Kültürde 3’üncü havalimanının karşılığı ne?
Cumhuriyetin 95. yıldönümünde büyük kutlamalar vardı. Bunun için anlamlı bir seçim yapılmıştı: İstanbul’un 3. Havalimanının açılışı.
Cumhuriyetin 100. yılına yaklaşıyoruz ve bir dönüm noktasındayız. İstanbul’da yeni havalimanının açılışı bu dönüm noktasının işaretleyicilerinden. Türkiye’nin mamur ve müreffeh olması daha baştan beri bütün Cumhuriyet yöneticilerinin hedefi idi. 10 yıl süren yıpratıcı savaşlardan sonra ülkenin imarı, ekonominin geliştirilmesi elbette ilk hedef olmalıydı.
“Öyle olmadı mı?” Diyebilirsiniz.
Hem oldu hem olmadı…
***
Cumhuriyeti kuranlar ülkenin imarını, kalkınmasını Milli Mücadele’de olduğu gibi halkın tasvibi ve katılımı ile yapabilirlerdi… Bu yol tercih edilmedi. Sebebi konusunda birçok şey söylenebilir. Bizim söyleyeceğimiz farklı bulunabilir, zaten farklı olmasa söylememize gerek yok. Cumhuriyeti kuranlar dünya sistemi ile tam uyum için inkılaplara, devrimlere yöneldiler. Dünya hükümranlarının düşmanlık algılamalarını esas aldılar. Müslümanlık batı için temel tehditdi. İsmet Paşa’nın Lozan dönüşü Kâzım Karabekir Paşa’ya söylediklerini dün aktarmıştım.
Bu çerçevede yürütülen dini sınırlama, dinle ilgili kurumları güçten düşürme veya ortadan kaldırma ciddi bir olumsuzluğa yol açtı. Din Milli Mücadele’nin harekete geçirici unsurlarının başında geliyordu. Savaş boyunca camiler, tekkeler, türbeler Kemal Paşa’nın sürekli uğrak yerleri idi. Meclis’te ulema ve şeyhler kalabalık bir grup teşkil ediyordu.
Zaferden sonra ne oldu ki zaferin yolunu açan dini muhtevanın ve kurumların üzerine yüründü? Bunların izahını yapmak bu yazının sınırlarını aşar. İnkılap denilen zora dayanan değişiklikler halkla yönetim arasındaki bağı kopardı. Cumhuriyeti kuran kadro, 1930’da iki partililik denemesi ile halkın yönelişlerinli sınadı… Gürüldü ki, cumhuriyeti kuran kadro da parti de bir seçimle yerle yeksan olabilir…
Cumhuriyetin ekonomide devletçilik uygulamaları bundan sonradır. Yine de tek parti döneminde yapılanların büyük ekseriyetinin eğitim ve kültür amaçlı olduğunu söyleyebiliriz. Harf inkılabı, dil devrimi ve batı klasikleri tercümesi kültürel alanda oluşturulan kurumlar cumhuriyet siyasetinin temelidir. Bin yıllık zihni birikimimize açılan savaş kültürel alana yansıdı. Tek parti dönemi bu yüzden ciddi bir kalkınma ve iktisadi gelişme sağlayamadı.
Türkiye’de gerçek kalkınma ve iktisadi gelişme sağ iktidarlar döneminde görüldü. Menderes’den bugüne sağ hep “maneviyat ve kültür” dedi, maddiyatla ve kalkınma ile uğraştı, sol gelişme, ilerleme dedi kültüre ve eğitime yöneldi.
***
Bugün gelinen noktada mevcut iktidarın sağın kalkınma hamlelerini zirveye çıkardığını söyleyebiliriz. Başlıbaşına dünyanın en büyük havalimanı olacağı belirtilen İstanbul’un üçüncü havalimanını sayabiliriz. Türkiye’de Kültür Bakanlığının bütçesi (Turizmle birlikte) 4 milyar TL civarında. Havalimanının maliyetinin ise bu bütçenin on beş katından fazla olduğu söyleniyor.
Son yıllarda yapılan büyük yatırımlar hatırlanırsa, 3. Köprü, Marmaray ve Avrasya Tüneli ilk sıralarda yer alır. Bu yatırımların bir taraftan kalkınma ve iktisadi gelişmeye hizmet edeceği diğer taraftan da halkın hayatını kolaylaştıracağı görülebilir. Maddi kalkınmaya, iktisadi gelişmeye verilen bu önemin kötüye yorulacak bir tarafı yok. Fakat eğitim ve kültür alanlarının da ciddi projelere ihtiyacı olduğu şüphe götürmez. Bu alanlarla ilgili yapılanlar da bellidir: Şimdiye kadar görülmedik miktarda okul binası ve derslik yapılmıştır. Kültürel amaçla salonlar inşa edilmiş, müze binaları yapılmıştır. Bu maddi yatırımlar yanında 3. Havalimanına veya Avrasya Tüneli’ne muadil projelerin eğitim ve kültür alanlarında da gerçekleştirilmesi şarttır.
Bugün Türkiye sanat ve kültür alanında ciddi bir kuraklık içindedir. Edebi alan her şeye rağmen hayatiyetini devam ettiriyor. Çok sayıda şiir kitabı, roman ve hikâye yayımlanıyor. Bunların içinde gerçekten kalitelileri de bulunuyor. Bunu diğer sanat alanlarında görmek mümkün değildir. Musıki ve güzel sanatlar alanındaki duraklama bizi derin derin düşündürmelidir.
Kültür, sanat ve eğitim alanını canlandıracak ciddi projeler ve yatırımlar daha fazla geç kalmamak gerekiyor. Eğer kültürel arkaplan güçlü olmazsa, maddi kalkınmanın doğuracağı ağır hasarları dengelemek imkanını kaybederiz.