Savaşa savaşa
Şampiyonlar Ligi’nin kördüğüm gruplarından birinin kader denebilecek maçıydı dünkü randevu. Gün boyu yağan ve ancak maça doğru duran yoğun yağış, geçen sezon yenilenen drenaj sistemi sayesinde zeminin göle dönmesine izin vermemiş ancak sahayı ağırlaştırmıştı. UEFA heyetinin testlerinden başarıyla geçen statta esame listeleri geldiğinde hafif bir şaşkınlık yaşandı.
Teknik direktör Okan Buruk, Şampiyonlar Ligi için alınan ancak bir türlü maksimuma gelemeyen isimleri ilk 11’e almıştı. Ndombele, Ziyech, Zaha, Mertens, Icardi… Bu 11 bundan 3-4 sene önce çıksaydı gözlerimiz yerinden fırlardı ancak dün için biraz fazla fantastikti. Nitekim Ziyech- Zaha ikilisi savunmaya gelmedikleri gibi kanatlar üzerinden rakibe baskı da oluşturamadılar. Okan Buruk’un planı büyük olasılıkla son haftalarda çıkışa geçen Manchester’ı yıldızları ile dengelemek, ikinci yarıda da Kerem, Barış gibi hızlı isimlerle skor üretmekti. Ancak Garnacho’nun formunu ve Fernandes’in şapkadan tavşan çıkarma yeteneğini hesaba katamamıştı. İlk gol belki çok yakın mesafedendi ancak ikinci Manchester golünde Muslera’nın kapadığı köşeden golü yemesi de düşündürücüydü.
Manchester kalecisi Onana da pek farklı değildi. Kurdurduğu baraj evlere şenlikti. Ziyech’in belki fiziksel gücü yerinde değildi ama yetenekleri hala olduğu gibi yerinde duruyordu, haliyle affetmedi.Galatasaray’ın ilk yarı biterken Icardi ile bulduğu bir gol vardı. Ofsayt bayrağı kalktı. UEFA rejisinin VAR odasındaki inceleme çizgisini Bayern maçından sonra bu maçta da göstermemesi ilginçti.
Galatasaray maça ağırlığını koyamıyor, tempoyu yükseltemiyordu. Okan Buruk hamlesini yapmak için oyunun 2/3’lük bölümünün geçmesini bekledi. Tabii insan merak ediyor, maçın 90 dakika olması gibi net bir kural mıdır 60. dakikadan önce değişiklik yapmamak? Oliveira ve Kerem oyuna girene kadar McTominay’ın golü gelmiş, skor 3-1 olmuştu. Ndombele çıkarken tribünlerden yuhalama sesleri geliyordu.
Galatasaray takım olarak vasat çizgisinde dolaşmasına rağmen her an golü atıp maça dönecek gibi de oynuyordu. Manchester bir Bayern değildi ve eski gücünün uzağındaydı. Galatasaray’ı yeniden maça ortak eden ise Onana oldu. Ziyech’in frikiğinde topu kendi kalesine tokatlayarak Galatasaray’ı yeniden canlandırdı. Kerem’in enerjisi ileride bir türlü oyun kuramayan Galatasaray’ı hareketlendirmişti. Eksik parçaydı Kerem ve girer girmez dengeleri değiştirdi. Attığı müthiş gol ile müthiş geri dönüşe imzasını attı.
Gruptan çıkmak için kazanması gereken Manchester son bölümde tüm gücüyle geldi ama bu anlarda Sarı- Kırmızılı savunma sağlam durdu. Tabii direkten dönen top gibi şans da Galatasaray’a yardım etti.
Buruk; Barış, Nelsson, Kerem Demirbay gibi taze kuvvetlerle oyunu tutmaya çalıştı ve bunda başarılı da oldu. Müthiş bir mücadeleye tanıklık eden son 15 dakikadan gol çıkmaması ise 3-3’lük bir karşılaşma için şaşırtıcıydı.
Grup çok zorlu. Galatasaray puan aldığı tüm maçlarda geriden geldi, savaşa savaşa kazandı puanları. Maçların ilk yarılarını da verimli oynayabilse belki bugün “gruptan nasıl çıkar” hesapları yapmaya gerek kalmayacaktı. Okan Buruk’un -geç kalmakla birlikte- oyuna müdahale becerisi kadar doğru 11’i sahaya sürme konusunda da tercihlerini gözden geçirmesi gerekebilir.