Referandumda ‘hayır’ ihtimali
Kısa bir süre önce ‘cumhurbaşkanlığı sisteminin’ referandumda geçip geçmeyeceği konusunda iki yazı yazmış ve muhtemel risklerle ilgili uyarmıştım. 15 Temmuz havasına fazla güvenmemek gerektiğini, o havayı referandum tarihine kadar taşımanın zorluğunu, destek oylarının giderek azalma ihtimalini ve hem ekonomide başarısızlık durumunda bunun bir ‘güvenoyuna’ dönüşeceğini hem de sistemden ziyade doğrudan Erdoğan’a ilişkin bir oylama haline geleceğini vurgulamıştım. Kasım seçimlerini veri alarak yaptığım analizde, MHP’nin desteğinin olup olmamasına ve AK Parti tabanındaki ‘mesafeli duranların’ tavrına bağlı olarak ‘evet’ oylarının 50’nin altında kalma ihtimalinin hiç de az olmadığına dikkat çekmiştim.
Şimdi elimde Kasım ortası yapılan bir saha çalışması var. Özel müşteriler için yapılmış, kamuoyuna açıklanmayan bir çalışma… Araştırma şirketinin yöneticisi yazılarımdan sonra bu araştırmayı benim de görmemi uygun buldu. Bulgulara geçmeden şu noktanın altını çizelim: Doğru ve detaylı soruların sorulması, bu çalışmada ortaya çıkan sonuçların sosyolojik zemini hakkında da inandırıcı bilgi sunuyor. Yani örneğin ‘başkanlık sistemine’ desteğin ne kadar olduğunu öğrenirken, niye o kadarda kaldığını da anlıyoruz.
***
‘Bu Pazar seçim olsa…’ şeklindeki klasik soru ile başlarsak, verilen yanıtlarda yüzde 15 kararsız gözüküyor. Bunlar dağıtıldığında tablo şöyle: AK Parti 49,5 – CHP 26,5 – MHP 11,5 – HDP 10,5. Diğer deyişle Kasım seçim sonuçlarından çok farklı bir durum yok. Bu birçok kişiye gerçekçi gözükmeyebilir çünkü 15 Temmuz ve sonrasında yaşanmakta olan olayların ‘doğal olarak’ iktidar etrafında bir kenetlenme ürettiği öngörülmekte. Ne var ki bu gerçekten de olmuş… Aynı şirketin 15 Temmuz sonrasında yaptığı saha çalışmasında rakamlar bunu ortaya koyuyor: AK Parti 61 – CHP 17,5 – MHP 11 – HDP 9. Yani ‘laik kesimin’ önemli bir bölümü karşılaşılan tehlikenin anlamını kavrayarak AK Parti’ye destek verme noktasına gelmiş. Ne var ki iktidarın sonraki uygulamaları o kitlenin yeniden CHP’ye dönmesine neden olmuş.
***
‘Başkanlık sistemi’ ile ilgili soruya gelirsek dağılım şu: Evet 43 – Hayır 45,5 – Kararsız 11,5. Bu da 51’e 49 ‘hayır’ cevabının önde olduğunu söylüyor. Oysa 15 Temmuz sonrası rakamlar çok farklı: Evet 49,5 – Hayır 36,5 – Kararsız 14. Yani kararsızlar dağıtıldıktan sonra ‘evet’ yüzde 57,5… Belki de o dönemde AK Parti’ye destek veren ‘laik kesim’ başkanlığı da desteklemiş ve şimdi aksi yöne geçmiş.
Bu sonucun sosyolojik zeminine gittiğimizde birkaç çarpıcı gözlem var: 1) Gençlerde (18-34 yaş) ‘hayır’ oyu daha fazla (45,5-40,5). 2) Eğitimlilerde ‘hayır’ oyu daha fazla. 3) Erkeklerde ‘evet’ ama kadınlarda ‘hayır’ daha fazla (erkekler 46,5-43; kadınlar 48-39,5). 4) En alt ve en üst gelir gruplarında ‘evet’ ama orta gelir gruplarında ‘hayır’ fazla.
***
Siyasi zemine geldiğimizde ise karşımıza daha çarpıcı bir bulgu çıkıyor. AK Parti’de ‘başkanlık sistemine’ hayır diyenlerin oranı yüzde 12,5 iken MHP’de bu cevabı verenler yüzde 71. Diğer bir deyişle Bahçeli’nin stratejisi ne olursa olsun MHP tabanının en az yüzde 70’i referandumda ‘hayır’ deme eğiliminde ve bu partiyi tanıyanlar ‘merkezin’ yönlendirme etkisinin çok az olduğunu bileceklerdir. Dolayısıyla MHP’den azami 3 puan gelecek gibi gözüküyor. Oysa AK Parti’de ‘hayır’ diyebilecek olanlar 6 puanın gitmesine neden oluyorlar. Önümüzdeki yazılarda ele alacağım üzere, araştırma bu ‘hayır’ oylarının nedenleri hakkında da gayet açıklayıcı verilere sahip.
Ama nihayette önceki yazılarda değindiğim noktaya geliyoruz. Acaba AK Parti kendi tabanındaki ‘mesafeli’ grubu ikna edebilecek mi?