MK83 yüklü 4 savaş uçağı…

Tam da 12 Eylül arifesinde, CHP milletvekili, insan hakları savunucusu, hukukçu Sezgin Tanrıkulu linç ediliyor.

Öyle böyle değil, aman Allah’ım. Koşan geldi. Farklı farklı partilerde gibiler ama aslında ne kadar da aynılarmış meğer.

Hele kendi partisinin sözcüsüne ne demeli?

Dedi ki; “milletimizin göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetleri’ni töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez.”

TSK milletimizin göz bebeği olabilir, çok başarılı bir ordudur tamam da “töhmet altında bırakan ifadeler” ne demek?

Şırnak ili Roboski ilçesinin Kuşkonar ve Koçağılı köylerinde 26/3/1994 tarihinde gerçekleşen patlamalar sonucunda Koçağılı köyünde 13, Kuşkonar köyünde ise 25 kişi hayatını kaybetmiş; birçok kişi ise çeşitli derecelerde yaralanmıştı.

Köylerdeki tüm yerleşim birimleri yıkılmış, köy halkı, akrabalarının cesetlerini plastik torbalara koyarak toplu mezarlara veya komşu köye sırtlarında taşıyarak oralardaki mezarlıklara gömmüş; sonrasında da eşyalarını ve yıkılan evlerini bırakarak göç etmek zorunda kalmışlardı.

Sezgin Tanrıkulu’nun atıf yaptığı bu Kuşkonar ve Koçağılı Köyü ile ilgili Yüksek Mahkemelerin kararları var Faik Bey.

Neyin töhmeti?

Kemal Kılıçdaroğlu da parti sözcüsünün kendisine danışarak bu açıklamayı yaptığını söylemez mi?

Siz de mi “Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları ile bağlı değiliz” diyenler kervanına katıldınız yoksa?

AİHM başvuru üzerine yaptığı incelemede, 12/11/2013 tarihinde yaşam hakkının maddi ve usul yönleri ile insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğini kabul ederek başvuruculara toplamda 2 milyon 400 bin Euro tazminat ödenmesine karar verdi.

Türkiye de bu tazminatı ödedi.

Anayasa Mahkemesinin kararı da AİHM kararından 7 yıl sonra 10 Haziran 2020’de geldi.

Bakın gerçekleri kim, nasıl gizlemiş:

“Diyarbakır 2. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı ve Malatya Erhaç 7. Ana Jet Üs Komutanlığından kalkan uçaklar, kalkış saatleri, rotaları, yüklü oldukları mühimmatlar, uçaktaki personellerin kimlik bilgileri talep edilmiştir. Her iki Komutanlık tarafından 5-11/11/2008 tarihli yazılarla, anılan tarihte üslerinden herhangi bir uçuş gerçekleştirildiğine dair bir kaydın bulunmadığı bildirilmiştir.

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden (Genel Müdürlük) 26/3/1994 günü Şırnak üzerinde uçuş yapılıp yapılmadığı sorulmuştur.

Genel Müdürlük tarafından 13/2/2012 tarihinde gizli içerikli yazıda, Şırnak’ın batısı ile kuzeybatısında 18.55 km mesafede Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından iki uçuş gerçekleştirildiğinin tespit edildiği bildirilmiştir.

Yazı ekinde iletilen şemada, iki F-4 uçağın iki adet MK83 yüklü olarak saat 10.24’te kalktığı, saat 11.00’de (A) hedefine varıp 11.54’te iniş yaptığı, yine iki F-16 uçağın dört adet MK82 yüklü olarak 11.00’de kalktığı, saat 11.20’de (B) hedefine varıp 12.00’de iniş yaptığı bilgisi mevcuttur.”

Askeri Komutanlıklar uçuşları gizlerken, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 4 adet bomba yüklü uçak kalktığı bilgisini veriyor.

Neyin töhmeti Faik Bey? Neyin töhmeti?

Bu olaylar öyle bir seferlik olaylar değil ki… Ben size daha yenilerden örnek vereyim

11 Eylül 2020… Van Çatak ilçesi. Operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra helikopterden atıldığı iddia edilen Servet Turgut hayatını kaybetti. Osman Şiban ağır yaralandı. 3 yıl geçmesine rağmen soruşturmada halen yol alınmadı.

İsterseniz daha eskilere dönelim… 12 Eylül’ün 43. Yılı.

Kenan Evren o dönemdeki idamlar için şöyle demişti:

“Sağcı solcu yok. Mümkünse bir sağcı bir solcu, iki sağcı iki solcu. Sonra demesinler ki bize: ‘Bu gelen yönetim efendim sağı tutuyor, solu tutuyor’ gibi... Töhmet altında kalmayalım. Üzülüyoruz tabii. Bir insanı idam etmek kolay değil. Fakat o idam ettiğimiz kişi belki 15-20 kişinin hayatına son vermiş. Öyle kimseler geliyor önümüze. Onun için kılımız kıpırdamadan bunu yapıyorduk.”

İdam etme kararı aldıkları Erdal Eren’in yaşını büyütmek de “töhmet” altında kalmamak içindi anlaşılan.

TSK ordumuzdur, gözbebeğidir ama her anayasal kurum gibi hukuka uygun görev icra etmesi de bir zorunluluktur.

Suç işlendiği iddiası var ise hangi kurum olursa olsun sorgulamak, soru sormak, yargıya gitmek bu ülke insanlarının yasal hakkıdır.

İşlenen suçları, Kenan Evren gibi kılımız kıpırdamadan izleyecek miyiz?

“Töhmet” derken karanlıkların koyulaşmasına ortak mı olacağız?

Bu ülkenin bütün siyasi partileri halkı susturma görevini mi üstlendi?

Gerçekleri saklayanlar “töhmet” altında kalır Faik Bey… “Töhmet” derken bir daha düşünün.

YORUMLAR (16)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
16 Yorum