‘Bu korona da geçer Yâhû!’

Korona salgını dolayısıyla ister istemez tarihteki salgınlar da ilgi alanımıza girdi. Veba, kolera, grip, tifo, tifüs...

Merak bu ya, Aklıma “Bizde eskiler bu hastalıkları nasıl isimlendirirlerdi?” sorusu takılıverdi. Geçen haftaki yazımda büyük bestekâr İsmail Dede Efendi’nin hac sırasında Mina’da koleraya yakalanarak vefat ettiğinden söz etmiş ve Yahya Kemal’in bu elim hadise hakkındaki rubaisini nakletmiştim. Eski dilde yazılan bir rubaide “kolera” kelimesi tuhaf kaçacağı için “tâun”u kullanan Yahya Kemal, “Tâûn”a giriftâr olarak Minâ’da” diyordu.

“Tâûn” kelimesinin sözlüklerde “veba” diye karşılık bulduğunu bilenler Yahya Kemal’in bu kelimenin mânâsını bilmediğini düşünebilirler. Bu, elbette yanlış bir düşüncedir. DİA İslam Ansiklopedisi’ndeki “Tâûn” maddesinde, “yaralamak, ayıplamak, kusurlu görmek” anlamındaki Arapça “ta’n” kökünden türetilen “tâûn” kelimesinin bazı dilcilere göre sadece vebayı değil, bütün bulaşıcı hastalıkları ifade ettiği kanaatinde oldukları ifade ediliyor.

***

Bu konuda daha sarih bilgiye ulaşmak için Aykut Kazancigil hocamızın tavsiyesiyle rahmetli Süheyl Ünver’in “Türkiye’de Veba (Tâûn) Tarihçesi” isimli makalesini bularak okudum. Tedavi Kliniği ve Laboratuvarı Dergisi’nin Haziran 1935 tarihli 18. sayısında yayımlanmış olan bu makaleye sıkı karantina günlerinde nasıl ulaştığımı merak edebilirsiniz; Ramazan Minder döneminde bütün eski harfli kitapların ve süreli yayınların çok büyük bir kısmının dijital ortama aktarıldığı Atatürk Kitaplığı sayesinde...

Veba hastalığı hakkında bilgi veren çok sayıda yerli kaynağı gözden geçirerek bu hastalığın bizde nasıl algılandığını -halk inançları dâhil- uzun uzun anlatan Süheyl Ünver’in tespitlerine göre, eski hekimler hıyarcıklı vebaya “tâûn”, diğer bütün salgın hastalıklara “veba” diyorlardı. Osman b. Süleyman isimli bir hekim, Süleymaniye Kütüphanesi’nde muhafaza edilen Risaletü’l-Mâûn fi Meseleti’t-Tâûn isimli eserinde her tâûnun veba olduğunu, fakat her vebanın tâûn sayılamayacağını söylüyormuş. Yüz binlerce insanın ölümüne yol açması (âdemi ihlâk etmesi) sebebiyle her vebaya tâûn diyenler de varmış.

Bu bilgiler ışığında şunu söyleyebiliriz: Koronavirüs salgını, salgın hastalıkların asıl sebeplerinin bilinmediği zamanlarda çıkmış olsaydı, hekimler büyük ihtimalle buna da veba diyeceklerdi.
Yahya Kemal, rubaisinde hem vezin zarureti hem eski şiir diline yabancı olduğu için kolera kelimesini de, aşağı yukarı yüz yıldır sadece hıyarcıklı vebayı ifade ettiği için veba kelimesini de kullanamazdı. Bu bakımdan bir zamanlar galat da olsa bütün salgın hastalıkları ifade eden “tâûn” kelimesini tercih etti.

***

Halk arasında tâûna “yumrucuk” (yumrucak/yumurcak) denildiğini de biliyoruz. Mesela Mehmed Salahî, Kamus-ı Osmânî’sinde “tâûn”u şöyle açıklar: “İlel-i müstevliyeden veba demektir. Türkçede yumurcak denilen maraz.” Süheyl Ünver, söz konusu makalesinde bu hastalığa Anadolu’nun bazı yerlerinde “çarık çıkartmaz ölet”, Sivas’ta da “baba” denildiğini ve cinlere bağlandığını söylüyor. Bir cin, elindeki mızrakla insanlara dürter, dürttüğü yerde yumrucuklar çıkarmış. Cinin mızrağına hedef olmamak için muskalar bile yazılmış.

Hastalıklara Türkçede verilen eski isimler ilgi çekici bir araştırma konusudur. Tüberküloz karşılığı olarak bizde “şiş, şeşlik” anlamına gelen Arapça menşeli “verem” kelimesi hâlâ kullanılıyor. Halkın “ince hastalık” ismini verdiği bu hastalığıa hekimlerin de “sillürrie” dediklerin Mehmed Salahî’nin lügatinden öğrendim. Halkın “paçavra hastalığı” diye çok güzel tarif ettiği gribe ise nezle denildiği, İspanyol gribinin “İspanyol Nezlesi” diye isimlendirilmiş olmasından anlaşılıyor.
Cenab-ı Hak, insanlığı bütün bu hastalıklardan korusun.

***

Eskilerin duvarlarına astıkları levhalardan biri de “Bu da geçer Yâhû” levhasıydı. Geçenlerde Kemal Beydilli hocamız, imzasız olduğu için hangi hattatın yazdığını bilmediğim bir istif gönderdi. Son zamanlarda dilimizin persengi olan bu söz, usta bir hattatın elinden çıktığı hemen fark edilen bu harika istifte karşımıza farklı bir kılıkla çıkıyor:
“Bu korona da geçer Yâhû!”

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum