımcı olabilir. Yakın zamanda yapılan pek çok araştırmanın erken sonuçlarına göre bu dil modelleri siyasetten halk sağlığı politikasına kadar uzanan konularda hayli ikna edici.
İyi haber, aynı yapay zekanın, istenmeyen e-postalara karşı filtre geliştirmeye de yardımcı olma potansiyeline sahip olması. Bir e-postayı siz daha görmeden önce okumak isteyip istemeyeceğinize karar veren bir filtre hayal edin. Fena fikir değil...
Tüm yeni teknolojiler, hem yararlı hem de tehlikeli olabilir. Aradaki fark, araçları kimin yarattığı, kontrol ettiği ve bunların nasıl kullanıldığı...
PATOLOJİK YALANCI
Google’ın chatbot’u Bard piyasaya çıktı ama hakkında hiç iyi konuşulmuyor. Google çalışanları Bard’ı “işe yaramazdan daha da kötü, patolojik bir yalancı” olarak niteliyor. Yeni duyumlara göre çalışanlar şirketin ürünü piyasaya çıkarmaması için yalvarmış. Ama Google, rakipleri Microsoft ve OpenAI’a ayak uydurmak için bu eleştirileri duymazdan gelmiş. Mart ayında Bard’ın deneme sürümünü yayınlayan Google’ın birçok çalışanı şirketin etik değerleri bir kenara attığını iddia ediyor. 2021 yılının başlarında Bard gibi sohbet robotlarının temelini oluşturan yapay dil sistemlerindeki hataları ortaya çıkaran bir araştırma makalesi kaleme alan Timmit Gebru ve Margaret Mitchell kovulmuştu. Yıllardır internetin en güvenilir arama motoru olan Google etik taahhütlere daha az öncelik verirken, rekabete ayak uydurma yarışında düşük kaliteli bilgiler sağlamakla eleştiriliyor. Bir dipnot, internet kullanımını değiştiren Google’ın Bard’ı; Microsoft’un Bing’i ve Open AI’ın ChatGPT’si ile karşılaştırıldığında hem çok kullanışlı olmaması hem de bilgilerin güvenirliliği konusunda sınıfta kalıyor.
ZALPHA KUŞAĞIYLA TANIŞIN
‘Z’ kuşağını artık bilmeyenimiz kalmadı. Onların davranış biçimleri, toplumu değiştirme konusunda nasıl bir güçleri olduğu hatta siyaseti şekillendirebilecekleri iddiaları var. Şimdi ise yeni bir şeyler söyleme zamanı: Zalpha kuşağı. Zalpha’yı kısaca karma bir nesil olarak tanımlamak mümkün. Zalpha 1996’dan 2012’ye kadar doğan tüm ‘Z’ kuşağını ve 2013’ten günümüze kadar doğan Alfa kuşağını kapsıyor. Zalpha kelimesini kimin icat ettiği bilinmese de giderek daha yaygın bir şekilde kullanılıyor. Pazarlamacılar da bu terimin içindeki topluluğu hedeflemiş durumda. 2030 yılına kadar harcamalarının diğer nesillerden üç kat fazla olacağı göz önüne alınırsa pek de haksız sayılmazlar. Lüks tüketimin üçte birini de onlar oluşturacak. Bu karma nesil, dünya hakkında idealist, çeşitliliği alkışlıyorlar ve bunu talep ediyorlar. Son derece yaratıcı ve girişimciler. Hibrit bir nesil Zalphalar... Büyük bir kısmının harcama gücü ailesinden gelse de bir kısmı çoktan para kazanmaya başladı. Her şeyden önce mekanın yani internetin asıl sahibi onlar, biz sonradan olmayız. Parmaklarının ucundaki zengin bilgiyle, çevreyi destekleyen aktivistlerle yakın bir ilişki içinde olan Zalpha kuşağı, yapay zekayı hepimizden daha iyi kullanarak dünyayı avuçlarının içinde tutmayı başarıyor. Hayırlısı...
ALGOSPEAK: ANLIYORUM AMA KONUŞAMIYORUM!
Sosyal medya toplumsal hayatı şekillendirirken hayatımıza da yeni kavramlar katmaya devam ediyor. Çevrimiçi içerik denetleme algoritmalarını aşmak amacıyla oluşturulan dil ‘algospeak’ olarak adlandırılıyor. Bu ‘dili’ kullananlar kelimelerin değiştirilmesi, emojilerin farklı anlamlarda kullanılması gibi yollarla algoritmalara yakalanmamayı başarıyorlar. Yani YouTube, TikTok ya da Instagram’da ilginizi çekecek bir etikete tıkladığınızda karşınıza tamamen alakasız bir mevzu çıkarsa kafanız karışmasın. Birileri ‘algospeak’ yapmış olabilir!
Dilbilimsel bir silahlanma yarışı var ve henüz kazananı belli değil. Sosyal medya uygulamaları uygun olmayan dili ve içeriği kaldırma konusunda giderek daha iyi bir hale geldi. Sosyal medya kullanıcıları da boş durmuyor tabi. Algoritmadan kaçmak için yeni bir terminoloji geliştirdiler, işte bu ifadeler algospeak oluyor. Genel olarak küçük bir grup tarafından kullanılsa da sosyal medyanın erişimini göz önüne alırsak günlük dili etkileme potansiyeline sahip.
Örneğin ‘maskara’ etiketinin altında cinsel istismara uğrayan kişilerin paylaşımlarını görmek mümkün yani kullanıcılar sürekli değiştirdikleri kodlar oluşturuyor. Bu tarz etiketleri tıklayanların oranı öyle üç beş değil, milyonlar!
Geçen yıl İran’daki protestolarda da hükümetin muhalefete yönelik baskısını protesto edenler ‘Ir@n’ şeklinde bir kullanımı sansürden kaçmak için tercih etmişti.
En çok seks hakkında yazarken kullanılmasına rağmen, algospeak başka bağlamlarda da yararlı olduğunu kanıtladı, İran örneğinde olduğu gibi. “Ir@n” gibi yaratıcı imla hataları, sansürden kaçınmak için hizmete girdi. Ukrayna işgali tartışılırken YouTube ve TikTok’ta ayçiçeği emojisi kullanıldı. Aşı karşıtı gruplar algoritmalardan kaçmak için ‘dans partisi’ ya da ‘akşam yemeği’ gibi etiketler kullandı. Platformlar da boş durmuyor tabii, ama onlar belli terimleri engelledikçe yeni algospeak eşdeğerleri pat diye oluşturuluveriyor.
Dilsel bir çekişme yaşanıyor özetle ve yaşanan bu çekişme muhtemelen daha da yaygın bir hale gelecek. Çünkü bu tarz bir iletişim kullanmak hayli yararlı.