Vatandaş Türkçe bilmek zorunda değil!
Türk vatandaşlığına geçişle ilgili geçenlerde yapılan açıklamayı tam da unutmak üzereyken bir haber hafıza tazelemesine yol açtı. Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun uygulanması ile ilgili yönetmelik yeniden düzenlenmiş ve vatandaşlığa kabulle ilgili bir milyon dolar ölçüsü dörtte bire indirilmişti. Türkiye’de 250 bin dolara ev alanlar aileleri ile birlikte Türk vatandaşı olabileceklerdi.
Bu paralı vatandaşlık kriteri pek içimize sinmemişti doğrusu, yine de “her halde dünyanın diğer ülkelerinde de uygulama benzer şekildedir” diye düşünmüştük. Başka bir ölçü olabileceğini, İngiltere İçişleri Bakanı’nın beyanatı ortaya koydu. Bu “İngiliz”in ismi pek de yabancı gelmedi bize: Sajid Javid. Ailesi Pakistan asıllıymış.
***
Sacid Cavid’in İngilizce yazılışıyla basınımızda arzı endam etmesi, bize mahsus bir garabet. Türkiye’de bu isimde birisi olabilirdi, belki de var, ve İngiltere’ye gidince onun ismini yine Sajid Javid diye yazar mıydık?
Pakistan Asıllı bir “Müslüman” şimdi Birleşik Krallığın içişleri bakanı. İlginç değil mi? Fakat bizim Cavid’i Javid yapan bir hâl var: Kendisi Müslüman asıllıymış, ama pek de dindar sayılmazmış. Buna karşılık dindar Hıristiyan bir hanımla evliymiş ve İngiltere’nin dininin Hıristiyanlık olduğunu kabullenmek gerektiğini söylüyormuş.
Galiba bizim Cavid eş durumundan bakan olmuş!
***
Demek ki, şimdiye kadar İngiliz vatandaşı olmak için İngilizce bilmek şartmış da iyi ingilizce bilmek icab etmiyormuş. Çünkü bakan İngilizce bilgi seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini söylemiş.
Böyle bir konunun İngiltere’de dile getirilmesi önemli: Nadir istisnalar dışında dünyanın dört bucağında orta öğretime devam eden çocuklar yabancı dil olarak İngilizce dersi ile karşılaşıyorlar. Ne kadar öğreniyorlar, o ayrı mesele. Yine de çat pat bazı kalıp cümleleri, bir hayli kelimeyi zihinlerinde tutuyorlardır. İngilizcenin hakimiyetine rağmen bu ısrar üzerinde durmak gerekiyor.
Gerekçesi: “Dil becerisi yetişkinlerin ve ailelerinin İngiltere’yle bütünleşmesine yardım eden kilit önemde bir yetenek. İngiltere vatandaşı olmak isteyenlerin İngiltere’yle mümkün olduğunca çabuk bütünleşmeleri için gerekli becerilere yatırım yaptıklarını görmek istiyoruz.”
***
Vatandaşlığın kazanılmasında paradan başka ölçüler de olması gerektiği açık. Türkiye üç milyondan fazla Suriyeli muhacire ev sahipliği yapıyor. Kirli iç savaş bitip sükûnet avdet edince bunların önemli bir kısmının evlerine döneceğini düşünebiliriz. Önemsiz sayılmayacak bir kısmı da ülkemizde kalmak isteyebilir. Bunlara büyük ekseriyeti Ortadoğu coğrafyasından yeni vatandaşlar da ilave olunabilir. Bu durumda entegrasyon, Türkiye ile bütünleşme ciddi bir mesele olarak görülmelidir.
İngiltere örneği şunu anlatıyor bize: “Seni vatandaş olarak kabul ettik, fakat dilimizi öğrenecek, kültürümüzü bilecek ve bizimle bütünleşeceksin.”
Yani bütünleşmek için ekonomi yetmez, dil ve kültür de gerekir.
Biz ne diyoruz?
Paran varsa, vatandaşımızsın!