İhsan Dağı ne yapmıştı?

Zaman gazetesi çalışanları ve köşe yazarları ile ilgili davanın başlaması, bu konuda sürdürülen ‘bilinçli sessizlik’ perdesini medyanın üzerinden kaldırdı. İddianamede sorunlar olduğunu hemen herkes biliyor ama gündeme getirmeyi erteliyordu. Oysa darbelerin gayrı meşru olması, darbe sonrasındaki uygulamaların meşruiyet gereksinimini azaltmıyor. OHAL’in sağladığı imkanların denetimsizlik ve hoyratlık fırsatına dönüşmemesi gerek… Aksi halde, hukukun etrafından dolaşma alışkanlığı arttıkça, darbecilerle mücadelenin külliyen itibarsızlaştırılmasının önüne geçmek için OHAL’i sürdürmekten ve adalet yolunu ‘uzatmaktan’ başka çareniz kalmayabilir…

Adalete ulaşımı engellenen, sıradan hayatı ihlal edilen insanlardan biri de İhsan Dağı… Bir üniversite hocası... Yıllar boyu liberalizm, demokrasi, hak ve özgürlükler alanında yazmış biri. Şu an diğer Zaman köşe yazarları ile birlikte onu da içeren davada hakkında üç defa ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. Herhalde çok vahim bir suç işlemiş olmalı… Konuya vakıf olmamakla birlikte, devletine güvenen iyi niyetli bir vatandaşsanız, Dağı’nın darbeye doğrudan destek veren, hatta liderliğini yapan biri olduğunu düşünebilirsiniz.

***

Ama iddianameye döndüğümüzde tek bir neden görüyoruz: Zaman yazarı olmak. İhsan Dağı 2007 sonuna doğru bu gazetede yazmaya başlamış ve 2014 Nisan’ında da ayrılmış. Diğer deyişle 17/25 olayının ardından bu kavganın dışında durmaya karar vermiş. Sonrasında Gülen cemaati lehine herhangi bir etkinlikte yer almak bir yana, bu konuda konuşmamış bile… Meraklı okuyucular için ekleyelim, telefonunda ByLock programı bulunmadığı gibi, Bank Asya’da hesabı da yok… Yanlış anlaşılmasın, banka hesabı veya telefon programının kendiliğinden suç teşkil ettiğini söylemek zaten mümkün değil, ama bu türden ‘spekülatif suç’ oluşturma şansı bile bulunmuyor.

Peki, acaba İhsan Dağı üç kez ağırlaştırılmış müebbet cezası istenmek için ne yapmış? İddianameye bakılırsa bu affedilmez suçun nedeni yazmış olduğu üç yazı. O üç yazıya bakınca savcılar Dağı’nın örgüt üyesi olduğunu ve darbe yapmaya kalkıştığını anlayıvermişler.

Biz de bakalım…

İlk yazı 31 Ocak 2014 tarihli (Peki, vatandaş ne diyor?)… Bir araştırmanın sonuçlarını köşesine taşıyan Dağı, vatandaşın 17/25 diye adlandırılan olayda hem yolsuzluk hem de darbe girişimi gördüğünü vurguluyor. Tamamen cemaati haklı görenlerin oranının yüzde 6 iken, tümüyle AK Parti’yi haklı bulanların yüzde 30 olduğunun altını çiziyor.

***

İkinci yazı 7 Şubat 2014’de yayınlanmış (Medyada yeni takrir-i sükun dönemi)… Yazar internete konan yasaklardan hareketle basın özgürlüğünün daraldığı tespitini yapıyor ve o günlerde yayınlanmış Freedom House raporunun verilerini hatırlatıyor.

Üçüncü yazı ise 28 Şubat 2014 tarihli (Bir rüyamız vardı, ne oldu ona?)… Dağı bu yazısında kendi hayal ve beklentilerinden söz ettikten sonra hukukun üstünlüğü, normalleşme ve toplumsal barışın ne denli kritik hale geldiğini anlatıyor ve herkesi sağduyuya davet ediyor.

Yazılar bunlar… Hiçbirinin içinde bırakın darbeciliği teşvik etmeyi, cemaati savunmaya yönelik tek bir cümle bile yok. Tam tersine her üç yazı da darbeci zihniyeti mahkum ederek demokratik yöne işaret ediyor. Nitekim savcılık da iddianamede somut bir bilgi veya delil sunmuyor, belirgin bir suçlamada bulunmuyor. Ama söz konusu yazıların ‘hakaret, şiddete teşvik, anayasaya karşı kalkışma’ gibi unsurlar içerdiği iddia ediliyor…

Yazdığı gazeteye takribi beş yıl içinde ancak birkaç kez gitmiş, yönetimdeki kişilerle telefonla bile konuşmamış birinin, üstelik yukarıda zikredilen yazılardan hareketle üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istenebiliyor…

Kanıtlanması gereken zaten baştan varsayılıyor ve ‘hukuk’ yürüyor… Bir ‘devlet’ için daha utanç verici ne olabilir?

YORUMLAR (60)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
60 Yorum
  • ramazan gün / 25.09.2017 23:19

    bugün... 15 temmuz sonrası fetöcü olduğu için alışverişimi kestiğim bir firmaya tekrar gittim. eskiden duvarında gocaman bir hizmet vakfı sertifikası ve odanın muhtelif yerlerinde fetö mahsulü zımbırtılar bulunan bu firmada büyük değişiklik olmuş: tüm fetö alametleri gitmiş ve yerine devasa (gerçekten) bütün duvarı kaplayan, şöyle bıyıklısından (hani astsubaylığı zamanından) bir mustafa kemal tablosu gelmiş... hasan dağı ne yapmış?... bizde bir hüküm var; sizde olmayabilir ama BİZDE VAR!... 'küfre rıza aynıyle küfür, zulme rıza aynı ile zulüm'!.. hukuk bir veche; bırakırlar, tutarlar... lakin maşeri vicdan diye bir şey var. ve adam olan, kiminle yanyana düştüğüne, kiminle hiza aldığına da dikkat eder!...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 25.09.2017 18:23

    Kripto rüyası... Bir kamyoneti noksan...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 25.09.2017 15:30

    Biri diğerini dışlamıyor; şehitler için duyarlılık gösterirken, aynı anda hukukun üstünlüğü için endişe edebilirim. Hatta asıl ihanet, anayasanın üstünlüğü için ölen insanların hatıraları üzerinden anayasayı çiğneyip, hukuku paçavraya çevirmek bana göre.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 25.09.2017 01:25

    hala anlamamissin sn yazar.. turkiye sizin bildiginiz turkiye degil, el birligiyle bu hale getirdiniz. simdi ne demeye calisiyorsunuz?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 23:48

    özgürlük ve bağımsızlık liberalizmde çok önemli kavramlardır. fakat ve maalesef bizim liberallerin büyük bir çoğunluğu daha kendileri bağımsızlaşıp özgürleşemeden(FETO den paçayı henüz sıyıramadıklarından veya halen FETO etkisinde oldukları için) kürtlerin özgürlüğünü savunmaktadır. bazen özgürlüğün hafifliği dayanılmaz bir hal alır. öyle kolay birşey değildir tam özgür olabilmek ve başkalarının özgürlüğünü savunmak kendi özgürlüğünü sağlamaktan daha kolay gelir insana. başkalarının özgürlüğünü savunarak özgürlükçü intiba edinmeye çalışır bazı liberaller. yinede atilla yayla gibi gerçek bir liberalimiz var ki onunda nedeni kendisi sol liberalizm yerine daha gerçekçi olan hayeki liberalizm anlayışının etkisi altında kalmış olmasındandır

    Yanıtla (0) (0)
  • ahmet şaşmaz / 24.09.2017 22:19

    perinçek kendi adamlarını devlete yerleştiriyor.aferin ona.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 21:05

    Yok, yok hudayinabit.. Ne üst aklı, ne CHP'si, ne Fetö'sü yok öyle bir şey... Bu darbe, Batının bu PKK ve Fetö seviciliği... Hepsi kendi kendine yerden bitti.. Ya da hepsini Tayyip tezgahladı...

    Yanıtla (0) (0)
  • Hacı Salih / 24.09.2017 18:56

    Vallahi Etyen Bey benim bu manzaradan anladığım birileri yada belli şer grupları her türlü pis işlerini Ak Parti eliyle yaptırıyorlar..Korkarım ki işleri bitince işlenen tüm suçları Ak Partinin üzerine ihale edecekler..Bu mukadderdir...

    Yanıtla (0) (0)
  • 2014 MGK Ekim Kararları / 24.09.2017 18:54

    Herkeste bir şaşkınlık hali var :)) Türkiye çok değil sadece 3 senede nasıl bu hale geldi :)) Arkadaşlar şuan Türkiyeye giydirilen deli gömleğinin ilk işaret fişeğini isteyen meraklısı arkadaşlar 2014 MGK Ekim kararlarına bakarak idrak edebilir.Bu ilaveten o kurulda basına sızdırılan gizli kararlarıda meraklı olan arkadaşlar inceleyebilir..Film 2014 MGK Ekim de başladı..üzülerek belirtiyim ki film devam ediyor..İşin çok daha acı tarafını belirtiyim bu filmin sonun da Ak Parti diye bir kalmayacak...Tabela partisi olacak..Bununlada kalmayıp uzun yıllar liderlik sorunu ve ideolojik tartışmalarla kendi kendini bitirecek..Vel hasılı kaybeden Türkiye oldu...16 Nisan referandumu bu senaryonun son kazması idi...

    Yanıtla (1) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 18:40

    17/25 Aralık konusunda sizinle hemfikirim. Dibine kadar hukuksuzca ve ahlaksızcaydı. Ergenekon/Balyoz sürecinde de gördük ne kadar ahlaksız olabileceklerini ve ne suni kanıtlar üretebileceklerini. Bunu kenara koyalım. Peki sizce yolsuzluk var mıydı, yok muydu? O dört Bakanın istifaları niye istendi? Ya Bakan Erdoğan Bayraktar'ın o sözleri... "Ben ne yaptıysam altında onun da imzası var." Bunları hukukçular sormayacak mı? Hepimiz gözümüzü kapatacak mıyız?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 17:55

    Niyetin ironi de olsa, basbayağı doğruları yazmışsın...

    Yanıtla (0) (0)
  • ramazan gün / 24.09.2017 17:40

    'birinç'!!!. 1990dan beri bu 'pensilvanya sıçanı'nı ve avanesini, fullerin adamı ve ajanı olarak ifşa eden (fullerin iki kitabında da yazıyor ve bugünleri anlatıyordu) ayrıca 'herif salya sümük; söylediklerindeki falso bir yana bu ortalama insan edebine ve dini edebe tümden mugayir' diyen, sırf böyle dedik diyede, (şimdi alenen 'kazığa oturtacaksın' diyeni dahil tüm 'mübarek kitle' tarafından 'siz müslümana laf söylüyorsunuz' diye afaroz edilen BEN 13:12 (kod adlı) yorumcunun bahsettiği 'bir elin beş parmağını geçmeyen'ler arasında kendimi, EN ZEKİ, EN KURNAZ, EN SÜPER VE EN BİRİNCİ İLAN EDİYORUM!... sonra... şu an işler tersine dönse, kuvvetle muhtemel derhal çark edecek 'aynı mübarek kitle' ve artık bizi de beğenmeyen (zira kazığa oturtmak gibi dahice fikirleri var) bu 'radikal mübarekler'e nisbetle, o günlerde, pensilvanya sıçanı münesibi polisler tarafından 'siz hoca efendiye neden laf söylüyorsunuz' cümlesiyle, okuldan alınıp nezarette eziyet edilen BİRİ olarak (kovuldum ben; kovdular beni okuldan; hatırladınız mı? hiç MIZMIZLANMAM!) yine YAPAYALNIZ KALACAĞIMDAN eminim!... bu yönüyle de, o gün bana 'söylediklerimin mantıksızlığından' dem vuranlar ile, bugün vuranlar arasında bir fark olmadığını ilan ederim... en sonra... her ne kadar 'kemmiyet haddi ile' o ilk beşten birinci olduğumu iddia etsem de, 'keyfiyette' aşağı yukarı hepsini 'aynı kefeye koyabilecek' bambaşka bir yerde durduğumu da ilan ederim... kim?... yolda, otobüste, işte güçte, yanınızdan başı önünde geçen, sahte tevazu, yapıştırma nezaket ve orta malı goygoydan tiksinen, yolda biri omuzuna çarpsa, nette 'anadolu milletinin öküzlüğünden' dem vuran 'batıcı olmamış züppe' ile yanyana dürmaktan imtina eden, derdini ve tasasını içinde taşırken bir akşam bir 'iç işaretle' tank durduran, ertesi gün sessiz sedasız işine devam eden, mazlum, mağdur ve mahçup ANADOLU EVLADI; 'sade vatandaş'!...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 16:11

    İhsan Dağı'nın İddianameye konu olan yazılarının, sadece savınızı desteklemek üzere cımbızladığınız alıntılarla açıklamaya çalışmanız, İhsan Dağı'nın bütününe karşılık gelmemektedir.İhsan Dağı'nın akademik kimliği ve liberal düşüncelere sahip olmasını meşruyetini payanda yapıp, diğer darbe İddianamesine konu olan isimleri de zımni olarak desteklemesinin imasını içinde barındıran bir yazı olmuş.İddianameye konu olan yazarlardan biri olan, Mümtazer Türköne'nin 17 ve 25 aralık sonrası yazdığı intikamcı köşe yazıları unutulmuş değildir.Hatta bir yazısında, Büyük İskenderin kılıç metaforunu kullanarak,bazı başların düşeceğini ve bunu engelleyecek bir yargının olmadığını, iktidarın teslim olmaktan başka çaresi olmadığını, o dönem için pervasızca söyleyebiliyordu.Ogün için bu fütursuz çıkışlarıyla milyonları bulan insanların yüreğini kanatanların bugün aman dilemelerinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.Unutulmasın ki,17 ve 25 aralığa karşı çıkmayanlar 15 temmuz sürecini hazırlayanlardır.Sadece bugün çıkıp gazeteciliğin evrensel anlamı üzerinden, bu kesimi masum gösterme naifliği,niyetiniz ne olursa olsun, davayı sulandırmaya hizmet eder.Altan kardeşlerden biri olan Ahmet Altan Gezi olayları sırasında 'no pasaran' diyerek gezicilere slogan ürettiğini ve iktidarın devrilmesi için nasıl bir canhıraşlık içinde olduğu da unutulmuş değildir.Sayın Mahçupyan, 17 ve 25 aralık yargı darbesini sizler eğip bükmeden bunun araçsallaşmış yargı darbesi olduğunu, net bir şekilde ortaya koydunuz.Gerçek ortadayken sizin gibi davranmayıp 15 temmuza kadar bütün hücreleriyle darbecileri destekleyen bu kesimi sadece gazeteci göstermek eksik bir tanımlamadır.Darbe sürecini olgunlaştıran bu zevatın suçu darbeye karışanlarla aynı orandadır.Sizlerin o dönem için bu çıkışınız ve demokrasiyi sahiplenmeniz çok değerliydi.Bu yazılarınızdan sonra da zaten sizi orada tutmadılar göndermişlerdi.Gerçeği bilmelerine rağmen sizinle aynı duruşu göstermesi gerekenler,darbecilerle hareket ederek süreci 15 temmuza kadar taşıdılar.Bugün çıkıpta bu isimler üzerinden yok liberalmiş,yok sekülermiş demeniz,bu kişilerin darbeci zihniyetten ayrıştırmıyor.Eğer tek sorun gazetede yazı yazmak olsaydı sizlerin ve Atilla Yayla'nın da bugün İddianameye konu olması gerekirdi,demek ki mevzu gazetecilik değilmiş.Bazı isimler idianameye konu olmuşlarsa yargı irtibatları ortaya koyarak böyle bir hükme varmıştır.Bazı kimselere yönelik sempatiniz ve arkadaşlıklarınız üzerinden bir sahiplenme anlayışı,sizi bağlayabilir ancak hukuku bağlamaz.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 16:01

    KO 15:42! Yakında ruhlara karışırsan şaşırmam. Şimdiden o yolda ileriiiii. Kırk örnekten sadece birini yazmıştım: seni ruhlara yolcu etmiş. Acıyı paylaşmana sevindim de, yalanlarını kendine sakla (yazmasan da olur). Tırlamak ta bir yere kadar, trolluk takdire bağlı. Noooldi şimdi? KO 13:42.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 15:42

    Zavallı okur 13:12! Kurguların kurbanı olanlar her şeyi kurgu gibi algılarlar. Bir çeşit yansıtma mekanizması, çaresizlik işte. Acınızı paylaşıyorum, anlıyorum ve dahası acıyorum size.

    Yanıtla (0) (0)
  • Denge / 24.09.2017 15:27

    Bahsettiğiniz yazıyı yazan İhsan Dağı değil Mümtazer Türköne. Yazdığı da şu “Adaletin keskin kılıcı inecek, bazı başlar düşecek. Yargılamadan kaçmayın...”. Bana da bu yazı problemli gelmişti sanki seçilmiş hükümeti tehdit gibi bir şeydi. Suç teşkil eder mi ona mahkeme karar verir. Fakat yazan İhsan Dağı değil.

    Yanıtla (0) (0)
  • Davut Doğrucu / 24.09.2017 15:22

    Aynı Ergenekon ve Balyoz vs. de olduğu gibi, "DAVA MÜHİM"... Esasa, usule; yaşa, kuruya boş verin!! Bak, kötü mü oldu! Askeri vesayet konusu nihayet halledildi!!! Darbecilik de aynı mantıkla yürümeli, ki yürüyor,tüm darbecilik fikirlerine sahip olan ve onlara sempati duyanlar, kenarından köşesinden onları benimseyenler bir daha kımıldayamamalılar.... Hem Ergenekon, Balyoz vs. de hiç bir gazeteci, muhabir duruşma mı izliyordu? Şimdi hiç olmazsa davalar izleniyor..!! Yaşmış, kuruymuş... Olacak o kadar!!!!

    Yanıtla (0) (0)
  • Zincirin Halkaları / 24.09.2017 14:44

    Tüm samimiyetimle ve ciddiyetimle soruyorum şuan ülkeyi Doğu Perinçek in kadroları mı yönetiyor yoksa Ak Parti kadroları mı? İroni yapmıyorum gerçekten ciddi ciddi soruyorum.Çünkü özellikle Ahmet Davutoğlu görevi bıraktıktan sonra ki yaşanan hadiseler zincirine mercek tuttuğumuzda ortada çok kusursuz mükemmel bir ince işçilik görüyorum.Güneydoğu Hendekleri-15 Temmuz-16 Temmuzdan sonra Bahçeli ve Perinçekin sahneye çıkması-OHAL rejimi ve 16 Nisan Referandumu-Türkiyenin Rusya ya yelken açması -Türkiyenin Batının demokratik değerlerinden uzaklaşması..Bunlar aynı zincirin ustalıkla işlenlenmiş parçaları..İsteyen istediği sonucu çıkarabilir..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 13:42

    KO 13:12, geçiniz... Adam 500 sayfalık kitap yazdı, (~5) sene mahkümiyet yaşadı. Bazılarının jetonu düşemedi bi türlü. Trollemeyi bile beceremiyorsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 13:12

    Geçiniz bu kurguları... 17-25 Aralıktan önce bu cemaati hain diye tarif edenlerin sayısı bir elin beş parmağını geçmez.

    Yanıtla (0) (0)
  • nuray / 24.09.2017 12:54

    teröre dolaylı yoldan destek vermiş en hafif tabirle. düştüğünüz hale bak. kimleri aklama çabasına giriyorsunuz.aynı duyarlılığı fetö duruşmalarında şehitlerin gazilerin yanında durarak da gösterseniz keşke.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 12:44

    sayın yazar savcıların müebbet hapis talepleri gayet normal bir şeydir. savcı talep eder hakimde karar verir. bahsettiğinniz talep bir hakim arzusu değildir. eğer yazınızda bahsettikleriniz tamamen doğru ise ihsan beyde kesinlikle beraat edecektir zirra tc cumhuriyetinde menderesin ve gezmişlerin asılması haricinde bahsettiğiniz masumiyetteki hiç bir insana bu şekil bir ceza verilmemiştir. fakat hikmet yılmazı bahsettiği gibi ''kılıçlar çekilecek , kjelleler düşecek'' diyen yazıları var ise tabiiki durum değişir

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 12:33

    Ne devleti?

    Yanıtla (0) (0)
  • Hikmet Yılmaz / 24.09.2017 12:31

    . İhsan Dağ'ın yazdıklarını örnek gösterdiğiniz gibi diğer yazarlardan. "Kılıçlar çekilecek,kelleler düşecek" diye yazması iyi niyetli olduğunu göstermez.Okuyucuyu saftırık sanmayın lütfen. Kimin ne yazdığını ve ne karın ağrıları olduğunu bu millet biliyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 12:19

    Darbeci olmayabilirler ama darbecileri silahlandıran kişilerdir. Kılıç kalkan yapan kişi savaş alanına çıkıp savaşamaz ama iyi yaptığı savaş aletleri silahşöre çok büyük imkan sağlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 11:52

    Yıllar önce bu cemaatin evimize yakın bir koleji vardı. Biz de oğlanı bir koleje göndermeyi düşünüyorduk. Bir gün eşim, cemaatin kolejinde çok iyi öğretmenler olduğunu, kolejden çıkan öğrencilerin iyi üniversiteleri kazandığını duyduğunu söyleyerek, "ne dersin, çocuğu o koleje yazdıralım" diye sormuştu? Ben de kesinlikle karşı olduğumu söylemiştim. Yıllarca eleştirdiğimiz karanlık bir yapıya çocuğumuzu teslim edemeyeceğimizi söylemiştim. Eşim de, "haklısın, biliyorum, ama ne bileyim, çocuğun da başarılı olmasını istiyorum, o yüzden önermiştim" demiş ve konu kapanmıştı. Çocuğu o koleje gönderseydik, okul ücretlerini Bank Asya'ya yatırsaydık bugün başımıza neler gelirdi kim bilir. Sadede gelecek olursak... İktidar ile cemaat denen örgütün arası bozulmasaydı, bugün biz ne konuşuyor olacaktık? Ben de dahil bir yığın insan bu cemaatin şeffaf olmadığını, kurumsal bir kimliği olmamasına rağmen topladığı bağışların neden denetlenmediğini, milyarlarca Dolarlık varlığa nasıl sahip olabildiğini, yargı, emniyet ve orduda ciddi ölçüde örgütlendiğini falan söyleyip eleştirmeye, kızmaya devam edecektik. Hükümet de, cemaatçilerle birlikte cemaat için göğsünü siper etmeye ve hatta bizimle alay etmeye devam edecekti ve devlet büyük bir olasılıkla korkunç bir sona doğru yol almayı sürdürecekti. Hükümetin cemaatle arasının görece erken bir aşamada bozulması, "verilmiş sadakamız varmış" dedirtiyor insana. Öte yandan, sıradan insanların "kandırılmışız" demesini bir ölçüde anlamak mümkün, çünkü devletin üst kademelerinde ve dehlizlerinde neler döndüğünü bilmeleri mümkün değil. Ama devletin tepesindekilerin "kandırılmışız" demesi size inandırıcı geliyor mu? Bence şöyle söylemeleri gerekiyordu: "Biz bu cemaatin devletin içine o kadar çok sızmasına izin verdik ki, sonunda kontrolümüzden çıktı" olsa gerek.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 11:35

    Bu aziz millet, adam gibi adamı da, gazeteci gibi gazeteciyi de çok iyi tanır. -mış gibi yapanları ve -mış gibi olanları da... sureti haktan-mış gibi görünenleri de...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 11:01

    Bence üst akil

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.09.2017 08:56

    Meselenin agac olmadigini cok net anlatan aydinlarimizdan biriydi Ihsan bey. Sahi neydi mesele?

    Yanıtla (0) (0)
  • sefure / 24.09.2017 06:38

    hepsi cehape zihniyetinin ve gezicilerin suçu...

    Yanıtla (0) (0)
  • Adalet / 24.09.2017 05:01

    Etyen bey sadece İhsan Dağı değil onun gibi yüzlerce gazeteci saçma sapan abuk sabuk iddalarla içerde tutuluyor...Bana hiç kimse Ali Bulaçın darbeci olduğuna ikna edemez ha keza Ahmet Turan Alkanın da...Sedat Laçinerin de Mümtazer Türkönenin de...Adalet intikam alma aracıyla kullanılmamalı devleti devlet yapan adalet ve hukuktur.Ak Parti kendi bindiği dalı kesiyor ya da birileri ona kestiriyor..

    Yanıtla (0) (0)