AK Parti ve gençler arasındaki makas neden açılıyor?
16 Nisan referandumu net bir şekilde ortaya koydu ki, AK Parti şehirli seçmenin, eğitimli ve genç seçmen kitlenin oyunu alamadı.
Oysa, 2001 yılında Fazilet Partisinden ayrılarak AK Parti’yi kuran kadro o günkü Türkiye’de ‘demokrasi’, ‘adalet’, ‘özgürlük’ talebinde bulunan gençlerin teveccühünü kazanmıştı. Gençlerin partisiydi.
Bugün kendi iktidarı döneminde yetiştirdiği gençlerin oyunu almakta, o gençlere ulaşmakta, o gençlerin teveccühünü kazanmakta zorlandığı ortaya çıkıyor.
Bakınız.
16 Nisan Referandumunda, 18-24 yaş arası seçmenin yüzde 46’sı evet oyu verirken, yüz de 54’ü hayır oyu verdi.
AK Parti’nin kalesi sayılacak şehir merkezlerinde, ilçelerinde baskın bir şekilde sandıktan ‘hayır’ oyu çıktı.
AK Parti’nin “bizim için beka meselesi” dediği, “bir vefa borcu” dediği, 16 Nisan’da verecekleri “evet” oyu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı taçlandıracak olan AK Partili gençler niçin “hayır” oyu verdiler?
Çünkü, AK Partili gençler, anne babaları gibi değil. AK Parti’ye “koşulsuz sadakat” ile bağlı değiller. Bilakis AK Parti’yi oldukça rasyonel gerekçelerle değerlendiriyorlar.
AK Parti’nin ortaya koyduğu “AK Parti iktidarı öncesi Türkiye tablosunun” AK Partili gençlerde bir karşılığı yok.
AK Partili gençler, AK Parti’yi değerlendirirken, “Türkiye AK Parti iktidarı öncesinde nasıl da antidemokratik bir ülkeymişe”, “nasıl adaletsizlikler varmışa”, “hukuksuzluk nasıl hükümran olmuşa” bakmıyorlar. Bugüne bakıyorlar.
Bugünün Türkiye’sini gelişmiş ülkelerle değerlendiriyorlar.
AK Parti “üst akıl” dediğinde AK Partili gençlerde akan sular durmuyor. Düşünüyor, sorguluyor.
Nitekim, 16 Nisan’da AK Partili eğitimli gençler, AK Parti’nin referandumda “evet” oyu kullananın vatansever sınıfında, “hayır” oyu verenin “vatan haini” sınıfında değerlendirilmesine, yani hükümet ve müttefikinin “millet karar versin” diyerek milleti hakem yapıp, sonrasında ise milletin anayasal tercih hakkına müdahalede bulunmasına itiraz ettiler.
AK Parti’nin Cumhurbaşkanlığı Sistemini anlatarak “evet” oyu istemek yerine, “her evet Şeyh Said’e ve arkadaşlarına bir Fatihadır” afişleri asmasına itiraz ettiler “ne alaka, bu kadar da olur mu” sorgulaması yaptılar.
Daha da vahimi, AK Parti ittifak yaptığı MHP sayesinde, belki de MHP tabanından bir iki puan alacak, ve fakat, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ve AK Partili yetkililerin kullanmış olduğu kutuplaştırıcı, ötekileştirici, suçlayıcı, dil, hoyrat üslup sayesinde, iktidar kazanılmış olsa da, bu iktidar dönemi iki yüzlü bir toplum yaratmış olacak. Anket şirketlerinin bugün sağlıklı bir şekilde sonuç ortaya koyamaması bu yüzden olsa gerek.
Referandumda oldukça mahcup bir şekilde, flu bir şekilde “gençlerin AK Parti’den kopmaya başladığını” ortaya koyan tablo, artık daha belirgin olmaya başladı.
Sosyal medyada AK Partili gençler, AK Parti’ye itirazlarını artık açık açık dile getiriyorlar.
AK Parti bu seçimlerde de gençlere ulaşamayacak, çünkü...
• AK Parti ve MHP, kendi kurdukları ittifakı “milli, yerli” olarak değerlendirirken, kendilerinin dışında yer alan, kendileriyle hareket etmeyen CHP, Saadet Partisi, İYİ Parti ve Demokrat Parti’nin biraya gelerek kurdukları ittifakın, “cümbüş ittifakı, hain ittifak, dış güç odaklı ittifak ve FETÖ ittifakı” olduğunu söylüyorlar, hem de hükümle.
AK Parti bu seçimlerde de gençlere ulaşamayacak, çünkü...
• Kavga dili istemiyorlar. Tane tane anlatılsın istiyorlar. Siyasetçilerin biraz yüzü gülsün istiyorlar. Yüksek sesle bağırılmasını istemiyorlar.
• Korku siyaseti değil umut siyaseti istiyorlar. AK Parti’nin geçmişte neler yaptığına bakmıyorlar, bugün neler yaptığına bakıyorlar, değerlendiriyorlar.
• Daha düne kadar AK Parti’nin “yapmam” dediği, “etik görmüyorum” dediği ne varsa yaptığını, kendisiyle çeliştiğini görüyorlar.
• Daha düne kadar 80 milyonun partisiyiz, başbakanıyız, cumhurbaşkanıyız diyen AK Parti varken, bugün sürekli “yüzde elli” diyen bir AK Parti görüyorlar.
• Dün farklıları kucaklayan, ötelenmişler olarak hiç kimsenin ötelenmemesi için mücadele ettiğini, ayrımcılığa uğramış kitleler olarak hiç kimsenin kendi yaşadıkları ayrımcılığa uğramaması için mücadele edeceğini söyleyen, kimliklerin, kültürlerin, fikirlerin özgürce ifade edilebilmesi için varız, hangi reformu yaptıysak, hangi hizmeti yapıyorsak 77 milyonun refahı için yapıyoruz diyen bir AK Parti vardı. AK Parti’nin verdiği fotoğrafa bakıp o AK Parti’nin olmadığını görüyorlar.
Velhasıl kelam.
AK Parti 24 Haziran seçimlerinde, derdini anlatmak, toplumu kuşatmak, kucaklamak yerine, saldır da saldır CHP’ye, saldır da saldır Saadet’e, İYİ Parti’ye strateji güdecekse....
Bu seçimde de gençlere ulaşamayacak demektir.
Çünkü, gençler bir yanda...
Kendileri dışında kalan ittifakı şer ittifakı diye suçlayan AK Parti’ye MHP’ye bakıyorlar...
Bir yanda da...
Şer ittifakı diye suçlandığı halde, ısrarla ittifaklarını ilkeler, demokratik değerler, ahlak ve siyaset prensipleri üzerinden sakin sakin açıklayan CHP’ye, Saadet Partisine ve İYİ Parti’ye bakıyorlar...
Gençler dinliyor. Anlamaya çalışıyor.
Korku siyaseti ve umut siyaseti arasında bir tercihte bulunacaklar.
Adalet, özgürlük, demokrasi, hukuk, kuvvetler ayrılığı konusunda kim ne vaat ediyor ona bakacak ve kararlarını verecekler.