Çöp...

İnsan önemlidir… Zaman zaman kendi yaptığı işleri, örneğin siyaseti, kendisinden daha önemli sansa da hayatın merkezinde insan durur… Hayat onun etrafında şekillenir.

Siyaset de insanın yaşadığı yeri, yaşadığı çevreyi, yaşam kalitesini daha iyi yapma yarışıdır zaten… En azından teoride böyledir.

Yerel yönetimlerin, demokratik düzenin DNA’sı sayılması da bu nedenledir…

Yaşadığım kentte bana da ulaşan, çöplere, kentin temizliğine ve estetiğine dair şikâyetler artmaya başlayınca bunları daha fazla düşünmeye ve konuyla ilgili daha çok soru sormaya başladım…Sosyal medyada da bu konuda paylaşımlar çoğalıyordu.

Acaba dedim, bizde siyaset kurumunun iktidarı-muhalefetiyle çürümesinin nedeni yerelden mi başlamakta?

Onun için açlık artarak büyürken, adaletsizlik nefessiz bırakırken “şimdi çöpün sırası mı” demedim… Ara ara, gezdiğim dolaştığım yerlerden kendim de fotoğraflar çekip paylaşmaya başladım.

Meğer en ağır sorunlarla birlikte küçümsenmeyecek ölçüde çöp de sorunmuş…

Hoş daha önceleri ben de gezdiğim dolaştığım yerlerde, tertemiz bakımlı bir Antalya görüyor değildim…

Hatta bir ara nazire niyetine Milas Belediyesi’nin pırıl pırıl, modern ve sevimli çöp konteynırlarını paylaşmıştım. Pek ses gelmemişti.

Geçen gün sokaklardaki çöpleri hiç yorumsuz paylaştım, gün ortası idi ve sabah çöp hizmetinin yapıldığına dair hiçbir iz yoktu.

İlk paylaşımlarımda çöp dağları için toplum suçlandı, eğitimsizlikten dem vuruldu… Antalya’yı Arapların bastığından söz edildi.

Bir sonraki paylaşımım ise “artık beni hurdaya atın” diye bağıran, hem de Antalya’nın en güzel parkının girişinde duran, üzerindeki kir pas ile utanılası Muratpaşa Belediyesi çöp konteynırlarıydı…

Ve tek tük de olsa o malum sesler duyulmaya başlandı.

Fotoğraflar ortada iken “belediyelerin çalışmalarını iyi araştırın, sonra eleştirin” diyeninden “partili olarak bu paylaşımları çok yadırgamış” olanına bazı partizan tipler sosyal medyaya kenarından kıyısından avdet etti.

İnsanın yaşadığı ortamın bakımlı ve temiz olmasını istemesi en doğal hakkıdır.

Ayrıca daha iyisini, daha niteliklisini, daha güzelini talep etmek sosyal gelişmenin en muhteşem yakıtıdır.

Bunu yok saymak da zaman içinde gerileme ve durağanlaşma getirir.

Demokrasinin temeli, verdiğin verginin nereye gittiğini sorabilme hakkıdır.

Bir kentte yaşayan insanlar yasalar gereği belediyelerine çevre ve temizlik vergisi veriyorlar… Bu vergi tüketilen su miktarı üzerinden alınıyor ve metreküp başına büyükşehir belediyesine 1 lira 50 kuruş, ilçe belediyesine 1 lira 10 kuruş olarak hesaplanıyor.

Neden veriyoruz bu vergiyi? Temiz, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak için.

Temiz ve sağlıklı bir ortamda yaşayamıyorsak elbette yakınacağız, bunun düzeltilmesini isteyeceğiz.

İnsanlık uzaydaki çöp sorununu tartışırken, biz mahalledeki çöp sorununu tartışmak zorunda kalıyorsak bundan utanacak olan biz değiliz.

Üstelik bu konudaki şikayetlerimiz üzerine karşılaştığımız tepkiler toplumsal zaaflarımızın ip uçlarını da içinde barındırıyor.

Örneğin, çöp sorununu “siyasal partiye” göre değerlendirmek… Belediye benim partimdeyse “görme”, rakip partide ise konuya aban anlayışını benimsemek…

Ben bir partiyi destekliyorsam, o parti bize daha güzel bir hayat sağlayacaktır diye inandığımdandır, bir partiyi onun hatasını, haksızlığını saklamak için desteklemiyorum.

Daha nitelikli bir çevrede yaşama hakkını partizanlığa feda etmek de ne demek?

Vergimi veriyorum ama karşılığını alamıyorum. İlçe belediyesi temizlik ve çöp işlerini layığı ile yapmıyor, Antalya büyükşehir belediyesi sinek ile dahi mücadelede etkisiz kalıyor, estetik değerleri ile öne çıkan bir kent yaratamıyor.

Ama benim partimden bu belediye ve ben “önce partili, sonra vatandaş en son da insanım” diyeceğim öyle mi?

“Ben değerli değilim, siyasal parti önemli” öyle mi?

Öyle değil… En azından kendisine ve diğer insanlara saygı duyan birisi için öyle değil.

Galiba 28 Mayıs sonrası ortaya çıkan alt üst oluş, bize her şeyi yeniden düşündürtmeli…

Yerel yönetimleri, belediyelerin ranta dayalı siyaset yapmalarını, insanı bir yana bırakarak belediyeden sağlanan siyasal bahşişleri önemseyen partizanlığı daha yakından incelemeliyiz…

Yoksa bu çürüme daha hızlanarak devam edecek…

Toplanmayan çöpler derken, topluca sosyal çöpleşme felaketine uğrayacağız.

YORUMLAR (22)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
22 Yorum