2019 seçimlerini AK Parti kazansın istiyorum
Cumhuriyet tarihimizde, özellikle de demokrasi tarihimizde farklı kesimlere bu kadar kulak veren, gözünü ve kulağını açtığı kadar, gönlünü de bu kadar farklı kesimlere açan bir başka hükümet olmamıştır.
Her söz, her görüş, her öneri ve her eleştiri bizim için eşi bulunmaz bir değerdedir. Herkesin aynı şeyi düşündüğü, aynı cümleleri kurduğu bir dünya, takdir edersiniz ki son derece sıkıcı, renksiz, tek düze bir olurdu.
Hiç kuşkusuz, belli ilkelerimiz, politikalarımız, belli sınırlarımız var. Ama bu, başkalarını dinlememize engel değil. Politikalarımızı zenginleştirmek, toplumun bütün kesimlerini çok daha samimi bir şekilde kucaklayabilmek, bize oy verenlerin olduğu kadar oy vermeyenlerin de hukukunu savunmak için kendi aramızda ve toplumun bütün kesimleriyle istişarelerimizi sürdüreceğiz, diyaloğumuzu artıracağız.”
Sizi de heyecanlandırdı mı? İşte budur değil mi?
Ne kadar da ihtiyacımız var değil mi devletin tepesinden böylesi sözleri duymaya? Ne kadar da hasret kalmışız?
Çok değil daha birkaç yıl öncesine kadar hükümet yetkililerinden ne kadar sık duyuyorduk. Dahası sadece lafta kalmıyordu, gerekli adımları da atıyordu hükümet.
***
İlk cümleyi okuduğunuzda bu konuşmayı kimin yapmış olabileceğini elbette tahmin etmişsinizdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan... Ancak Erdoğan sözleri, AK Parti’yle gurur duyulduğu dönemlerde, Erdoğan’ın ise başbakanlığı döneminde, yani altı yıl (3 Kasım 2011) öncesinde, Kızılcahamam’da düzenlenen 21’inci İstişare Toplantısı’nda söyledi.
Gönül isterdi ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 16’ncı Kuruluş Yıldönümü’nde siyasi polemik yapmak ve 15 yıl boyunca inşa ettikleri yol, köprü, açılan hastane sayısını hatırlatmak yerine, bütün toplumu kuşatan, birlikte yaşamaya dair umut vaat eden, altı yıl önce söylediği bu sözleri tekrarlamış olsaydı. Söyleyebilseydi. Ne kadar da yakışırdı.
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ne kadar AK Parti’nin kuruluş yıldönümüne
AK Parti genel başkanı olarak katılmış olsa da o artık bu ülkede herkesin Cumhurbaşkanı.
Ayrıca AK Parti’nin 15 yıl boyunca iktidarda kalmasını sağlayan işte bu söylemlerdi.
Çünkü AK Parti topluma umut vaat ediyordu. Siyaset vizyonlarını konumlandırdıkları yer ‘uzlaşma kültürüne dayalı’, ‘reform’, ‘sistemi normalleştiren’, ‘gerçekçi’, ‘kucaklayıcı’, ‘değişimci’, ‘ilkeli ve yüksek’ siyasetti. ‘İleri demokrasi’, ‘hukuk devleti’, ‘adalet’ diyen bir partiydi AK Parti.
Erdoğan, bir yandan geçmiş iktidarı döneminde yaptıklarını gururla anlatırken hemen peşinden de yarına dair yapacaklarını sıralıyordu.
Üzülerek söylemeliyim ki, AK Parti’nin 16’ncı Kuruluş Yıldönümü’nde duymak istediğim, yapılmış yolun, inşa edilmiş hastanenin, bitmiş köprünün, suyu akan çeşmenin çok daha ötesinde şeylerdi.
AK Parti, gerçekten de 2019 seçimlerinde kendi adaylarını sandıktan çıkartmak istiyorsa, ihtiyaçları olan 50 artı 1 oy oranını alabilmek için, yapılmış bitmiş artık rafa kalkmış icraatlar yerine yarınlardan bahsetmesi gerekiyor.
Neden?
Çünkü sürekli geçmişte neler yaptıklarından bahsetmeleri, geçmiş tekrarı yapmaları seçmende “Artık AK Parti’nin yapabileceği bir şey kalmadı” düşüncesine sebebiyet verir de ondan.
Kuruluş yıldönümünde AK Parti’nin 2050 vizyonundan bahsetmesi güzel. Ancak satır arası geçildiğini söylemeliyim.
Kaldı ki, 2011 yılında açıklanan ve bizlerin önüne konulan bir 2023 Türkiye Vizyonu vardı. Sahi ne oldu ona?
Şunun şurasında 2023’e ne kaldı ki? Ortaya konulan, vaat edilen hedeflere ne kadar ulaşıldı. Ne kadarı gerçekleşti?
Örneğin 2011’de açıklanan 2023 Vizyonu belgesinde işsizliğin yüzde 5’e indirilmesi hedefleniyordu. TÜİK verilerine göre işsizlik 2017’in ilk ayında yüzde 13’e kadar çıkmış, şu anda da yüzde 10.2.
Yine mesela kadınların işgücüne katılımının yüzde 38’e çıkartılması hedefi vardı. Özellikle yükseköğrenim sahibi kadınların iş bulma oranı yüzde 45’e gerilemiş.
Kişi başına 25 bin dolar gelir hedefi vardı. TÜİK verilerine 2008 yılında kişi başına 11 bin dolar olan gelir hâlâ 11 bin dolarda. Bir tık ilerleme olmamış. Tuhaf değil mi?
Türkiye’nin tamamen dışarıya açılımı hedefleniyordu. Giderek içeriye kapanan bir Türkiye’ye doğru adım atılıyor.
Sahi ekonomide dünyada ilk 10’a girecektik. Ne yaptık ilerliyor muyuz, hedefe doğru?
***
AK Parti en son ne zaman demokratikleşme paketi açıkladı?
30 Eylül 2013’te. Peki, bizler en son ne zaman AK Parti’nin demokratikleşme adımları üzerine yazı kaleme almışız? AK Parti hükümetinin ‘5. Demokratikleşme Paketi’ni açıklamasının ertesi günü yani 1 Ekim 2013’te, 13 gazeteden 56 köşe yazarı demokratikleşme üzerine, paket üzerine yazı kaleme almış. Almışız. AK Parti’ye yakın olan da mesafeli olanların büyük bir çoğunluğu da pakete hakkaniyetle yaklaşmış. Hakkını teslim etmiş hükümetin.
Gazeteler demokratikleşme paketini manşet yapmış.
Velhasıl kelam...
AK Parti’yi 15 yıl boyunca iktidarda tutan işte AK Parti’nin bu reformcu kimliğiydi.
Çünkü ortak akıl vardı. Kuşatıcıydı.
AK Parti, 2019 seçimlerini kazanmak istiyorsa buralara bakmalı. Sadece metal değil Genel Merkez’deki mental yorgunluğa yoğunlaşmalı.
Bunları yazıyorum. Çünkü 2019’da AK Parti’nin seçimleri kazanmasını istiyorum.