Sistemin omurgası hasarlı
Mevlâna Mesnevisinde “Değer Nedir?” diye sorar ve cevaplar:
“Buğday ve un değerlidir. Asıl amaç ve ürün olan ekmek daha değerlidir.
En değerli nedir? Tohumun ekmeğe dönüşmesine şükreden insan daha değerlidir. Bu insan sadece bedenini değil canını da beslemiştir. Önce yok olmuş sonra başak vermiştir.”
‘Kişisel ve toplumsal yaşamın omurgasını değerler oluşturur’ tezinden hareketle aileden başlayarak toplumu ayakta tutan kurumlarda ve genel olarak insan ilişkilerinde yaşanan erozyon ve çözülme, değerler eğitiminin ne kadar “değerli” olduğunu gösteriyor bize. Her gün okuduğumuz, izlediğimiz onlarca haber, toplum olarak değerlerimizi nasıl kaybettiğimizin en somut tezâhürü olarak ortaya çıkıyor.
Okullarda neden bu kadar zorbalık vakası görüyoruz? Ebeveynlerin çocukları üzerindeki otoritesi ne zaman bu kadar değişti? Gençler neden artık toplumu önemsemiyorlar?
Çocuklarımız vicdanlı, ahlaklı insanlar olsunlar, hayatta bir duruşları olsun istiyoruz. Ancak yaşadığımız hayatla bunu öğreten örnekliği sunabiliyor muyuz onlara? Yoksa dünyanın kendi etraflarında döndüğünü zannettirecek kadar ben merkezli, sürekli başarıya, yükselmeye, mevki ve makam edinmeye, daha çok kazanmaya odaklı, rekabet ve güç mücadelesi mi kodlanıyor zihinlerine bizleri gözlemlediklerinde?
Çocuğun anne-babasının yanında geçirdiği sürenin gittikçe azalması, boşanma, yoksulluk gibi belli başlı toplumsal nedenler ailenin değerler eğitiminde yetersiz kalmasına yol açmaktadır. Bu nedenle değer eğitimi, eğitimin önemli hedefleri arasında yer almalıdır.
Gelişen teknoloji ile beraber televizyon, bilgisayar oyunları, sinema, dergi, oyuncaklar ve reklamlar aracılığıyla bütün dünya, artık çocuklarımızın sosyal çevresi oluyor. Dijital mucizelerin yaşandığı günümüzde, okullarda bu mucizelere uyumlu ama toplumdaki kırılmayı ve kopuşu çözecek yeni bir eğitim anlayışı ve modeli oluşturmak zorunda. Çağın getirdiği olumsuz durumlar karşısında, öğrencilerine “iyi” tercihler yapabilmek için seçenekler gösterebilmeli ve aynı zamanda bu tercihleri yapabilme stratejilerini sunabilmelidirler.
Okullarda değerler eğitimi dersi veriliyor ama beyhude. Çünkü öğrencilere sürekli olarak ölçülü ol, erdemli ol, şunları yap deniliyor ama onları neden, niçin yapmaları gerektiğiyle bir bilinç verilmiyor. En önemlisi örnek olunmuyor. Öncelikle okul idarelerinin bu konuyu sadece evrak bazında yaptıklarını düşünüyorum. Yani okul idarecileri çok da önemsemiyorlar dolayısıyla öğretmenlerde önemsemiyor ve verim alınamıyor. Çoğunlukla değerler eğitimi kâğıt üzerinde ya da panoda sergilenen etkinlikler olarak kalıyor. Günlük yaşama yönelik etkinlikler müfredatta kendine yer edinemiyor. Müfredat yoğunluğu sebebiyle öğretmenler çoğu zaman bazı şeyleri es geçiyor ya da sadece nasihat etmeyi değerler eğitimi olarak görüyor.
Eğitimciler, aileler ve hatta sivil toplum örgütleri vb. dahil edilerek ortak değerler ile birleştirici sosyal sorumluluk projeleri geliştirilmeli, sinerjik bir alan yaratılmalı ve bu çalışmalar kapsamında değerler öğrencilere kazandırılmalıdır.
Geriye dönüp geçmişte başlatılan reformların niçin amacına ulaşmadığını hiçbir zaman sorgulamadık. Hepsi de unutuldu gitti. Çöpe giden milyarları ve boşa giden ümitleri geride bırakarak… O zaman başta ebeveynler olmak üzere sorumluluk sahibi kanaat önderlerinin, herkesin ve her kesimin bu konuda harekete geçip duyarlılık göstermesi lazım.