Cumhuriyet mecburiyettir!
Cumhuriyet muhabbetine itirazımız yok da biz cumhuriyetle övünürken, nedense batı dünyasında İngiltere başta olmak üzere kırallıklar devam ediyor. Türkiye’de cumhuriyet ilan edildikten sonra kırallıktan vazgeçen ülke var mı Avrupa’da? Alman ve Avusturya imparatorluklarının 1. Dünya savaşı mağlubiyeti üzerine yıkıldığını biliyoruz, tabiî biz cumhuriyet ilân etmeden önce!
Buradan giriş yapabiliriz: Alman ve Avusturya imparatorluklarını yıkan güç Osmanlı imparatorluğunu da yıktı! Bu gücün Britanya İmparatorluğu olduğunda şüphe yok. 20. Yüzyılın başına gelindiğinde, İngiliz siyasetinin Osmanlı Devleti’nin yıkılması, topraklarının parçalanması üzerinde yoğunlaştığı bilinmez değildir. İngiltere-Rusya anlaşması da bu merkezde idi. Daha sonra Fransa ve İtalya da katıldı bu emperyalist paylaşıma.
1.Dünya Savaşı’nı fırsata çeviren İngiltere Almanların mağlubiyeti kabul etmesinden sonra Osmanlı devleti ile ilgili projeyi ugulamaya koydu. Bizim bu projeye karşı tavrımız Misak-ı Milli’dir. Misakı Millî şu kabule dayanıyor: Osmanlı devleti Arapların çoğunluk teşkil ettiği coğrafyayı bırakacak, bu bölgenin kuzeyinde bulunan Türk (ve Kürt) çoğunluklu bölgeler Misak-ı Millî sınırları olarak korunacak. Misak-ı Milli esasen Osmanlı Devleti’nden vazgeçmenin ilk adımıdır.
Halep’in kuzeyinden geçen, Musul ve Kerkük’ü içine alan sınırlar ne yazık ki, Millî Mücadele’den sonra savunulamadı. Misak-ı Millî daraltılarak bugünkü hudutlara razı olmak zorunda kalındı.
Asıl mesele toprak meselesi değildi belki de. Osmanlı Devleti’nin şeklen de olsa devam etmesi, dünya gücü İngiltere tarafından uygun bulunmadı. Osmanlı merkezinin topraktan çok saltanat ve hilafetin devamında ısrarı aslında tam da buna işaret ediyor.
Saltanatın kaldırılması Osmanlı devletinin yıkılmasının ilanıdır! Cumhuriyet bir anlamda bugün ilan edilmiştir (1 Kasım 1922).
Saltanat lağvedilmiş, barış konferansının yolu açılmıştır. İsmet Paşa Lozan’ın yolunu tutar. Belirtilen günde Konferansın toplanacağına dair bir emare yoktur. İngiliz Hariciye nazırı Kurzon, Vahidettin’in İstanbul’u terk etmesinden bir gün sonra Lozan’a gelir ve 20 Kasım’da Yakın Şark İşleri Konferansı açılır…
Türkiye’nin sadece siyasî sınırları değil, yönetim yapısı da belirlendi Lozan’da. Saltanatın kaldırılması yetmezdi, cumhuriyetin ilanı da. Hilafetin kaldırılması da gerekliydi. Bu süreçte cumhuriyet mecburiyetti.
24 Temmuzda Lozan Andlaşmasının imzalanması, yeni devletin programının erken ilânı idi aynı zamanda. Bu resme bakanlar şapka inkılabının 25 Ağustos 1925’te değil, 24 Temmuz 1923’te ilan edildiğini göreceklerdir. Lozan’ı imzalayan Türk heyetinin silindir şapkalarının içinden tavşan değil, cumhuriyetin ilanı dahil bütün ilk dönem cumhuriyet tarihi çıkacaktır!
Anlaşma imzalanmış ve bir ay sonra TBMM’de tasdik edilmiştir, ama İtilaf devletlerinin askeri gücü İstanbul’dan çekilmemiştir. İşgal güçlerinin çekilmesinin ardından Ankara’yı yönetim merkezi yapan kanun Meclis’te kabul edililir. Yönetim bu garantiyi, yani İstanbul’u hükümet merkezi yapmama garantisini vermeden işgalciler İstanbul’u terk etmemişlerdir.
1919’da dışa vurulan İngiliz projesi bütünüyle uygulanmaktadır: Osmanlı Devleti yıkılmış, Anadolu’da Türklerin başkenti İstanbul olmayan etkisiz devleti kurulmuştur!
Cumhuriyetin oybirliği ile ilan edilmesi övünme sebebidir. Meclis’te 158 vekil vardır. Bu sayı Meclis tam sayısının yarısından biraz fazladır. Diğer vekiller neden bu önemli günde Meclis’te değildi; ki bu önemli kişiler arasında Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, Refet Bele gibi Millî Mücadele’nin önde gelen simaları da vardır. Bu önemli şahsiyetler Ankara’da değildi, gelmeleri beklenmedi. Ya Ankara’da olanlar neden gelmedi? Muhalif olarak bilinenlere katılmamaları yönünde haber gönderildi ve evlerinin önüne polis dikildi!
Mecburiyetimizin yıldönümü kutlu olsun!
Krallık meselesine dönüş:
İtalya, Sırbistan… Bu kırallıklar da 2. Dünya harbinden sonra ortadan kalktı. Bir tek Yunanistan harpsiz cumhuriyeti geçti diyeceğiz ama o da meşkuk: Türkiye’nin 1974 Kıbrıs müdahalesi Yunanistandaki darbecilerin sonunu getirdi. Bunun akabinde Cumhuriyet’e geçildi… Avrupa’nın köklü krallıkları durduğu yerde duruyor!